BIST 100 9.645 DOLAR 32,59 EURO 34,76 ALTIN 2.420,52
15° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kömürün karası, Ciner’e ödenen 635 milyon TL’nin çarpıcı öyküsü

Bugün, kuşkusuz “ekmek parası”nın kazanıldığı en zor işlerden birine, söylemeye çalıştığımız her şeyi adeta kanıtlayan “örnek” bir olay üzerinden madencilik sektörüne ve maden emekçilerinin durumuna değineceğiz. Ciner Grubu’nun, geçen ay sessiz-sedasız devlete devrettiği ve devletten ekipmanlar karşılığı 635 milyon TL aldığı Kahramanmaraş’taki Çöllolar kömür sahası ve 11 madencinin yaşamını yitirdiği ardı ardına yaşanan iki büyük felaketi ve bu sürecin öyküsünü anlatacağız.

Önce sinema ve edebiyatla başlayalım. İşçi sınıfının tarih sahnesine çıktığı 19. yüzyıla bir geri dönelim. Fransız yazar Émile Zola’nın (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902) kaleme aldığı Germinal dünya edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biridir. Eserde, maden emekçilerinin dramı nefis biçimde gözlerimizin önüne serilir.

1860'larda Fransa'nın kuzeyinde maden işçileri, çok zor koşullar altında yaşam mücadelesi verir. Çalıştıkları ocaklarda her an iç içe oldukları göçük ya da grizu patlaması tehlikesinin yanı sıra açlık ve sefaletle boğuşup dururlar. Son çare olarak gördükleri grev onlar için kaçınılmazdır. Her şeyi göze almaya hazırdırlar, içlerinde filizlenen umut en büyük destekçileridir. Ne yazık ki direnişleri acımasızca bastırılır. Şimdi geride sadece ölüm, kan, gözyaşı ve yok olan hayaller kalmıştır. Eser, insanların çektiği büyük acıyı son derece gerçekçi ve evrensel olduğu kadar etkileyici bir dille yansıtır.

Ödüllü bir filmle devam edelim. Yönetmenliğini Stephen Daldry’nin yaptığı, Britanya Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödüllü İngiliz-Fransız ortak yapımı “Billy Elliot” adlı film de madencilerin, şu ya da bu ülke fark etmeksizin dünyanın her yanında karşı karşıya kaldıkları insanlık dışı ağır koşulları sinemanın sunduğu zengin olanakla izleyiciye anlatır.

İngiltere'de, neoliberal politikaların zirveye ulaştığı, 1984 yılında yaşanan madenci grevinin sosyal bir zemin olarak karşımıza çıktığı film, ağabeyi ve babası greve katılan 11 yaşındaki bir çocuğun ayakta durma savaşını ve içsel mücadelesini anlatır. Film, izleyenleri, madencinin kara yazgısıyla baş başa bırakır, bir kez daha madencinin durumunun bilinç düzeyine çıkmasına yardımcı olur.

Çöllolar, afet ve 11 madencinin ölümü…

Büyük acıların yaşandığı Avrupa’da, işçi sınıfının öncülüğünde gerçekleştirilen mücadele ve devrimlerle genel olarak işçi, özel olarak madencilerin çalışma koşullarında ve haklarında önemli mesafe aldı. Burjuvazi geriletildi.

Türkiye’de durum ne? Madencilik sektörü, 2011 yılında 11 madencinin Çöllolar’da, 13 Mayıs 2014’te 301 madencinin Soma’da yaşamını yitirdiği olaylarda görülebileceği gibi acı dolu kaderini yaşamaya devam ediyor.

Çöllolar’a daha yakından bakalım. Çöllolar, Kahramanmaraş’ın en önemli linyit üretim merkezlerinden biri. Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ), Ciner Holding’e bağlı Park Teknik AŞ ile Çöllolar Kömür Sahası’nın işletmesi için 2007 yılında sözleşme imzaladı. İlk 3 yılı yatırım, 25 yılı işletme olmak üzere projede toplam 28 yıllık sözleşme süresi öngörüldü. Bu süre dahilinde yıllık 17 milyon 25 bin ton kömür üretimi yapılması hükme bağlandı.

Park Teknik, 2008 yılının başında işe başladı. Sahadan çıkartılan kömür, Afşin-Elbistan B santralına yakıt olarak verildi.

Şev açısı…

Çok değil aradan 3 yıl geçti. Takvimler, 6 Şubat 2011’i gösterdiğinde sahada, daha büyüğünün habercisi olan bir facia yaşandı. Olayda, kamyon şoförü Yaşar Alkaya yaşamını yitirdi.
4 gün sonra, 10 Şubat 2011’de ikinci ve daha büyük bir facia yaşandı. Ruşen Demir, Halil Tatlı, Nail Yılmaz, Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Cuma Yıldırım, Kemal Elmas, Adnan Demir, Tuğran Gökhan ve Aydoğan Polat adlı işçiler toprak altında kaldı. Ruşen Demir’in cansız bedenine ulaşabildi. 9 işçinin cenazesine bile ulaşılamadı.

Adli ve idari süreç başladı. Dava açıldı. Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Park Teknik AŞ’den 9, EÜAŞ’tan 14 görevli yargılandı. Bazı yöneticiler, para cezasına çarptırıldı. Dosya kapandı.

Ancak, bazı soru işaretleri önemini koruyor. Madende, şev açısına uyulup uyulmadığı sıkça sorulan soruların başında geliyor. İkincisi, sözleşmede yer alan “bonus” eş deyişle daha çok üretim, (ek primli) daha çok gelir ilkesi, ihtirasa ve elbette ihmale yol açtı mı?..

635 milyon TL’lik ödeme

Bu koşullar altında mahkeme sürecinin tamamlanmasının ardından Ciner Grubu ile sahanın sahibi olan EÜAŞ masaya oturdu. Taraflar, aylarca devam eden müzakerelerin ardından anlaştı. Çöllolar Kömür Sahası’nın işletmesinin Park Teknik AŞ’ye devrini öngören sözleşme tasfiye edildi. Saha, ekipmanlarıyla birlikte EÜAŞ’a devredildi.

Peki, devlet Ciner Grubu’na hangi kalem için ne kadar ödedi? Bu sorunun yanıtı da ortaya çıktı. Devlet, kısa süre önce Ciner Grubu’na ekipmanlar ve diğer alacakları için 635 milyon TL ödeme yaptı. Para, ilgili işletmenin hesaplarına aktarıldı.
Konu, işletmeci şirket ve kamu için kapandı. Peki madenciler ve aileleri… Ya insanlık…