BIST 100 10.269 DOLAR 32,35 EURO 34,78 ALTIN 2.395,38
19° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP'li Kuşoğlu: Bir devlet bütçesi yoksuldan alıp zengine vermez

CHP'li Kuşoğlu: Bir devlet bütçesi yoksuldan alıp zengine vermez

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, “Demokraside, adalet sisteminde, yargı sisteminde düzeltmeler yapmak zorunda. Bu alanlarda iklimi düzelttikten sonra Türkiye’ye zaten yatırımcı gelir. Türkiye parası olana, döviz sahiplerine çalışıyor. KKM sahipleri vergi ödemiyorlar. Tam tersine bütçeden bir de yardım görüyorlar." açıklamasında bulundu.

CHP İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Türkiye ekonomisinin geldiği son durumu değerlendirdi. Kuşoğlu, şunları söyledi:

“GİDİP DE ORADAN BURADAN PARA DİLENMEKLE, PARA İSTEMEKLE BU İŞLERİ ÇÖZMEK MÜMKÜN DEĞİL”

“Türkiye çok derin bir ekonomik kriz yaşıyor, kaos yaşıyor. Uzun zamandan beri biz bunu yaşıyoruz aslında ve uzun zamandan beri bir yapısal reform ihtiyacı içerisinde Türk ekonomisinin hep olduğunu ifade ettik. Genel seçim de atlattık, ekonomide yapılması gereken işler var çünkü rezervler ekside artık dış ticaret dengemiz iyice bozuldu. İhracatımız, ithalatımız küçülüyor. Aklınıza gelebilecek tük makro büyüklüklerde sorunlar, sıkıntılar var. Böyle bir durumda Türkiye’nin bir istikrar programına öncelikle ihtiyacı var. Gidip de oradan buradan para dilenmekle, para istemekle bu işleri çözmek mümkün değil. Bir istikrar programına ihtiyaç var.

“DEMOKRASİDE, ADALET SİSTEMİNDE, YARGI SİSTEMİNDE DÜZELTMELER YAPMAK ZORUNDA”

Ekonomiyle ilgili problemlerin çözümü öncelikle siyasette yani siyasi bir düzeltme yapmak zorunda Türkiye… Demokraside, adalet sisteminde, yargı sisteminde düzeltmeler yapmak zorunda. Bu alanlarda iklimi düzelttikten sonra Türkiye’ye zaten yatırımcı gelir, sıcak para da gelir. Türkiye’de yargının iyi çalıştığını, demokrasinin işlediğini gören yabancı yatırımcılar da şu anda Türkiye’ye yatırım yapmayan Türkler de paralarını Türkiye’ye getirir. Bizim en az 200-300 milyar dolarımız Türk vatandaşlarına ait olan yurt dışında… Bunun bedelini biz ödüyoruz. Faizini ödüyoruz. Bunlar için, bunu ödeyebilmek için borç bulmaya çalışıyoruz. Bir daha ilave bedel ödüyoruz bütün bunlar için ve gençlerimiz, dil bilen nitelikli gençlerimiz de yurt dışına çıkmaya çalışıyor. Beyin göçü de var sermaye göçü de var. İkisini bir arada yaşıyoruz bu çok tehlikeli bir durum. Türkiye’nin bu krizden çıkabilmesi için öncelikle bir istikrar programına ihtiyacı var. Bu istikrar programının yapısal reformları da içermesi gerekiyor ama bütün bunlar yapılmıyor geçici aspirin önlemlerle işler idare edilmeye çalışılıyor.

“VATANDAŞIN KEMERLERİNİN SIKILMASINI İSTİYORSUN SEN PEKİ SARAYIN TASARRUFU SÖZ KONUSU MU?”

Yeni bir bütçe yapıldı görüyorsunuz. Çünkü iflas etmiş vaziyetteyiz. Bu yeni bütçe demek vatandaştan özellikle dar gelirliden, emekliden daha fazla vergi almak demek. Çiftçiden, çalışandan, işçiden daha fazla vergi almayı gerektiriyor bu… 1 trilyon 70 milyar liralık dar gelirliden vergi alınacağı öngörüldü. Bu demek ki, vatandaşın kemerlerinin sıkılmasını istiyorsun sen, peki devlet olarak sen ne yapıyorsun? Devlet olarak tasarruf tedbirlerine başvuruyor musun? Sarayın tasarrufu söz konusu mu? Kemerleri sıkıyor mu? Tasarruf yapıyor mu saray? Yok böyle bir şey yok. Devlette bunu göremiyorsunuz ama vatandaştan, milletten bunu istiyor. Böyle bir anormallik var. Öbür taraftan büyük haksızlıklar söz konusu hem istikrar programı yapmıyorlar hem de bu getirdikleri aspirin önlemlerde büyük haksızlıklar yapıyorlar. Bir tarafta Kur Korumalı Mevduat hesabı, bu birkaç yüz bin kişiye ait olan bu hesaba devlet bütçesinden para aktarılıyor. Merkez Bankası para basarak KKM hesaplarının açıklarını kapatmaya çalışıyor. Oralara birkaç yüz milyar dolar para aktarıldı, aktarılmaya devam ediliyor. Ama öbür taraftan vatandaştan da vergi alınmaya çalışılıyor.

“BU TOPLUM İSYAN ETMİYOR DİYE, SOKAĞA ÇIKMIYOR DİYE BU KADAR MI BOĞAZI SIKILIR?”

Kur Korumalı Mevduat hesabının ya da borsada kazananın vergi ödemesi söz konusu değil. Yani o tarafta vergi ödenmiyor ama bu tarafta en ufak, tuvalet kağıdından ya da hijyen bezinden bile vergi alınıyor, vergiler artırılıyor. Yani bu taraftan vatandaştan vergi alınıyor o tarafta çok az bir zengin kitleden vergi alınmıyor. Dar gelirliden alınıyor, fakirden alınıyor, yoksuldan alınıyor zengine para aktarılıyor. Bütçe yardımları da oraya… Vergisiz olan onlar. Bir toplum bu kadar mı sıkılır? Bu toplum isyan etmiyor diye, sokağa çıkmıyor diye bu kadar mı boğazı sıkılır? Maalesef o vaziyette.

“DURUMUN İYİLEŞMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL ÇÜNKÜ BİR İSTİKRAR PROGRAMI YOK”

Bütün bunlardan sonra durumun iyileşmesi söz konusu değil çünkü bir istikrar programı yok. ‘Rasyonel politikalara geçtik, dolayısıyla da şu kadar zaman bunların sonuçlarını alacağız her şey iyileşecek’ diyebiliyorlar mı? Mümkün değil. Halbuki bunun ekonomi bilimine göre yapılması mümkün. Yapılması gerekenler belli, bir takvime bağlanır, güven verilecek bir şekilde bütün bunlar yapılır. Türkiye ayağa kaldırılabilir. Ama bunlar yapılamadı maalesef.

BİR DEVLET BÜTÇESİ YOKSULDAN ALIP ZENGİNE VERMEZ, BU SADECE TÜRKİYE’DE VAR VE ISRARLA BU DEVAM ETTİRİLİYOR”

Sayın Kılıçdaroğlu çok güzel söyledi. Türkiye parası olana, döviz sahiplerine çalışıyor. KKM sahipleri vergi ödemiyorlar. Tam tersine bütçeden bir de yardım görüyorlar. Devlet hazinesi onlara yardım ediyor. Merkez Bankası rezervleri eridi. Kim aldı oradaki dövizleri? Yine aynı kişiler. İktidara yakın kişiler dövizleri aldılar, döviz yükseldiği zaman sattılar, kar elde ettiler. Onlar yine vergisiz kazanıyorlar. Öbür taraftan kimler? Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi; Devletten ihale alanlar, çeteler, bunlar kazanıyorlar. Dövizle kazananlar, dövizle işi olanlar, devletle iş yapanlar, iktidara yakın olanlar hep kazandılar. Hep bunlar destekleniyor. 85 milyonluk bir ülkeyiz neredeyse 80 milyonu bu beş milyona Türkiye’nin yüzde 10’una çalışır vaziyete geldi. Çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler söz konusu. Bunun devam etmesi mümkün değil. Buradaki adaletsizliği de görmek lazım. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar adaletsizlik yoktur. Bir devlet bütçesi yoksuldan alıp zengine vermez. Dünyada böyle bir örnek yok. Bu sadece Türkiye’de var ve ısrarla bu devam ettiriliyor. Çünkü düzeni böyle kurdular, değiştiremiyorlar. Nereye kadar gidecek, onlar da bilmiyor.” (ANKA)