BIST 100 9.693 DOLAR 32,50 EURO 34,69 ALTIN 2.499,53
13° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Yine "o gece" tartışması...

Tartışma, KRT adına geçen hafta sonu CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığım özel mülakattaki bir yanıttan yola çıkılarak başlatıldı. 3 gündür hükümetin havuz medyasındaki besleme kalemler ve besleme yorumcular aracılığı ile de sıcak tutulmaya çalışılıyor.

Aslında iddialar ve utanç verici iftiralar yeni değil ama bu vesile ile biraz da "gündemin üzerine sis bombası atmaya dönük olarak" yeniden ısıtılmaya çalışılıyor.

Mülakatta, merak edilen pek soruyu Sayın Kılıçdaroğlu'na sordum ve yanıtlarını dinledik. Bir yerde, konu 15 Temmuz'a geldiğinde, biraz da "ironi" içeren bir üslupla (mealen) şu soruyu yönelttim:

"İktidar mensuplarının hepsinin o gece (15 Temmuz) tankın üzerine çıkmış vaziyette fotoğrafları var. Bir tek sizin yok. Siz niye öyle bir fotoğraf çektirmediniz de, tankın yanında yürüyüp gitmeyi tercih ettiniz?"

Sorudan maksat, bu vesile ile hem kendisine hem de kamuoyuna "O gece nerede ne yaptığı net olarak bilinen ender kişilerden biri olduğunu" hatırlatmaktı. Kemal Bey, (tahminimce) sorudaki ironiyi tam olarak fark edemeyip, "Onlar da tankın yanından yürüyüp gitselerdi" gibi bir ifade içeren bir cümle kurdu. Aslında anlatmak istediği şey (bal gibi herkes anladı) "Onlar ortalıkta bile görünmediler o gece. Biz hiç olmazsa meydandaydık. Ne yaptığımız biliniyor..." demekti.

Besleme kalemler ve TV yorumcuları, bu cümleyi alıp ne senaryolar üretmediler ki. Hele pazartesi gecesi TV başında yandaş havuz yorumcularından Ahmet Hakan ve Turgay Güler gibi isimlerin ağızlarından çıkanları iğrenerek midem bulanarak dinledim.

Yok efendim "Kılıçdaroğlu, (Atatürk) havalimanındaki o tankın yanından yürüyüp geçebilmek için kimbilir kimleri aramış da... kimlerden icazet almış (açıkça-alçakça darbecilerle bir teması ima ediyorlar) da... sonra neden otele gitmemiş de... Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu'nun evine niye gitmiş de... Orada traş olup kırmızı kravat takıp (ne demekse?) keyifle iktidarın düşürülmesini, ellerini ovuşturarak beklemiş de... Sonra da kapının önüne çıkıp, darbecilerin zaferini kutlamaya hazırlanmış da... "

Bir yığın aşağılık iftira ve fanteziler.

Kişi herkesi kendi gibi bilirmiş...

O gece kimlerin (tam da bu tarif ettikleri gibi) "Dur bakalım. Kim galip gelirse, sabah gider onun yanında saf tutarız" diye aportta beklediklerini herkes çok iyi biliyor. İnsanı konuşturmayın.

Oysa ki, ortada bir gerçek var.

O da, o gece ana akım siyasetin en önemli aktörleri arasında "ne yaptığı, kimle nerede olduğu? Saat kaçta nerede,. Kaçta hangi mekanda olduğu ve kimlerle birlikte olduğu bilinen" az sayıda kişiden birinin Sayın Kılıçdaroğlu olduğudur. Zaten, Devlet'in bu konudaki konum, saat, telefon görüşmesi trafiği (ve hattâ içeriğine) gibi bilgilere haiz olduğunu bilmeyen yoktur. Kimse kimseyi kandırmasın.

Elinizde bir bilgi bir belge bir kayıt varsa açıklayın ve insanları (Sayın Kılıçdaroğlu'nu) bu şekilde iftiralarla karalamaya çalışmayın. Bunlarla birlikte kendi hareketlerinize ilişkin de tüm bilgi ve kayıtları, masanın üzerine yan yana koymanız lazım tabii...

Yok öyle "Biz devletiz. Biz iktidarız. Bizim kimseye verecek hesabımız yok. Bizim hareketlerimiz gizli kalacak" demek. O gece Sayın Cumhurbaşkanı'ndan başlayarak, Başbakan, İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı ve diğerlerinin nerede ne zaman ne yaptığını net biçimde saat saat yer yer mekan mekan bilmeden, açıklanmadan, Ana Muhalefet liderini sorgulamak hangi kafanın ürünüdür.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne yaptığı nerede olduğu bellidir. Hatta, kimlerle ne konuştuğu da. Mesela TBMM üyelerini arayarak "Gidin Meclis'e ve milli iradenin mabedine sahip çıkın" diyerek, darbeye karşı direnişi örgütlediği herkesin malumudur. Daha neyin hesabı soruluyor?

TBMM'nin darbeyi araştırmakla görevli komisyonunun raporunun da neden yayınlanmadığını sordu Kılıçdaroğlu, bana verdiği mülakatta. Buna yanıt vermeyecek misiniz?

Darbe'nin en azılı elebaşlarının, ertesi gün Başbakanlığa zamanın Genelkurmay Başkanı ile birlikte helikopterle gelen ve bir süre orada kalan komutan da dahil, Adil Öksüz adı verilen darbeci elebaşı da dahil nasıl muamele gördüğü de malum.

Şimdi utanmadan, bir tek cümleyi cımbızlayıp da "Kılıçdaroğlu o gece kimbilir ne yaptı ne pazarlıklar içine girdi?" algısı oluşturmak, en hafif tabiri ile alçaklıktır. Yandaş olmak ayrı bir şeydir, ahlaksız ve onursuzluk ayrı bir şeydir.

Geçen cumartesi günü Sayın CHP Genel Başkanı'na pek çok zor soru sordum. Bazılarının yanıtlarını aldım, bazılarını alamadım. Bazılarının yanıtlarını kendi bakış açım ve görüşüme göre tatmin edici buldum ya da bulmadım. Zaten benim bulmam da önemli değildi. Dinleyici, izleyici yani halk, seçmen kitlesinin algısı önemlidir. Bu da benim değil sayın Ana Muhalefet liderinin sorunudur.

Ama, adil olmak, hakkaniyetli olmak gibi bir gazeteci sorumluluğum var benim.

O sorumluluk adına, bu konuyu açıklığa bavuşturmak da namus borcumdur.

Kemal Kılıçdaroğlu'nu çok farklı açılardan eleştirebilirsiniz. Ama darbeye darbelere karşı duruşunu, hukuk ve adaleti inancını, demokrasiye inancını sorgulamak da, en son bu iktidarın mensuplarına ve besleme iktidar yalakalarına kalmış bir iştir.

Herkes yerini bilsin.

-