BIST 100 9.916 DOLAR 32,44 EURO 34,74 ALTIN 2.438,67
16° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

FETÖ'nün 'MİT mahrem imamı'na ceza yağdı

FETÖ'nün 'MİT mahrem imamı'na ceza yağdı

Milli İstihbarat Teşkilatı'ndaki (MİT) FETÖ’cülerin 'mahrem imamlığı'nı yapan Recai Polat’a ceza yağdı. Polat'a, siyasal ve askeri casusluk suçundan 25 yıl 4 ay hapis cezası verildi.

Sözcü'den Özgür Cebe'nin haberine göre; FETÖ'nün mahrem imam yapılanmasında MİT'ten sorumlu olan Recai Polat yakalandıktan sonra hakkında Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Sanık savunmasında, gözaltında işkence, tehdit ve baskı ile alındığını öne sürdüğü ifadesini kabul etmediğini söyledi.

15 Temmuz'un en büyük mağdurlarından birinin kendisi olduğunu iddia eden Polat şunları söyledi:

“15 Temmuz'un en büyük mağdurlarından biriyim. Elinizden işinizin, ekmeğinizin alınıp açlığa mahkûm edilerek kimsenin size iş vermemesi, ülkeniz ve bayrağınız için gözünüzü kırpmadan öldüğünüz vatanınızda terörist ilan edilip karşısında olduğum terörist kavramlarıyla yargılanmak ve sosyal çevrenizin kaybedilmesi gibi birçok nedenlerle psikolojimin ve sağlığımın bozulması gibi birçok sebepten dolayı 15 Temmuz'un en büyük mağduru olduğumu belirtmek isterim. Casusluk yapmadım. Allah rızası için yaptığımız sohbetteki arkadaşların da böyle bir şey yaptığına şahit olmadım. Benim bu yapıyla irtibatım üniversiteye hazırlanırken, NT mağazasında çalışırken başladı. Dil eğitimi için Hindistan'a gittim. Referansım ve tecrübem olmadığı için iş bulamadım. Örgüt bile beni işe kabul etmedi.”

“ETKİN PİŞMANLIĞI İSTEMİYORUM”

İfadesine devam eden Polat, “Hindistan’daki Türk okullarında da iş bulamadım. İnancım gereği kişinin görüşü, meşrebi, dini ne olursa olsun dinimi anlatmak isterdim. Tek bildiğim şey Allah rızası için sohbet et, Kur'an öğret, namaz kıl vesairedir. Beni Diyarbakır'a çağırıp iş teklifinde bulundular ama kabul etmedim. Mahrem imam iddialarını kabul etmiyorum. Ben haram ile helali anlatırdım. Elime silah almadığım halde hain damgası yedim, intihar edecek kadar psikolojim bozuldu. Vatanım, bayrağım için ölürüm, bir böceği bile ezmedim. Allah'tan korkan biriyim ve devletimin yanındayım” dedi.

Mahkeme başkanının, “Soruşturma aşamasında etkin pişmanlıktan yararlanmak istemişsin, bu talebin devam ediyor mu” sorusuna ise, “Hayır. Ama ben yine devletime her zaman her koşulda yardımcı olabileceğimi beyan ederim” yanıtı verdi.

Mahkeme başkanının, “Yani etkin pişmanlık şartları tahakkuk ederse, pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemiyorum diyorsun” diye sorunca “Evet, ben beraat etmek istiyorum” yanıtını verip itirafçı olmak istemediğini dile getirdi.

KURUMA GELEN HERKESİ FİŞLEMİŞ

FETÖ'nün MİT yapılanmasında yer alan ve duruşmada tanık olarak dinlenen Ö.K. sanığı teşhis ederek, “Bana gösterilen kişi Recai Polat'tır. Benim altımda çalışan öğretmendir. Kendisi MİT mahrem yapılanmasında çalışmadan önce Ankara Keçiören'de bölge imamıydı. MİT mahrem yapılanmasına katıldığı süreçteki mülakatını ben yaptım. MİT'e giriş-çıkış yapan araç plakaları, şahıs, bürokratlar, bakan, farklı devletlerin gizli servisleri, büyükelçiler, müsteşarlar, milletvekili, yabancı misyon şefleri, dikkat çekici gazeteciler ve buna benzer insanların giriş-çıkışlarıyla alakalı insanların takibini yapmasını istedik. Bu bilgileri bize Recai getiriyordu. O süreçte MİT'e giriş-çıkış yapan tırlar vardı. Bu durumun dikkat çekici olduğu bilgisi bize gelince tırların dorselerinde yazan şirket isimleri, tırların marka ve plakaları bize bildirildi. Bu bilgilerin bize getirildiğini Recai de biliyor. Recai'nin eşinin Milli Eğitim’de Malatya'ya tayini çıkmıştı. Doğu'ya gitmesi nedeniyle MİT'in Diyarbakır temsilcisi mahrem yapı imamı Ali kod adlı Mustafa İlhan'a Recai'yi devrettik” dedi.

İHRAÇ OLAN MİT'ÇİLERE PARA YARDIMI YAPMIŞ

Mahkeme, sanığın örgütün gizli haberleşme ağı By Lock’u, gizliliğini sağlamak ve deşifre olmamak için Önder-Orhan kod adlarını kullandığını, MİT personeli FETÖ'cülerin örgütsel bağını devam ettirmek amacıyla, azami gizlilikle özel oluşturulan evlerde, eğitim toplantıları organize ettiğini belirtti. Örgüt terminolojisinde “Gaybubet evi” olarak adlandırılan hücre evlerinde saklandığı, örgütün dağıtılmasını önlemek için KHK ile ihraç edilen MİT personeli ve örgüt avukatlarına, örgütten gelen talimatla para yardımında bulunduğu kaydedildi. Sanığın, MİT'te FETÖ'cü olmayan personelin biyografik istihbaratlarına ilişkin bilgiler temin ettiği, MİT mensuplarından elde ettiği bilgileri yine MİT mahrem yapı imamlarının kullandığı Ubuntu adlı programa kaydederek casusluk suçunu işlediği vurgulandı. Mahrem imamlar sınıfında uzun yıllar örgüt hiyerarşisi içinde yer alan sanığın, Bank Asya'daki hesabında da yüklü miktarda artış tespit edildiği kaydedildi.

MİT KÜNYESİNİ TUTARAK DEVLET GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATILDI

Mahkeme sanığın, örgütün MİT'ten sorumlu mahrem imamlığını yaptığı ve Filamaker adlı programla adeta MİT'in künyesini tutarak salt bu faaliyetiyle bile devletin güvenliğini tehlikeye soktuğuna dikkat çekti. FETÖ'nün MİT'e sızdırdığı elemanları aracılığıyla ulusal güvenliği tehdit eden PKK gibi terör örgütlerine devlet adına çalışan kişilerin bilgilerinin temin edilerek verilmesinin dehşet verici olduğuna vurgu yapıldı.

Mahkeme, özellikle 15 Temmuz sonrası süreçte büyük ölçüde dağılan ve bir kısmı yurtdışına kaçan FETÖ'cülerin MİT aleyhine dezenformasyonla kara propaganda faaliyetlerine giriştiğine işaret etti. Avrupa'ya firar edecek olan MİT imam ve mensupları için kaçakçı temini, yabancı avukat görevlendirilmesi, bulunulan ülkede MİT evleri kurulması, Türkiye’deki MİT mahrem imamları ve ailelerine lojistik destek sağlanması gibi faaliyetlere ağırlık verdiği ifade edildi.

MİT mahrem yapılanmasındaki öğrencilerin örgüte yönelik operasyonların başlaması ile birlikte iletişim araçlarını kullanmaktan imtina ettiği, tehlike anında Whatsapp profil fotoğraflarını değiştirip diğer FETÖ'cülere tehlikeyi gizli bir şekilde bildirerek tedbir aldıkları kaydedildi. Mahkeme, MİT imamlarının zorunlu hallerde Signal, 2048, Viver, Cover Me, Falcon ve Groundwire gibi uygulamalari tercih ettiklerini bildirdi. 15 Temmuz gecesi MİT başkanına suikast veya zehirlenme yönteminin MİT mahrem yapı imamlarınca tartışıldığını belirten mahkeme, sanığın savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, tanık ifadeleri ve ele geçen delillerle çürütülmüş olması nedeniyle itibar edilmediğini belirtti.

KULÜBEDE NÖBET TUTANLAR BİLE…

Mahkeme, sanık Recai Polat'ın açıklanması veya öğrenilmesi, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına, milli güvenliğe zarar verebilecek; Anayasal düzeni ve dış ilişkilerde tehlike yaratabilecek niteliği itibari ile gizli kalması gereken bilgi ve belgelere ulaşarak siyasal veya askeri casusluk suçunu işlediğine kanaat getirdi. Sanığın MİT'e giriş çıkış yapan araç ve şahıslar hakkında istihbari faaliyet yürüterek aldığı bilgileri düzenli örgüte aktardığını belirten mahkeme, nizamiye girişindeki kulübelerde nöbet tutan personele kadar fişleme yaptığını vurguladı. USB hafıza kartlarında depolardan çekilmiş silah ve mühimmat fotoğrafları ele geçirildiğini belirten mahkeme, sanık hakkında her ne kadar örgüt üyeliğinden cezalandırılması istemiyle dava açılmış ise de yapılan yargılamada üyelik suçunun yanı sıra siyasal ve askeri casusluk suçunun da sübuta erdiği ifade edildi.

FETÖ'DEKİ HİYERARŞİYİ BİLMEMESİ İMKANSIZ

Teröristbaşı Fetullah Gülen'in altında MİT mahrem imamı, MİT mahrem imamının altında Merkez Karargah Temsilcileri, Ankara Bölgesi, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi, Marmara ve Akdeniz Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Temsilcisi, Adana-Hatay-Gaziantep ve çevresinden sorumlu temsilciler bulunduğu, sanığın da bu hiyerarşik yapıya dahil olduğu kaydedildi. Sanığın FETÖ'nün siyasi amacını bilmemesinin mümkün olamayacağının altını çizen mahkeme, ABD'deki lüks malikânede yaşayan terörist elebaşı Fetullah Gülen'in İslam dini ile bağdaşmayacak şekilde edindiği siyasi ve ekonomik gücü sorgulamadığının düşünülemeyeceği de dikkate alındığında, sanığın örgüt üyeliğinin sabit olduğu ifade edildi.

FETÖ'nün 'MİT mahrem imamı'na ceza yağdı - Resim : 1

ÜYELİKTEN VE CASUSLUKTAN CEZALANDIRILDI

Bu nedenle hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak mahkûmiyet hükmü kurulduğunu vurgulayan mahkeme, sanığın casusluk özel kastıyla hareket ettiğini belirtti. Mahkeme sanığı terör örgütü üyeliğinden 12 yıl 9 ay hapisle cezalandırdı, etkin pişmanlık talebinden vazgeçmiş olmasına rağmen cezasını bu kapsamda 2 yıl 7 ay 25 güne indirdi. Siyasal veya askeri casusluk suçundan da 25 yıl 4 ay hapisle cezalandırıldı. Mahkeme sanığın bu cezasını da duruşmalardaki iyi hali nedeniyle 21 yıl 1 ay 10 güne indirip tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı. Sanık karara karşı Ankara Bölge İstinaf Mahkemesine başvurdu. İstinaf da kararı usul ve yasaya uygun bularak başvurunun esastan reddine karar verip dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.