BIST 100 10.239 DOLAR 32,22 EURO 34,63 ALTIN 2.395,60
20° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Babacan, KRT'de açıkladı: Millet İttifakı ülkeyi nasıl yönetecek?

Babacan, KRT'de açıkladı: Millet İttifakı ülkeyi nasıl yönetecek?

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Millet İttifakı iktidarında oluşturulacak yönetim sistemini KRT ekranlarında anlattı. Babacan; 6 genel başkanın karar mekanizmasını oluşturacağını söyledi. 12'inci maddeye de açıklık getiren Babacan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın ise ihtiyaç duyulan alanlarda ve uzmanlıklarına göre yetkilendirileceklerini belirtti.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KRT TV'de canlı yayınlanan 'Bir Başka Açı' programında KRT Ankara Haber Temsilcisi Selen Yalaz'ın konuğu oldu. Gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Babacan, seçime doğru ve seçimin ardından Millet İttifakı'nın yol haritasını anlattı.

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

'KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ TBMM'DİR'

Partimizi kurduğumuz ilk günden bu yana, Türkiye'nin bütün sorunlarının TBMM çatısı altında ve meşru demokratik siyaset zemininde çözülebileceğini ifade ettik. Dolayısıyla pek çok sorunun çözüm adresi olduğu gibi, Kürt sorununun da çözüm adresi hiç kuşkusuz TBMM'dir.

İktidar sadece vatandaşlarımızın tercihinin bir kısmını temsil eden bir yapı. Halbuki Meclis'te iktidar da var, muhalefet de var. Yani sandığa gidip oy kullanan vatandaşlarımızın sanırım yüzde 95'i bu mecliste temsil ediliyor. Her seçimde de halkımızdan yüksek oranda katılım var ve yüksek oranda katılım demek vatandaşlarımızın iradesinin en yüksek oranda TBMM'ne yansıması demek.

Dolayısıyla meselenin orada konuşulup, tartışılması; çözümlerin orada orada oluşması bizim de birinci tercihimiz. Zaten eğer başka adres bilen varsa hangi adreste çözebilececğini söylesin, çünkü biz başka adres bilmiyoruz. İktidar bu sorunu çözemez, çünkü inkar ediyor. Sorunu inkar eden çözemez. Dolayısıyla her sorunu biz hukuk içinde çözeceğiz.

'ORTAK YÖNETİM MODELİ ORTAYA KOYDUK'

Mutabakat Metni'nde bulunan 2300 madde, altı siyasi partinin orataklaştığı maddelerdir. 30 Ocak itibariyle imzalanmış bir Mutabakat Metni'dir. Bu ne demek; zamanı geldiğinde bu Mutabakat Metni genişleyebilir.

Biz seçimden sonrası için de bir ortak yönetim modeli ortaya koyduk. Bu ortak yönetim modelinde de yine altı partinin önemli konuları istişare ve uzlaşma içerisinde götürmesi bizim temel prensibimiz. Bunların hepsinin altına imzayı attık.

'KAYBETTİKLERİNİ ANLAYACAKLARI ANDA, HİÇ UMULMADIK ŞEYLER DENEYEBİLİRLER'

AKP ile Yeniden Refah Partisi arasında belli ki bir müzakere oldu. Bunun itibari ile bir uzlaşma olmadığı görüyoruz. Ama bunu 14 Mayıs'a kadar izlemek lazım. Çünkü seçimin olacağı güne kadar her şey değişebilir. Seçime yakın bir dönemde her türlü sürprizi Cumhur İttifakı'nda beklemek lazım. Kaybettiklerini anlayacakları anda, hiç umulmadık şeyler deneyebilirler.

Geçen seçimlerde nasıl Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ı TRT'ye çıkardılar, nasıl ki Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın mektubunun okunması, mektubuna dikkat edilmesi gerektiğine dair çağrılar yaptı, yine yapabilirler. Dolayısıyla Türkiye'yi değil de kendi iktidarlarını düşünenler seçime doğru her türlü şeyi yapabilirler.

'ŞU ANKİ HÜKÜMET PARAYA BİR SIFIR EKLEMİŞ DURUMDA'

Enflasyon belli bir noktaya sıçradıktan sonra, belli bir zaman içinde kontrol altına alabiliyorsunuz. Biz enflasyonu tek haneli rakama indirmek için hedefimizi iki yıl olarak açıkladık. Paranın değer kaybı çoğu zaman ne yazık ki tek yönlü oluyor. Yani büyük bir değer kaybı olduktan sonra bunun sadece bir kısmı telafi edilebiliyor. Eski günlere dönmek çok kolay olmuyor.

Önemli olan bundan sonraki süreçte paranın değerini koruyabilmek. Biliyorsunuz biz 2004'ün sonunda paradan altı sıfır attık. Ama şu anda ki hükümet paraya en az bir sıfır eklemiş durumda.

SEÇİM GÜVENLİĞİ

Gönüllülerimiz tarafından "saydik.biz" diye sistem kuruldu. Buraya vatandaşlarımız kayıt yapıyorlar, daha sonra Türkiye haritasından sandık sahiplenebiliyorlar. Her sandıkta bulunan sandık tutanaklarının -ki o şeçimin tapusudur- fotoğrafını çekip sisteme yüklediklerinde, o tutanakların kalıcı olarak bizim bilgi-işlem sistemimize girmesine ve o bilgi-işlem sistemimizdeki verilerle YSK'nın verilerini mukayese etmek mümkün olacak.

ERDOĞAN-ŞİMŞEK ZİRVESİ

Sayın Erdoğan'ın yönetim tarzı, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başladı başlayalı hep laf dinleyen kadrolarla çalışmak. 'Laf dinlemiyor' diye kaç tane Merkez Bankası Başkanı, bakan değiştirildi.

Mevcut sistem devam ettiği sürece ve Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu sürece bu ülkenin ekonomisi düzelmez. Görevimin son 3-4 yılında gittikçe artan şekilde ihtilaflarımız olmuştu. Çünkü akıl dışı, bilim dışı talepler geldiğinde biz 'Olmaz' diyorduk, Merkez Bankası'na da dokundurtmuyorduk.

Merkez Bankası'nın bağımsız olmadığı, 'laf dinleyen' başkanlar tarafından yönetildiği bir ülkede Sayın Erdoğan iş başında olduktan sonra ekonominin düzelmesi mümkün değil.

Bu olanlardan herkesin ders alması lazım, bu yönetim şekliyle bu ülkenin ekonomisinin asla ve asla düzelmeyeceğini görmesi lazım.

'OTOMOBİL ALMAK TOPLUM İÇİN ARTIK BİR HAYAL'

Ülkede satın alma gücü çok düştüğü için ve sabit ücret alan herkes fakirleştiği için, bir otomobil almak toplumumuzun büyük bir kısmı için artık bir hayal. Eskiden otomobil aldığınız fiyata, şu anda bir cep telefonu alamıyorsunuz.

Dolayısıyla TOGG olsun başka bir otomobil olsun sabit gelirli vatandaşlarımızın alabilmesi çok zor artık. Ben gençlerden duyuyorum, 'benim bir araba almak için 10 yıl çalışmam gerekiyor, ev almam hayal' diyorlar. Gençlerdeki hissiyat bu, dolayısıyla zaten çok fakirleşen bir tablo var Türkiye'de. Sabit gelirliler yoksullaştı, satın alma güçleri düştü. Ama varlıklılar da çok daha zengin oldu.

'ÇADIRKENTLERİN SELE KARŞI KORUNAKLI YERLERDE YAPILMASI LAZIM'

Şu anki hükümetin en büyük zaafiyeti insan kaynağında ve yönlendirmede yaptığı hatalardır. Yani öncelik ne diyorsam yapsın, talimatımdan dışarı çıkmasın gibi yönlendirmeler yaptığınza maalesef devlet sistemi işlemiyor. Özellikle benim gidip gördüğüm afet bölgesinde bütün çadırların ve bazı konteynerlerin yağmur yağdığında su altında kalabilecek yerlere kurulduğunu gördüm.

Diyarbakır'da dere yatağına kurmuşlar çadırkenti. İnanın bu işbilmezlik, başka bir şey değil. Çadırkentlerin sele karşı korunaklı ve zeminin düzeltilip makul bir eğim verildiği yerlere kurulması lazım.

Ülkede olan iyi şeylerin hepsi bir kişiye artı yazıyor, problem çıktığında da suçlunun bazen dış güçler ya da başka düşmanlar ilan ediliyor. Bazen de kader planı oluyor. Bizim inancımızda ne diyor: Tedbir bizden, takdir Allah'tan. Tedbir olarak ne yaptın bu zamana kadar?

'BAZI KURTARMA ÇALIŞMALARINDA AYRIM YAPILDIĞINI GÖRDÜK'

Maalesef önceliklendirmelerde veya iş makinelerinin gönderilmesinde ayrım yapıldığını duyduk. Depremden etkilenen 11 ilimizi ilk 14 gün ziyaret ettim. 14 günün 9'unda da deprem bölgesindeydim. Gaziantep'te yaptığımız basın toplantısında da bunu ortaya koyduk ve dedik ki 'Arama kurtarma çalışmalarındaki önceliklendirme metodunuz nedir?' Cevap yok, neye göre olduğu belli değil.

Bizim genel başkan yardımcımız, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Hatay Antakya'da ailesinin olduğu apartman yıkıldı. Enkazdan biri hariç 16 yakınının cenazesi çıktı. En son yakınlarına ulaşılabildiği gün 11'inci gündü. İlk 3 gün iş makinesi yoktu. Ancak 4-5'inci gün iş makineleri gelip çalışmaya başladı.

Yetmedi, Meclis'e 74 tane soru önergesi verdik. 5 bakana sorduk, daha cevap gelmedi. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki 'İlk birkaç gün aksama oldu', helallik istiyor. İlk birkaç günde zaten canlar gitti, ilk birkaç günde zaten insanlar soğuktan dondu. Niye aksamalar oldu? Bunu sorup duruyoruz, 'İlk 48 saatte ne oldu, açıklayın' diyoruz. TSK personeli niye hemen sahada değildi? Milli Savunma Bakanı'na sorduk; talimat aldın mı, talimat verdin mi, talimat almadan bu işi yapabiliyor muydun diye. Bir sürü soru sorduk, cevap yok.

DEPREM BÖLGESİNDEKİ KONUT İHALELERİ

Adıyaman'da TMMOB'dan mimar ve mühendis arkadaşlarla yeniden inşayla ilgili durum tespiti yaptık. Bazı rakamlar verdiler, çok üzücü. Şubat ayında bakanlığın açıkladığı inşaat maliyet tablosu var. Oradan hesap ettiğinizde TOKİ standartlarında 105 m2'lik bir konutun 600 küsür bin liraya mal olması gerekiyor. Adıyaman'daki mimar ve mühendis arkadaşlarımız; verilen ihalelerin konut başına 1 milyon 500 bin, 1 milyon 600 bin, 1 milyon 800 bin civarında olduğunu söylediler. Yani şubatta açıklanan maliyet tablosunun 2,5 katına ihaleye verildi. İhale 'yarışma' demek, böyle bir yarışma da olmuyor. İstisnai ve acele işler kapsamında davet usulüyle yapılıyor, yani 'Kim ucuza yapıyorsa ona yaptıracağım' demiyor. Bunu kim ödeyecek? Depremzedeler ödeyecek. Devlet pahalıya da mal ediyor değil yani, bu yüksek maliyeti depremzedeye taksit taksit ödetecekler. Akıl alır gibi değil.

2 ay sonra bu dosyalar bize gelecek, bakacağız.

'KANAL İSTANBUL DEĞİL, HAYAT İSTANBUL'

Kahramanmaraş İl Kongresi'nde konuştuğum Saffron Otel yerle bir oldu. Orada 'Kahramanmaraş merkezli bir depremin olma ihtimali çok yüksek, şimdiden hazırlanmak gerekiyor. Rant odaklı bir değişimle değil; insan odaklı çevre odaklı bir yapılaşmayla bunu aşmak gerekiyor' diye anlatıyorum. Otel yıkıldı ve sağ çıkan olmadı.

'Kaza geliyorum demez' derler ama deprem 'Geliyorum' diyor. Deprem olma ihtimalinin yüksek olduğu şehirlerimiz belli, zaman aralığı da belli. Mutlaka önceden hazırlanmak gerekiyor.

Deprem olduktan sonra deprem konutları inşa etmek canları kurtarmıyor. Deprem olmadan depreme hazırlık yapmamız gerekiyor. Biz 'Hayat İstanbul, Hayat Türkiye' diye bir proje açıkladık. Kanal İstanbul'a inat bunu açıkladık. Hayat İstanbul dediğimiz proje depremi de, tarihi ve kültürel mirası da dikkate alarak insan odaklı, yaşanabilir, nefes alınabilir şehir oluşturmak. TOKİ mantıklı bir yapılaşma değil; güzel, şık binalar; dikey değil; yatay yapılaşma, zemini dikkate alan bir yapılaşma; rant odaklı değil; insanı, tarihi merkeze alan bir yapılaşma...

'EN ÖNEMLİ İÇ KAYNAK TASARRUF, EN ÖNEMLİ TASARRUF FAİZ'

Depremle ilgili en önemli iç kaynak tasarruf. İsraftan kaçınacaksınız. Şu anda bu ülkenin bütçesindeki faiz ödeneği 566 milyar TL mertebesinde; bugünkü kurla 30 milyar dolar, depremin maliyeti 50-100 milyar dolar. Geçen sene de 330 milyar TL'ydi, üstüne de bir o kadar da kur farkı ödediler KKM için. Dolayısıyla en önemli tasarruf faiz olacak.

Yıllarca çok makul seviyelerde seyreden faiz son yıllarda patlamış durumda; bunun da nedeni kötü yönetim, güvensizlik. Güven olduğunda, ülke iyi yönetildiğinde faiz ödemeleri düşecektir. İsraf edilen çok şey var; ne kadar kamu yatırımları varsa, kamu ihaleleri varsa... Yani yarışmayla, işi iyi ve ucuza yapana verseniz oralardan büyük tasarruflar meydana gelecek. İlla yeni vergi değil, tasarruf büyük kaynak olacak.

GEÇİŞ SÜRECİ YOL HARİTASI

En son yaptığımız toplantıda 6'da 6 mutabakat sağladık. 5 Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Cumhurbaşkanı kritik kararlarda istişare eden ve uzlaşı arayan bir mekanizma olarak çalışacak ve sürecin tümünden sorumlu olacaklar.

2 belediye başkanımız da kendi şehirlerinde çok başarılı, güzel işler yapan arkadaşlarımız. Bu 2 belediye başkanımızın da Cumhurbaşkanı'nın uygun göreceği tarihte görevlendirmeleri yapılacak. 2 belediye başkanımızın da görev alanları nerede ihtiyaç varsa ve uzmanlık alanlarına göre tanımlanacak.