BIST 100 10.106 DOLAR 32,28 EURO 34,89 ALTIN 2.432,66
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
SON DAKİKA Kavala kararını verecek heyet değişti

Akşener'den 'Alevi-Kürt Cumhurbaşkanı seçtirmem' iddiasına yanıt: Burada başka bir dümen var

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin "Ben Kürt-Alevi birini cumhurbaşkanı seçtirir miyim?" dediği iddialarına yanıt veren Akşener, söz konusu sözleri reddetti. Akşener, "Türkiye'de bir dümen dönüyor, o dümenin merkez ben olmayacağım. Ben bu dümenin ne olduğunu ortaya çıkaracağım, bu da benim sözüm olsun" dedi.

Grup toplantısında İYİ Parti lideri Meral Akşener konuşmaya başlamadan önce CHP’den istifa eden Artvin'in Belediye Başkanı Demirhan Elçin İYİ Parti'ye geçti. Elçin'e rozetini Akşener taktı. Öte yandan Elçin, İYİ Parti Artvin Belediye Başkan adayı oldu.

İYİ Parti Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı ise Nusret Cömert oldu.

Akşener, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ilişkin, "Ben Kürt-Alevi birini cumhurbaşkanı seçtirir miyim?" dediği iddialarına yanıt veren Akşener, söz konusu sözleri reddetti.

Satırbaşları şöyle:

Dün peş peşe iki felaketi yaşadık. Erzincan'ın İliç ilçesinde maden ocağındaki heyelan, Antalya'da ise sel felaketi yaşandı. Kalbim ağrıyor, nefesim kesiliyor. Selde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. İliç'te hala ulaşılamayan 9 maden işçimize bir an önce ulaşılmasını temenni ediyorum. Biz milletini dinlemeyenlerin, bizi dinlememesine elbette şaşırmıyoruz. Milletini önemsemeyenlerin, uyarılarımızı önemsememesine elbette ki şaşırmıyoruz. Dengesi bozulan doğamız artık alarm veriyor. İktidarın iflah olmaz rant telaşı göz göre göre insanlarımızın hayatını tehlikeye sokuyor. Faturayı her defasında milletimiz ödüyor. 29 Haziran 2022'de bu kürsüde İliç'teki tehlikeye karşı iktidarı uyarmıştım. Rapor hazırlayarak, devletimizi yöneten muhteremlerin başında olduğu kurumlarla paylaşmıştık. Soru önergeleri verdik. İktidar bizi 'aşırı' duyarlı bulup, kulağının üstüne yatmayı tercih etti. Dün yaşanan felaketi yaşamayı göze almayı tercih etti. Fırat'ı değil rant musluklarını tercih etti.

Yaşanan sel felaketi sonucunda vatandaşlarımızın daha fazla mağdur olmadan Antalya'nın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi için Meclis Başkanlığı'na bir kanun teklifi sunduk. Her iki konuda da sürecin takipçisi olacağız.

"AK PARTİ'NİN ARTIK MİLLETİMİZE VERECEK HİÇBİR ŞEYİ KALMADI"

İktidarın yine boş konuşmalarla, hamasi nutuklarla ve öfke nöbetleriyle geçirdiği bir haftayı daha geride bıraktık. Ay sonunu getiremeyen asgari ücretlimiz görmezden, borç batağındaki emeklimiz duymazdan gelindi. Biz bu ibretlik durumu artık yadırgamıyoruz. Çünkü biliyoruz ki iktidarın artık beceriksizliklerini örtecek bahanesi kalmadı. Milletimiz dertlerine derman olacak çözümü kalmadı. AK Parti'nin artık milletimize verecek hiçbir şeyi kalmadı.

"DAMAT BAKANIN LİYAKAT KOKAN YÖNETİMİ, NEBATİ'NİN PIRILTILARI KURTARMADI"

21 yıl öncesini aratan, her sıkıştığında aynı vaatleri tekrarlayan artık miadını doldurmuş bir iktidar ile karşı karşıyayız. Kasım 2002'de faiz yüzde 46'ydı. Bugün faiz yüzde 45 seviyesinde. Kasım 2002'de enflasyon yüzde 30'du bugün ise instagram filtrelerini aratmayan TÜİK filtresine rağmen yüzde 65'e dayandı. Artık hayatımızda AK Parti iktidarının ekonomi litaretürüne kattığı yeni bir enflasyon çeşidimiz daha var. Hissedilen enflasyon. O da neredeyse yüzde 130'a ulaştı. Yıllardır tek haneli enflasyon diye gezdiler 21 yılın sonunda başladıkları yerin bile gerisine düştüler. Girdikleri her seçimde 2023 vizyonundan bahsettiler, 2024 yılına geldik daha vizyonun v'sine bile ulaşamadık. İstikrar dediler son 5 yılda 6 kez Merkez Bankası Başkanı değiştirdiler. İstikrar dediler son 5 yılda 4 kez ekonomi politikası değiştirdiler. Bir tek sayın Erdoğan'ın koltuğunda istikrar sağlayabildiler. Ekonomimizi her geçen gün daha da harap ettiler. Damat bakanın buram buram liyakat kokan yönetimiyle olmadı. Nebati bakanın pırıltılı, epistemolojik kopuşları kurtarmadı. Faiz lobilerine, uluslararası tefecilere el avuç açmak sonuç vermedi. Milletimizin çektiği çile bitmedi ama sayın Erdoğan'ın inadı bir türlü durmadı, durulmadı.

"SAYIN ERDOĞAN ELİNİ EKONOMİDEN ÇEKMEDİ"

2023 seçimlerinin ardından vitrin değiştirmeye karar verdiler. Vitrin değişti ama ekonomide büyük yıkıma sebep olan zihniyet değişmedi. Sayın Erdoğan elini ekonomiden çekmedi. Eski Merkez Bankası Başkanı, BDDK Başkanı oldu. TÜİK'in makyajlı rakam ustalarına hiç dokunulmadı. Bizler, milletçe daha önce defalarca izlediğimiz aynı vasat filmi yine izliyoruz. Yine değişen bir MB Başkanımız var, yine düşmeyen eflasyon, tutulmayan sözler, karşılanmayan beklentiler var.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl fitreyi 130 lira olarak belirledi. Biliyorsunuz fitre bir kişinin günlük normal gıda ihtiyacı demektir. Diyanet'in belirlediği rakama göre 4 kişilik bir aile için aylık gıda ihtiyacı 15 bin 600 lira. Bu da aslında Diyanet'in Mart ayı için belirlediği açlık sınırını gösteriyor. Bugün Diyanet İşlerine göre bile milyonlarca emeklimiz açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Artık Türkiye'de emeklinin payına fitre bile düşmüyor. Buradan bir kez daha iktidara seslenmek istiyorum. Emeklimizin sesini artık duyun. En düşün emekli maaşını derhal asgari ücret seviyesine çıkarın. Ayıptır, günahtır, vebaldir.

İktidarın ekonomimizi içine düşürdüğü tablonun vehametini sadece biz söylemiyoruz. Merkez Bankası Başkan yardımcısı sayın Cevdet Akçay da toplantıda bu vehameti anlattı. 'Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti mevduat faizi linki koptu' dedi. Politika faizi, enflasyon linki kopmuş.. Kendisi liyakatli ve ciddi bir ekonomisttir. O yüzden 'Ekonominin canına okumuşlar' diyemedi. Kibar adam... 'Linki kopmuş' diyerek durumun vahametini ifade etti. Bu vesile ile yeni Merkez Bankası Başkanına başarılar diliyorum. Umarım kopan linkleri yeniden tamir edebilirler. İşleri çok zor. İktidarın demokrasi ile olan 'linki' kopuk olduğu sürece ne yapsalar boş.

DEPREMİN BİRİNCİ YILI

Geçen hafta hepimizin ortak acısının, ortak yarasının yıl dönümüydü. Tertemiz niyetlerle uyunan bir gecenin, kapkaranlık sabahının yıl dönümüydü. 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümüydü. Buradan bir kez daha kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. İktidar tarihimizin en büyük felaketlerinden birisinin yarasını beceriksizlikle, basiretsizlikle ve ciddiyetsizlikle sarmaya aynen devam ediyor. Maalesef yara kapanmıyor. Depremzede vatandaşlarımızın depremin birinci haftasında sığınacakları bir çatıları yoktu, birinci yılında da yok. Depremin ilk haftasında 'Tuttuğumuz defteri açacağız' diye milletimize tehditler savuran bir Erdoğan vardı, depremin birinci yılında da kaldığı yerden aynen devam eden bir sayın Erdoğan var. Hatay'da 'Merkezi yönetim yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Bak şu an Hatay garip kaldı' dedi. Sanki AK Parti tarafından yönetilen Maraş garip kalmamış gibi. Malatya, Adıyaman garip kalmamış gibi.. Aradan bir hafta geçti hiç bu cümleyi kurmamış gibi 'Biz de oy yoksa hizmet de yok diye açık tehdit yok' dedi. Biz elbette ki sayın Erdoğan'ın bu geri viteslerine, kıvrak dönüşlerine alışığız. Bir hafta içinde ne yaşandı?

"BİZİM İÇİN İKTİDAR VE ANA MUHALEFET DİLİ ARASINDA HİÇBİR FARK YOK"

Deprem felaketinin yıl dönümü gecesinde Hatay'da bir anma yapıldı. Anmada hem iktidar tarafından hem ana muhalefet tarafından katılanlar oldu. İşte o gece Hatay'da bir kırılma anı yaşandı. Hataylılar iktidarı da ana muhalefeti dinlemek istemedi, tepki gösterdi. O tepki birbirine suç atma yarışına girerken milleti duymayanlara karşı bir tepkiydi. O tepki yaraları sarmak yerine milletin büyük acısından siyasi rant devşirmeye çalışanlara bir tepkiydi. Sayın Erdoğan'ın keskin dönüşünün sebebi de bu tepkiydi. Onun en korktuğu şey sözde rakibi ile el ele verip millete dayattıkları arışma ortamının son bulmasıdır. Onun en korktuğu şey ana muhalefetle aralarında ruh ikizliğinin ortaya çıkmasıdır. Hataylılar o gece 'Birbirinizden bir farkınız yok' dedi. Bizim için 'çadır yok' diyen depremzedelere 'tasmalı' diyen meczup yandaşlar ile kendilerine oy gelmeyince yapılan yardımları haram eden vicdansız yoldaşların arasında hiçbir fark yoktur. Bizim için iktidar ve ana muhalefet dili arasında hiçbir fark yok. Hataylılardan rica ediyorum. Hiçbir sorumluluğu üzerine almayan bu iktidara da, yıkılan binaların müteahhitinin villasında oturanlara da mecbur değilsiniz.

"BİR ALEVİ VE KÜRT'Ü CUMHURBAŞKANI YAPMACAĞIM" DEDİ İDDİASINA AÇIKLAMA

Gazeteci kılıklı bir kadın hem yazdı hem haber haline geldi Halk TV'de. Benim, eski bir bakana 'Bir Alevi ve Kürt'ü Cumhurbaşkanı yapmayacağım' demişim. O arada hangi kavga vardı? Kemal beyin dostlarının tasfiye olduğu kavgası vardı. Benimle ve sizinle perdelemeye çalıştılar. Ben burada 'Kürtler, Aleviler bizim kardeşimiz' diyebilirim. Burada sahtekarlık görüyorum. Biz zaten kardeşiz. Bunun söylenmesi ahlaksızlıktır.

Benim hocam rahmetli İbrahim Kafesoğlu, dünya çapında Türk tarihi konusunda yazdıkları bilinen bir hocaydı. Benim babamın Savcılı Türkmeni, anamın ailesi Avşar, babaannemin ailesi Mahmatlı. Bunların bir kısmı Alevi, bir kısmı Sünni. Biz sünniyiz. Bir gün bana 'Kızım senin ailende çok Hüseyin çok Ali var. Siz sünni olarak seviyorsunuz' dedi. 'Bu ülkede Türk ve Kürt birbirine günlük hayatın içinde silah sıkmaz, bıçak sallamaz ama Alevilik-Sünnilik üzerinden dürtülürse Türk Türk'ü öldürür. Bu üçkağıda düşülmemesi için senin gibilerin bu işi öğrenmesi lazım' dedi. Hatırlayın Maraş, Sivas, Çorum olaylarını. Buradaki meseleyi çok ciddiye almış durumdayım. Kendi partilerinin iç meselesinin bana yansıtılması olarak görmüyorum. Amaç budur. Daha derin ve endişe verici bir problem olarak görüyorum. O kadını mahkemeye verdim, gereğini yapacağız.

"TÜRKİYE'DE BİR DÜMEN DÖNÜYOR"

Eski bakan denilen arkadaşımızı aradım çünkü isim verildi. Sol cenahtan gelen bir isim. Beni ziyarete gelmişti. Hakikaten de sormuştu. Alevilik üzerinden bir soru sormuştu. Seçimden iki yıl önce. Ben kendisine 'Tam tersine Alevilik benim için artı değerdir' demiştim. Bu ülkenin Cumhurbaşkanının Alevi olması bu ülkenin yarın problem noktalarından birinin ortadan kalkmasına sebep olur, benim için artı değerdir. O hanım bu bakanı aramış. Sonra bir AK Parti milletvekilinden bahsedildi. Alevi bir arkadaşımızdır. 'Abla ben bir Alevi olarak benim karşımda sen bir Aleviyi cumhurbaşkanı yapmacağım dediğinde en basitinden o kapıyı çarpar giderim, biz seninle sarılarak ayrıldık' dedi. Ben de 'O kapıyı çarpmak gerekmez, yüzüme tükürmen gerekir' dedim. Türkiye'de bir dümen dönüyor, o dümenin merkez ben olmayacağım. Ben bu dümenin ne olduğunu ortaya çıkaracağım, bu da benim sözüm olsun.

AKŞENER AĞLADI

İliç'ten başlayarak Hatay'a oradan Kahramanmaraş'a... Yav arkadaş 1607'de doğmuş, 1679'da ölmüş Karacaoğlan. O gün ölümü yazmış, ölüme sebep olanlara sitem etmiş. Değişen bir şeyler olmalı.