BIST 100 9.722 DOLAR 32,54 EURO 34,93 ALTIN 2.425,17
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Bir İstanbul aşığı olarak Atatürk

Atatürk İstanbul’u bir müze kent haline getirmek istiyordu. İstanbul için yazılan ilk İstanbul rehberi Atatürk'ün isteğiyle 1925’te “Bir Rehber-i Seyyahin” adıyla Türkiye’de öğretmenlik yapan Ernest Mamboury tarafından yazıldı.

İstanbul’u müze şehir yapmak isteyen Atatürk, şehri bozacak hiçbir şeye izin vermedi kendi sağlığında.

CUMHURİYET'İN İLK MÜZESİ TOPKAPI SARAYI

Cumhuriyet’in ilanından sonra 1924’ün Nisan ayında harabe halinde olan Topkapı Sarayı’nı ve Ayasofya’yı restore ettirerek müze haline getirdi. Cumhuriyet’in ilk müzesi Topkapı Sarayı’ı oldu.

Özellikle 1928-1938 arasında valilik yapan Muhittin Üstündağ’a verdiği direktifler vardır. İstanbul’un korunması için.
Mimar Sinan’ın ilk heykeli, Atatürk tarafından yaptırıldı. Ankara’da bulunan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin de önünde buluyor.

ARTIK ASKER DEĞİL, SADECE CUMHURBAŞKANI

Atatürk İstanbul’a müşir üniformasıyla değil sivil giysili geldi. Çağdaş, modern bir insan kıyafetiyle İstanbulluları selamladı. Onu garda İstanbul vilayetinin protokolü karşıladı. Manevi kızları da Türk kadınını temsil etmek için karşılayanlar arasındaydı. Kadın erkek karışık bir grubun devlet başkanını karşılaması İstanbul’da bir ilkti. Kadın-erkek eşitliğini resmen vurguladığı yer Haydarpaşa Garı oldu.

TAKSİM ANITI'NDAN VERİLEN MESAJ

1928 yılında yapılan Taksim Anıtı ise bir yüzü Türk Kurtuluş Savaşı'nı, diğer yüzü ise Cumhuriyet Türkiye'sini simgeler. Anıtın kuzey yüzünde Mustafa Kemal, askerlerinin önünde görülmekte, diğer yüzünde ise sivil giysileri ile Mustafa Kemal Atatürk, yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla birlikte betimlenerek genç Türkiye'nin kuruluşu canlandırılmaktadır.

ATATÜRK'ÜN TAPULU EVİ, KONAĞI, SARAYI OLMADI

İstanbul’da ‘Milletin Sarayı’ dediği Dolmabahçe’nin en sade bölümünü seçmişti. Reisicumhur olarak otelde veya başka bir mekânda kalamazdı. Bir tek, Ankara’da kurduğu çiftliğin sonuna doğru, Söğütözü’ne yakın bir yerde birkaç metrekarelik bir kulübesi vardı. Kendi evi gibi sever, evim der, başı bunaldıkça yanında bir yaverle oraya giderdi. Saltanatla, saraylarla ilgisi olmayan bir adamdı. Tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu, “Hep milletinin konuğu oldu. Kendini öyle gördü̈. İlginçtir, Atatürk’ün yaşama bakışı.” diyerek Atatürk'ün mülkiyete olan bakış açısını özetliyor.

AKRABALARI DEVLET NÜFUZUNU KULLANMADI

Atatürk akrabalarını daima uzak tuttu. Onların nişanlarına, düğünlerine katıldı. Akrabaları da aynı soyluluğu korudular. Atatürk’ün akrabaları vardı. Hiçbiri Osmanlı hanedanının torunları gibi ortaya çıkıp ‘’Biz Atatürk’ün akrabasıyız.’’ demedi. Sakoğlu, Atatürk’ün akrabalarıyla yaptığı röportajlara dayandırarak devlet nüfuzu kullanayım, falan hevesinde olmadıklarını söylüyor.

Bu yazıyı tarihçi- yazar Necdet Sakaoğlu’nun Atatürk ve İstanbul kitabı ve yine aynı adı taşıyan belgeselindeki bilgilere dayandırarak size aktardım. Atatürk’ün “İki cihanın kavşağında Türk vatanın ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin göz bebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbide yer olan şehirdir” diyerek koruduğu tarihi şehri özellik sağ politikaların rant güdüsüyle nasıl betona dönüştürüldüğünü anlatmaya çalıştım.

KÜLTÜR YOLUNDA; RANT UĞRUNA KATLİAMA TANIKLIK EDİLİYOR

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Beyoğlu Kültür Yolu, İstanbul'un modern yüzünü, kültürü ve tarihi ile harmanlayarak ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim yaşatmak üzere hazırladığımız rotanın adıdır." söyleriyle duyurduğu Kültür Yolu Projesi’ni bir bakalım.

AKM’den başlayan kültür yolu 3.4 km uzunluğunda. Durakları Gezi Parkı, İstiklal Caddesi, Tünel ve Galataport olarak sıralayabiliriz.

Galata Port’dan başlayıp İstiklal Caddesi'ni yürüdüğünüzde iletişimci Şeyda Taluk’un da dikkat çektiği gibi “Bir bölgenin, mahallenin ruhunu nasıl da rant uğruna yok edilişinin simgesi” olduğuna tanıklık ediyoruz.

Ali Berger, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaşadığı geniş avlulu Narmanlı Han’ın mimarisinin tamamen bozularak, kahve zincirlerinin mekanı haline gelmesine bakalım; Emek Sineması başta olmak üzere bir bir kapanan sinema ve tiyatro salonlarına mı, ya da mağaza ve şerbetçilere dönen tarihi kitapçılara mı?

Popüler dizi oyuncularının katıldığı etkinlikler üzgünüz “Beyoğlu’nun modern yüzünü, kültürü ve tarihi ile harmanlamıyor.” Sadece projenizin PR’ına hizmet ediyor…

Gerçek bir kültür yolu yapmak istiyorsak yok ettiklerimizi kazandırarak başlayabiliriz.

Tarihe kimse yön veremez. Tarih kendisini kurar. Onu yaparsınız kendi gönlünüzü tatmin edersiniz, ama yarın biri gelir "hayır bu böyle olmayacak böyle olacak" der. O da geçer. Gerçek gülümseyerek kendisini korur.

Kaynak: ATATÜRK VE İSTANBUL /Yayınevi Kültür A.Ş

ATATÜRK VE İSTANBUL BELGESELİ