BIST 100 9.916 DOLAR 32,44 EURO 34,74 ALTIN 2.438,67
13° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP'li Onursal Adıgüzel: Seçim günü internetin kesilmesi bir kalkışma olarak algılanmalıdır

CHP'li Onursal Adıgüzel: Seçim günü internetin kesilmesi bir kalkışma olarak algılanmalıdır

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, oy kullanma sürecinin her aşaması ile ilgili olası riskleri ve CHP’nin bu konuda yaptığı çalışmaları anlattı: ‘‘Seçim ve sandık güvenliği ile ilgili bütün partilerle görüşüyoruz. Seçim güvenliği siyaset üstü bir mesele.’’

14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem milletvekili genel seçimine haftalar kaldı. Seçim gününe yaklaşırken geçmişte yaşanan ‘trafoya kedi girmesi’, son anda alınan ‘mühürsüz oy kullanımı’ kararları gibi deneyimler nedeniyle toplumda seçim güvenliği ile ilgili endişeler artıyor. Gerçek Gündem'den Sema Kızılarslan'ın haberine göre, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, seçim günü olası bant daraltılması, Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki sandık güvenliği gibi konu başlıklarında CHP’nin nasıl önlemler aldığını anlattı.

Adıgüzel, 2017 referandumu ve 2019 İstanbul seçimlerini hatırlatarak, vatandaşların YSK’ya olan güveninin azaldığını söyledi.

‘‘İnterneti kesebilir, sosyal medya yavaşlatabilirler. Bu kararların altına imza atanlar 15 Mayıs'tan sonra iktidara geldiğimizde hesabını verir’’ diyen Adıgüzel, olası riskleri şöyle sıraladı:

‘‘Öncelikle 2017 referandumu ve 2019 İstanbul seçimlerinde yaşanan haksızlık ve hukuksuzluklar sonrasında vatandaşın YSK'ya yönelik güveni minimum noktaya kadar inmiş durumda. Hiç de haksız değiller. Her kararı siyasi olan bir kuruluş haline geldi YSK. İtibarını kaybetti.

Bununla birlikte deprem sürecinde bile sosyal medyada daraltmaya gidecek kadar iktidarını korumak için her şeyi yapmaya hazır bir yönetim görüyoruz karşımızda. Adalet Kalkınma Partisi ve Cumhur İttifakı şu anda iktidarını sürdürebilmek için her şeyi yapmaya hazır. Bu çerçevede sosyal medyayı da daraltmalarını, internetin çalışmasında aksaklık yaratmalarını ihtimal olarak görüyoruz. Biz de buna karşı çeşitli senaryolar geliştiriyoruz.

Tabii sosyal medyanın daraltılması, seçim güvenliği açısından vatandaşın haber alma özgürlüğünün önüne geçmek noktasında sıkıntılar yaratır. Aynı zamanda bir de ifade özgürlüğünün önüne geçmiş olur. Hem haber alamaz seçmenler, vatandaşlar, hem de haber yapmaya çalışan, sesini duyurmaya çalışan insanların da ifade özgürlüğünün önüne geçilmiş olur.

Bu açıdan tehlikeli görüyoruz bu süreci. Çünkü Türkiye'nin dört bir yanında yurttaş gazeteciliği yaparak vatandaşlarımıza çeşitli bilgileri, seçim bölgesinde yaşanan aksaklıkları tüm Türkiye'ye duyuruyorlar.

Bu açıdan çok önemli buluyorum sosyal medyayı ve dijital mecraları kullanmayı. İnternetin kesilmesi durumu aslında YSK dahil bütün kurumların süreçlerini durdurur. Yani Cumhuriyet Halk Partisi'ne de bu noktada zarar verir, YSK'ya da zarar verir, Adalet Kalkınma Partisi'ne de İYİ Parti'ye de gönüllü organizasyonlara da. Sonuçta Türkiye'de saatlerce internetin kesiliyor olması başka bir meseledir ve bu artık bence siyasi olarak tartışılmalıdır ve orada partimizin kendine göre çözüm önerileri var. Bizim de kullandığımız mobil uygulama sistemlerimizin alternatif çözümleri var.

Biz bu senaryoların hepsini geniş bir danışma kuruluyla çalışıyoruz. Çeşitli çözüm önerileri üretiyoruz. Fakat bir ülkede internetin kesilmesi demek artık bir kalkışma olarak algılanmalıdır ve bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Çünkü BTK'nın elinde bu. Bir yazıyla interneti kesebilir, sosyal medyayı yavaşlatabilirler. Bu kararların altına imza atanlar, 15 Mayıs'tan sonra iktidara geldiğimizde hesabını verirler.’’

‘‘Özellikle İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin girdiği yerlerde bir Cumhuriyet Halk Partili, iki Millet İttifakı bileşeni olmalı’'
İnternetin yavaşlatılması ile ilgili olası durumların herhangi bir soruna yol açmayacağını vurgulayan Adıgüzel, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde seçim güvenliğini sağlamak adına Emek ve Özgürlük İttifakı ile işbirliği yapacaklarını ifade etti:

‘‘Bu meseleyle ilgili bizim bir çözüm önerimiz yok. Çünkü bizim sosyal medya daraltmasını sadece dediğim gibi ifade özgürlüğü tarafında bir sorun olarak görüyoruz. Bizim sistemlerimizin sosyal medyayla, WhatsApp'la bir işi yok. Bize yaratmış olduğu bir sıkıntı yok. Bant daraltması tekrar altını çizeyim. Vatandaşın haber alma özgürlüğünün önüne geçer. Sosyal medyayı kullanarak Cumhuriyet Halk Partisi seçim günü bir çalışma yapmıyor.

Ama internetin kesilmesi meselesi Türkiye'de birçok sistemin çalışmasını durdurur. Bunun için de YSK'nın sistemi de var. Cumhuriyet Halk Partisi'nin sistemi de var, İYİ Parti'nin de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de.

Bu başka bir meseledir ve bence artık bu başka bir boyuta geçiştir. Yani Türkiye'de iktidarı devretmemek için atılmış bir adımdır ve biz bunu siyasi görürüz. Gereğini de yaparız. Ama bizim senaryolarımız tabii ki gizli. Elimizi göstermek istemeyiz iktidara.

Doğu ve Güneydoğu’da seçim güvenliği ve sandık açısından bütün partilerle görüşüyoruz. Seçim güvenliğini siyaset üstü bir mesele olarak görüyoruz. Partiler farklı düşünebilir. Farklı adaylara oy isteyebilir. Fakat seçim güvenliği meselesi, milletin iradesini sandığa girdiği gibi çıkması noktasında çok önemli. Ve milletin iradesinin meclise doğru yansıması için de çok önemli. Bu açıdan Yeşil ve Sol Parti ile iletişim halindeyiz.

Diğer partilerle de konuşuyoruz. Ata İttifakı ile de konuşuyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakıyla da konuşuyoruz. Bizimle iletişim kurmak isteyen partilerle de hiç çekinmeden tecrübemizi paylaşırız. Hiçbir sorun yok. HDP, Yeşiller ve Sol adıyla girdiği için seçimlere görevli veremiyor. Fakat İYİ Parti de 2018 seçimlerine ilk defa katılmıştı. Fakat 25 bin noktada sandık kurullarında eksik olduğu için görevli verebilmişti. Eminim Yeşil ve Sol Parti de belli bölgelerde görevli verme fırsatını sağlayacak.

Bizim bunlardan tamamen bağımsız olarak bir stratejimiz var. Biz her sandıkta bir Millet İttifakı görevlisi olsun istiyoruz. Bir Cumhuriyet Halk Partili olsun istiyoruz. Özellikle İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin girdiği yerlerde bir Cumhuriyet Halk Partili, iki Millet İttifakı bileşeni olmalı diyoruz.

İYİ Parti'nin ve CHP'nin yalnız girdiği yerlerde ise en az bir Cumhuriyet Halk Partili görevli, en az bir İYİ Partili görevli ve bir Millet İttifakı müşahiti olmalı diyoruz. Ve bu açıdan çalışmalarımız sürüyor.’’

CHP'nin henüz görevlendirme yapmadığı ve seçimlerde boş kalacak bölgelerin sayısı ile ilgili konuşan Adıgüzel, ‘‘Bazı bölgelerde insan kaynağı ihtiyacı, elimizdeki insan kaynağı sayısı ile uyuşmuyor olabilir’’ dedi:

‘‘Üç gün önce sandıklar belli oldu. Harıl harıl Türkiye'nin 973 ilçesinde ilçe başkanlarımız sandıkları tamamlayıp YSK'ya teslim etmek için çalışıyorlar. Millet İttifakı bileşenleri ile eksik sandıkları doldurmak için insan kaynağı alışverişinde bulunuyoruz. Her sandıkta en az bir Cumhuriyet Halk Partili, en az iki Millet İttifakı'ndan görevli müşahit bulundurma hedefiyle çalışıyoruz.

Seçmen listeleri sandıklara dağıtılmış olarak iki gün önce elimize geçti. Ancak önümüzdeki pazar günü son halini görmüş olacağız. O zaman size daha net bir bilgi veririm. Ama şunu söyleyeyim. Yüz doksan beş bin nokta için iki yüz doksan bin insan kaynağı var elimizde. Bazı bölgelerde insan kaynağı ihtiyacı elimizdeki insan kaynağı sayısı ile uyuşmuyor olabilir. Buralar için de ittifak bileşenlerinden destek alıyoruz. Hedefimiz eksik olduğumuz noktaları da ittifak bileşenleriyle kapsayıp Türkiye'nin 81 ilinin 973 ilçesini kapsıyor olmak.’’

‘‘KİMİN NE YAPTIĞIYLA İLGİLENMEYİP KENDİ İŞİMİZE ODAKLANACAĞIZ’’

Jandarmanın seçim günü hazır bekletilmesi durumu ile ilgili şunları söyleyebilirim: Seçim günleri tabii ki önemli günler. Burada kolluk kuvvetlerine de çok önemli görevler düşüyor. Seçimin huzurlu bir şekilde sağlanması hepimizin dileği. Ve en önemlisi jandarma, Türkiye'nin jandarmasıdır. Hiçbir siyasi partinin etkisi altında değildir. Aynı şekilde bütün kolluk kuvvetlerinden bizim beklentimiz huzurlu, sakin, vatandaşın burnunun bile kanamadığı seçimler olmasını sağlamaktır. Fakat biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak işimizi şansa bırakmadan, her sandıkta bir görevlimizin olmasını ve ıslak imzalı tutanakları sandıktan alıp sonrasında YSK'da kontrol ederek süreçleri takip ediyor olacağız.

Kimin ne yaptığıyla çok ilgilenmeyip kendi işimize odaklanmış olacağız. 31 Mart İstanbul seçimlerini hatırlayın. Birileri çıktı, ‘Biz kazandık’ dedi. Kimisi sustu, sonucu açıklamadı. YSK uzun bir süre sesini çıkarmadı.

Anadolu Ajansı kaçtı diyelim, sustu demek tam doğru olmaz. Bu noktada biz işimizi yaptık. Ve sonunda YSK'yla sonuçlarımızı kontrol ederek kazananı açıkladık. 24 saat cumhurbaşkanlığı için, 48 saat Milletvekili seçimleri için itiraz süreleri var. Biz her sandığı elimizdeki ıslak imzalı tutanakla YSK'yla kontrol edip, sonrasında da vatandaşımızı doğru bilgilendirmek konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.’’

‘‘Sandık güvenliği ne bir tek kişinin ne de sadece bir siyasi partinin yapacağı bir operasyon değil’’
Sandık ve seçim güvenliği için 14 Mayıs’ta vatandaşlardan destek beklediklerini vurgulayan Adıgüzel, seçmenlerin oylarına nasıl sahip çıkabileceklerini ve seçim günü neler yapabileceklerini şöyle sıraladı:

‘’Ben sizin aracılığınızla herkese bir çağrıda bulunuyorum. Üç aşamada bu sürece katılabilirler:

Birincisi oy kullandıkları sandıktaki sonuçların sisteme doğru yansıyıp, yansımadığını takip edebilirler. Nasıl yapacaklar bunu? Bu her vatandaşımızın anayasal hakkıdır Sema Hanım, oy kullandığı sandıktaki sonuçları takip edebilirler. Saat beşten sonra sonuçları takip ettikten sonra ıslak imzalı tutanağın bir fotoğrafını alırlar. Eve geldiklerinde biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak onlara bir küçük çözüm sunuyoruz. CHP.org.tr’den girip kimlik numaralarını yazdıklarında kendi sandıklarının sonucunun YSK'ya yansımış olan halini görüyor olacaklar. Hızlıca kontrol ederler. Bir hata yoksa zaten yürekleri ferah olur.

İkinci yol, lütfen Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanlıklarına gitsinler. Seçim güvenliği bir kere teknoloji meselesi değil. Seçim güvenliği insan kaynağı meselesi. Biz çok kuvvetli bir şekilde örgütlü olacağız. Her sandıkta olacağız. Ve sandık başından ıslak imzalı tutanağı alacağız.

Oylar sayılıyor. Bir tutanağa bağlanıyor. Bu arada da Cumhuriyet Halk Partisi'nin Millet İttifakı'nın temsilcisi her adımı gözetliyor. O arkadaşımız bu gözetim sürecini bir kere eksiksiz yapacak. Sonra ıslak imzalı tutanak tutulduktan sonra tutanağı alacak ve bunu bizim ilçe başkanlığımıza ulaştıracak. Eğer ıslak imzalı tutanak ilçe başkanlığımıza ulaşmazsa bunun hiçbir karşılığı yok.

Burada bizim farklı rollerimiz var. Her bir okulda bizim kat sorumlumuz var, sandık görevli ile birlikte. Okul sorumlumuz var, okul bilişim sorumlumuz var. Hani hep merak ediliyor ya, sonuçlar nasıl gönderiliyor Cumhuriyet Halk Partisi sistemine: Bizim kapalı devre çalışan üç farklı sistemimiz var. Bu üç farklı sistemden bir tanesini gönüllü arkadaşlar kullanır. Birini bizim atadığımız okul görevlileri kullanır. Diğerinde ilçe başkanlığımızdaki görevlilerimiz ilk sonuçları okuldaki okul bilişim sorumlumuz tarafından bize gönderiliyor. Ama yetmiyor. Islak imzalı tutanak ilçeye geliyor. İlçede tekrar tamamen farklı bir sistemden sonuçlar giriliyor. Böylece riski dağıtmış oluyoruz.

Aynı zamanda YSK'yla bizim bir entegrasyonumuz var. YSK'nın sistemiyle bizim sistemimiz konuşuyor. Her üç dakikada bir, biz YSK'nın sistemiyle konuşarak sonuçları alıyoruz. Ve bu sonuçları bir satırda birleştiriyoruz. O satırda hem okullardan aldığımız, hem ilçeden aldığımız, hem gönüllülerden aldığımız hem de YSK'dan aldığımız 4 satır karşılaştırılıyor. Bir sorun varsa kırmızıya boyanıyor o satır. Ondan sonra da bizim ilçe başkanlığımızın, okul sorumlularımızın, ilçe seçim kurulu sorumlularımızın takibine giriyor. Bu arada büyükşehirlerde her okulda bir hukuk sorumlumuz da var. Yani avukatlara da sizin aracınızla çağrı yapayım. Gelsinler görev alsınlar. Her okulda hukuk sorumlumuz olsun. Baronun avukat sayısının yetmediği illerde ise beş sandığa bir avukat düşecek şekilde bir çalışma yaptık.

Bizim sürecimiz böyle adım adım yürüyor. Sonrasında 24 saat ve 48 saat itiraz süreçlerini yönetiyoruz. Burada teknoloji ancak ilçe seçim kurullarında ve okulda sonuçlar sayıldıktan sonra ve ilçe başkanlıklarında devreye giriyor.

Üçüncü olarak vatandaşlarımız diyorlarsa ki biz siyasi partilerde çalışmak istemiyoruz. Türkiye gönüllüleri var. Millet İttifakı'nın gönüllü platformu. Başvursunlar orada çalışsınlar. Oy ve Ötesi var. Hiçbir siyasi partiyle alakaları yok. Başvursunlar, orada görev alsınlar. Gelsinler hep birlikte sağlayalım sandık güvenliğini. Sandık güvenliği ne bir tek kişinin ne de sadece bir siyasi partinin yapacağı bir operasyon değil.’’