BIST 100 10.219 DOLAR 32,26 EURO 34,80 ALTIN 2.456,09
14° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davada flaş gelişme

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davada flaş gelişme

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı dava bugün görülüyor. Dava öncesi İmamoğlu yargılandığı dava hakkında konuştu. İmamoğlu, "Acaba üst yargı mensuplarından birisi, hâkime "Bak en az 2 yıl ve daha fazlası ceza ver, seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım" demiş midir?" diye sordu. Gerginliğin ardından savcının esas hakkındaki mütalaası okundu ve İmamoğlu için ceza talebinde bulundu. Avukatlar, "Kopyala yapıştır mütalaasını burada da sundu" sözleriyle tepki gösterdi. Dava ertelendi..

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret' suçundan 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

Savcı, hapis cezasının yanı sıra İmamoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'siyasi yasak' içeren 53. maddesinin de uygulanmasını da istedi.

21 Eylül'de görüşen duruşmada Kartal'da bulunan adliyenin çevresinde olağanüstü 'güvenlik' önlemleri alınmış; her türlü toplanma, basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yasaklanmıştı. İmamoğlu'na destek için gelen binlerce vatandaş, izin çıkmaması üzerine Neyzen Tevfik Meydanı'nda toplanmıştı.

Karar çıkması beklenirken mahkeme heyeti, toplanır toplanmaz tanıkların dinlenmesi için davayı 11 Kasım'a ertelemişti.

Kartal Kaymakamlığı, duruşma nedeniyle ilçe genelinde toplanma yasağı ilan etti. Bu yasak, daha önce yalnızca 'adliye çevresi' için getirilmişti.

Davaya ilginin yoğun olması nedeniyle duruşma salonu önünde izdiham yaşandı. Avukatların dahi içeri girmekte zorlandığı görüldü.

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davada flaş gelişme - Resim : 1

İMAMOĞLU'NDAN AÇIKLAMA

14 Aralık'a ertelenen dava sonrası İmamoğlu Twitter hesabından açıklama yaptı. İmamoğlu, "Bu bir adalet davasıdır ve biz bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Bu süreçte destek mesajı paylaşan siyasi partilerimizin liderlerine ve yöneticilerine, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, sanatçılara, gazetecilere, aydınlara ve tüm yurttaşlarımıza teşekkürler." dedi.

İMAMOĞLU'NUN CAMİDE YAPTIĞI DUA..

İmamoğlu cuma namazı sonrasında da açıklama yaptı. Camide yaptığı duayı kameralar önünde de dile getiren İmamoğlu, Allah memleketimizi ve memleketimizin insanlarını vicdan, ahlak ve adalet yoksunu insanların şerrinden korusun. Adaletsizliğe, hukuksuzluğa uğrayan kim varsa hepsinin hakkında adaletli karar verilsin." dedi.

Duruşmaya katılmayan İmamoğlu, cuma namazı çıkışı sonrası şunları söyledi:

Hakim, benim sözlerimin muhatabının sayın bakan (Süleyman Soylu) olduğunu ısrarlı bir biçimde dile getirmiştir. Bu ısrarlı tarife rağmen savcının en üst sınırdan ceza istemesi çok şaşırtıcıdır ve üzücüdür.

NET OLARAK BERAAT BEKLERDİM

Bugün yaşananlar ve bugüne kadar olanlar toplumun vicdanında yerini bulmuş ve kararı verilmiştir. Ben toplumun vicdanına elbette sonsuz güveniyorum. Elbette süreci takip ediyoruz. 14 Aralık’a ertelendi. Net olarak beraat beklerdim, mahkemenin sonlanmasını beklerdim. Yargı süreci devam ediyor. Mahkemeyle ilgili daha fazla bir beyanda bulunmak istemiyorum.

İçeride (cami) ettiğim duayı vatandaşlarımızın huzurunda etmekten geri durmayacağım. Allah memleketimizi ve memleketimizin insanlarını vicdan yoksunu, ahlak yoksunu ve adalet yoksunu insanların şerrinden korusun.

HERKESİN İHTİYACI VAR

Adaletsizliğe uğrayan, hukuksuzluğa uğrayan kim var ise en yakın zamanda adalet ve hukuk yönündeki hususlar ve kararlar verilsin. Herkesin adalet ve hukuka ihtiyacı olduğunu unutmamak lazım.

BUGÜNLERİ AŞACAĞIZ

Hukuka dair süreçler bu kadar gündemi meşgul etmesi ülkemiz insanları ve gelecek nesil için çok sıkıntılı ortamlar yaratıyor. İnsanların ümitlerini kırıyor. Ama tekrar ifade edeyim ki, en fazla umudu, ümidi gelecek adına güzel ülkemin güzel insanlarında görüyorum. Bu adaletsiz ve hukuksuz uygulamaların olduğu günleri aşacağız. Bugün beraat verilsin diye beklediğim bir ortamda dava ertelenmiştir. Süreci takip edeceğiz, hukukçularımızla takip edeceğiz, umut ederim ki, ben yüce Türkiye Cumhuriyeti yargısına güvenmek istiyorum.

İŞTE DURUŞMADA ANBEAN YAŞANANLAR

Tanık olarak Fox muhabiri Gülşah İnce şunları söyledi:

Soylu'nun kendisi hakkında söylediklerini tırnak içerisinde alıntılayarak İmamoğlu'na yanıt almak üzere yönelttim. Verdiği yanıtı da akşam haberlerinde Soylu'ya yanıt olarak haberleştirdik.

HAKİM: SÖZLERİN MUHATABI SÜLEYMAN SOYLU

Ekrem İmamoğlu, avukatlarının beyanları karşısında mahkeme hakimi, "Ekrem İmamoğlu'nun söylediği sözlerin muhatabının Süleyman Soylu olduğu açıktır" dedi.

Avukatlar bunun da kayda geçmesini talep etti.

Avukat Gökhan Günaydın ısrarla hakimin beyanının zapta geçirilmesini talep etti. Hakim kendi sözlerini de tutanağa geçirdi. Hakim, "Bu sözlerin Süleyman Soylu'ya söylemediğini söyleyecek kişi gelsin..." diyerek bütün salonu güldürdü. "Ee biraz da gülmek lazım" diye ekledi.

Savcılık mütalaasında, "mevcut deliller, mübrez beyanlar ve evrak yeterlidir." denildi. Karara etkisi olmayacağı sebebiyle yeni tanık taleplerinin reddi yönünde oldu. Hakim de mütalaa yönünde ara karar verdi.

Sanık avukatları dosyaya 24 sayfalık bir hukuki mütalaa sundu. Mütalaa imzacılarından bir hukukçunun uzman tanık olarak dinlenmesini, mahkeme hakiminin değişmiş olması sebebiyle sanık beyanının tekrar dinlenmesini talep etti. Hakimin hemen bunun üzerine savcılıktan esas hakkındaki mütalaasını istemesiyle sanık avukatları itiraz ederek reddi hakim talebinde bulundu.

Reddi hakim talebi ve diğer taleplerin dava sonucuna etkisi olmayacağı sebebiyle hakim tarafından reddine karar verildi.

Hakim reddi hakim talebi ve sunulacak hukuki mütalaanın davaya uzatmaya yönelik olduğunu söyledi. Avukatlar bu cümlelerin de tutanağa geçirilmesini istedi ve bu cümlelerin tek başına tarafsızlık ihlali olduğunu söyledi.

Avukatlar, hakimin tavrının "ihsası rey" olduğunu, sunulan 24 sayfalık mütalaanın ilk mütalaa olduğunu, daha önce 3 sayfalık evrak için süre istediğini ama şimdi 24 sayfayı celse sırasında okuduğunu belirtti.

Savcı 24 sayfalık mütalaayı tartışmalar sırasında bir kaç dakika içinde değerlendirip görüşlerini kayda geçirdi.

Savcılık esas hakkındaki mütalaasını sunmak istedigini belirtti. Sanık avukatları reddi hakim sürecinin itiraz yolu usulen hâlâ açık olduğu için esas hakkındaki mütalaaya geçilemeyeceğini zapta geçirdi.

Savcı İmamoğlu hakkında siyasi yasak istedi.

DURUŞMA 14 ARALIK’A ERTELENDİ

Cumhuriyet savcısı mütalaasını tekrar etti ve İmamoğlu hakkında, “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme şekilde hakaret” suçundan 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası talep etti. Duruşma 14 Aralık’a ertelendi.

Öte yandan mütalaada İmamoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) 53. maddenin uygulanması da istendi.

“AKP’NİN HER ZAMAN OLMAYAN HAKKA ÇÖKME SİYASETİNİN SONUCU”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem: “Bugünkü gördüğümüz dava AK Partinin her zaman olmayan hakka çökme siyasetinin bir sonucudur. İki kere İstanbul seçmeni AK Partiye tokat attı ve Ekrem İmamoğlu’nu seçti. Bugün biz de milletin iradesiyle seçilmiş olan başkanımızın yanında durmak, milletin oylarının iradesinin yanında durmak için buradayız.”

“SÜRECİ SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ”

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu: “Bu 31 Mart’ta kazanılmış bir başarının muktedirler tarafından hazmedilemediğini bir göstergesidir. Süreci sonuna kadar takip edeceğiz.”

TCK 53. MADDE NEDİR?

‘Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma'

Madde 53-(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…)
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.

“BU BİR DAVA DEĞİL TİYATRO”

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: “Bu bir dava değil, bu bir tiyatro orada yargılanan Ekrem İmamoğlu değil, 16 milyon İstanbullunun iradesidir. Umarım ve dilerim şu söz gerçekleşir: ‘Mahkeme kararlarının meşruiyeti kamu vicdanındaki karşılığı kadardır.’ Bugün buradan bir karar çıkacağını zannetmiyorum. İstanbul’da 2019’da AK Partinin yediği şamarın hala acısının geçmediği görülüyor. Davanın içeri bakımından da fos çıktığını herkes gördü. Süleyman Soylu’nun İmamoğlu’na söylediği bir sözü, İmamoğlu kendisine iade etti. Vay efendim İmamoğlu YSK üyelerine hakaret etti; buna kargalar bile güler.”

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davada flaş gelişme - Resim : 2

Duruşma öncesi adliye etrafında geniş güvenlik önlemleri alınırken adliye otoparkı araç girişine kapatıldı. Adliye önünde bir açıklama yapılmasına izin verilmeyeceğini söyleyen güvenlik yetkilileri adliye çevresinde de kimlik kontrolleri yapıldı.

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davada flaş gelişme - Resim : 3

Adliye kapısının önüne de TOMA ile birlikte çevik kuvvet polisleri yerleştirildi. CHP de davayı takip etmek isteyenlere çağrıda bulundu ve gelecek olanlar 11.00’de Kartal Neyzen Tevfik Meydanı’na çağırdı.

'KARAR ÇIKMASINI BEKLEMİYORUZ'

İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat, bugün görülecek duruşma öncesi T24'e yaptığı açıklamada eski Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven ve diğer üyelerin şikayetçi olmadığını belirtti.

Mahkemenin bu kişiler için şikayetçi olup olmadıkları, duruşmaya katılmak isteyip istemediklerine dair davetiye çıkardığını ifade eden Polat, "Sayın Sadi Güven dahil 4 YSK üyesi 'biz şikayetçi değiliz' açıklaması yaptı. Diğer YSK üyeleri cevap bile vermediler. Şahsi şikayetleri yok şu ana kadar" diye konuştu.

Polat, bugün kararın çıkmasının mümkün olmadığını, çünkü usulen tamamlanması gereken süreçler olduğunu söyledi.

DAVANIN HAKİMİ 'SÜRGÜN EDİLDİ': 'SİYASİ YASAK GETİRMEM TELKİN EDİLDİ'

Kararın aslında 21 Eylül'den de önce, 1 Haziran'da gerçekleştirilen duruşmada çıkması bekleniyordu.

Ancak mahkeme heyeti, İmamoğlu’nun avukatlarının celse arasında sunduğu uzman görüşüne ilişkin raporun incelenmesi için dosyanın savcılığa gönderilmesine hükmetmişti.

Duruşmadan bir ay sonra dikkati çeken bir gelişme yaşanmış; hakim Hüseyin Zengin'in görev yeri değiştirilmişti; yerine ise Anadolu Adliyesi 11. Asliye Mahkemesi hakimi Mehdi Komşul atanmıştı.

Gazeteci Barış Terkoğlu, yaşananların perde arkasını anlattığı yazısında Zengin'in yakın çevresine "İmamoğlu'na iki yıldan fazla ceza vererek onu siyasi yasaklı hale getirmem telkin edildi" dediğini ileri sürmüştü.

Daha sonra bu yazıya ve ilgili haberlere erişim engeli getirilmişti.

İMAMOĞLU'NDAN DAVA ÖNCESİ ÇARPICI AÇIKLAMALAR..

İmamoğlu katıldığı bir televizyon programında şu açıklamaları yaptı:

Vatandaşlarımızla epeyce dertleştim, sizin vasıtanızla da paylaşmayı istiyorum. Bu davanın Ekrem İmamoğlu'na zararı ne, faydası ne? Beni zerre ilgilendirmiyor. Ne faydası ne zararı.

Bu davanın sonucu ne olursa size ne olacak? diye soruyorlar. Hiç ilgilenmedim. Hukukçularımızla oturduk genel kapsamda bir şeyler konuştuk ama şu ceza verilirse böyle olursa vs.. Çünkü bununla ilgili tek bir endişe, korku, kaygı hissetmiyorum ama şu mahkemeden utanç duyuyorum. Böyle bir yargılama olamaz. Trajikomik bir durum. Siz 16 milyon insanı cezalandırmak için yaptığınız hamlenin farkında değil misiniz?

31 Mart seçimi niçin iptal edildi? Bangır bangır çıkıp 'hırsızlar', 'çaldılar' demediler mi? Sayın Binali Yıldırım, Sayın Cumhurbaşkanı, muhtelif bakanlar. Daha ötesi benimle bu davanın öznesi olan Sayın Bakan, 700 terörist demedi mi televizyonda? Bırakın teröristi dedi FETÖ terör örgütüyle ilişkilendirdi. Peki ne oldu 31 Mart seçimleri iptal edildi. İstanbul'un 3 ayı çalındı.

Seçimin iptal edilmesine dönük karar veren YSK üyelerine sesleniyorum niye düşünmüyorsunuz? 31 Mart seçimlerini iptal ederken siyasetin baskısı altında kalarak, en üst mevkiden birçok siyasi kişiliğe kadar sizi zora sokacak bir biçime sokacak kadar 'hırsızlar', 'teröristler' diyerek zorla o günün mevzusu haline gelen insanların yargılanmasından tümüyle beraat 'hiçbir suçu yoktur, terörist değildir' diye çıkan karardan sonra üzüntülü müsünüz, vicdan sızınız var mı? Ne kadar kötü bir karar vermişiz diyor musunuz? Ben bu sözü şu an YSK üyelerine söyledim. Ama o davada bahsi geçen sözü YSK üyelerine söylemedim.

O gün ret oyu veren YSK üyelerine sesleniyorum. Hala kalkıp 'bir hata yaptık' demiyorsanız, şimdi de Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasaklı olmasına göz mü yumacaksınız? Bu konuda hiç mi ses çıkartmayacaksınız? Ben yüce Türk yargısına güvenmek istiyorum.

(Seçilme hakkınız elinizden alınırsa) Bundan da ülkemiz kaybeder. Ekrem İmamoğlu kaybetmez.

Fazla değil 6-7 ay sonra bunlar gidiyor. Bu ülke adalete susamış.

Bu dava tamamen siyasi. Siyasi yasaklı yapmak, kayyım atamak gibi 'belediyeyi nasıl ele geçiririm...'

Karadeniz’den İstanbul’a atanan hakim tekrar Karadeniz’e gönderilmez. Acaba Anadolu Başsavcılığında üst yargı mensuplarından birisi hakime bak en az 2 yıl ve daha fazlası ceza ver seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım demiş midir? Bir başka mahkeme başkanının da sürgününü örnek göstererek. Hâkim tehdit edilmiş midir?

Öyle insanlar var ki elini böyle ovuşturup, onu görevden alsalar da biz buraya konsak. Nereye konuyorsun, kimin malına konuyorsun. İstanbul 16 milyonun bunun hala öğrenemediniz mi? Böyle bir hatanın bedeli bu ülkede 8 milyondur. Onun için ayağınızı denk alın, adil olun adaleti etkilemeyin, yargı için birilerinden talimat gelmesini beklemeyin, buna aracı olmayın.

DAVAYA GİDEN SÜREÇ

CHP'li Ekrem İmamoğlu, 31 Mart 2019'da yapılan yerel seçimlerde yaklaşık 13 bin oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Yüksek Seçim Kurulu, 6 Mayıs 2019'da 4'e karşı 7 oyla seçimi iptal ettiğini açıkladı.

Kurulun 4 üyesinin muhalefet şerhiyle birlikte 250 sayfayı bulan gerekçeli kararında, 'Sandık kurulu başkan ve üyelerinin kamu görevlisi olması zorunluluğuna uyulmamasını', 'seçim sonuçlarına müessir (etkileyici) olay ve hal' olarak tanımladı ve seçimin iptal gerekçesi yaptı.

Karara, dönemin YSK Başkanı Sadi Güven ile üyelerden Cengiz Topaktaş, Kürşat Hamurcu ve Yunus Aykın muhalefet şerhi koydu.

Siyasi yasak da isteniyor: İmamoğlu'nun hapis talebiyle yargılandığı dava bugün görülecek - Resim : 2

23 Haziran 2019'da yinelenen seçimi bu kez yaklaşık 800 bin oy farkla kazanan İmamoğlu, 30 Ekim 2019'da Fransa'nın Strasbourg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne 'İBB Başkanı' olarak katıldı.

İmamoğlu kongredeki konuşmasında; seçim sürecinde kamu kaynaklarının iktidar lehine sınırsız şekilde kullanıldığını, seçim süresince toplumu bölen ve kutuplaştıran dil kullanıldığını, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin seçim yasaklarını dikkate almayan eylem ve uygulamalar sergilediğini, devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansı'nın seçim sonuçlarını manipüle etmek istediğini söyledi. İktidarın 31 Mart'ta kaybettiği seçimi, YSK kararı ile iptal ettirerek kazanmak istediğini de ekledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019'da İmamoğlu’nun konuşmasını hedef alarak “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek” ifadesini kullandı.

İmamoğlu ise, gazetecilerin Soylu'nun sözleriyle ilgili sorusu üzerine "31 Mart’ta seçimi iptal edenler, dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüze baksınlar. 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” tepkisini gösterdi.

'AHMAK KELİMESİNİN MUHATABI SÜLEYMAN SOYLU'DUR'

YSK Başkanlığı tarafından 15 Kasım 2019'da yapılan ihbar üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın ardından dava açıldı.

İmamoğlu, ocak ayında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ara celsede sözlerine şöyle açıklık getirdi:

"Öncelikle burada verilen demeç bir soru üzerine verilen demeçtir. Sorunun temelinde İçişleri Bakanı'nın şahsıma yönelik açıklamalarında 'Ahmak' kelimesini kullanmasıdır. Söz konusu cevabım bu sorunun üzerine olmuştur. Dolayısıyla bana kullanılan bu 'ahmak' kelimesine karşılık olarak kullanılmış bir kelimedir ve muhatabı da Sayın İçişleri Bakanı'dır. Dolayısıyla asla YSK'yı veya üyelerini herhangi birisini muhatap olarak böyle bir beyanda bulunmadım.

Seçimin iptal etmesine yönelik bütün siyasi aktörler, hükümeti temsil eden siyasi kimlikler ve herkes bu konuda beyanda bulundular. YSK'nın ne yaptığı ya da ne kararlar verdiği benim sözümün muhatabı değildir. Benim irademi kendi ifadem tanımlar. İptal edenler ibaresinden ettirenleri kastettim. YSK üyelerini kastetmedim."

SÜLEYMAN SOYLU SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun avukatı Uğur Kızılca, İmamoğlu'nun, YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada, müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek bunun üzerine İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.

Avukat Kızılca, "Özellikle bugün İstanbul ilinde görev ve yetki kötüye kullanılmak suretiyle bilboardlara hakaret ve gerçeğe aykırı bilgi içeren ayrıca adil yargılamayı etkilemeye yönelik afişler asılması nedeniyle aşağıdaki hususları bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunma zorunluluğu hasıl olmuştur" ifadesini kullandı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davada taraf olmadığını vurgulayan Kızılca, şöyle devam etti:

"Adil yargılamayı etkilemeye yönelik teşebbüs eylemlerine konu olan dava, Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret etmesi nedeniyle açılmıştır. Bu dava açıldıktan sonra yargılamayı ve mahkemeyi etkilemeye yönelik hukuka aykırı bir strateji uygulamaya konulmuş, adliye içinde ve dışında kalabalık toplama, duruşma salonunda mahkemeyi etkilemeye yönelik provokatif davranışlarda bulunma, çarpıtma bilgilerle yazılar yazdırma, dezenformasyon içerikli haberler yaptırma, gelinen aşamada bilboardlara gerçeğe aykırı bilgi, hakaret ve iftira içerikli afişlerin asılması gibi hukuksuz yöntemlere başvurulmuştur.

Yargılamayı etkilemeye yönelik bilboardlara asılan afişlerde davayla ilgisi olmayan bilgiler çarpıtılarak, dezenformasyon yapılarak dava dışı müvekkilimin bu davayla ilişkilendirmeye çalışılması yine bu hukuka aykırı stratejinin sonucunda olmuştur."

İmamoğlu'nun, daha önce de kamu görevlilerine kameralar önünde hakaret ettiğini ve sonrasında suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarda bulunduğunu belirten avukat Kızılca, İmamoğlu'nun 4 Kasım 2019'da yaptığı basın açıklamasında, "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır…" ifadesini kullandığını anımsattı.

Seçimlerde karar verme yetkisinin seçim kurullarında olduğunu, İçişleri Bakanlığı'nın böyle bir yetkisinin bulunmadığını vurgulayan Kızılca, bunun İmamoğlu tarafından da gayet iyi bilindiğini belirtti.

Uğur Kızılca, İmamoğlu'nun, dava öncesi soruşturma kapsamında, 30 Haziran 2020 tarihli yazılı savunmasında, "YSK ve üyeleri yahut başka bir somut kişi hedeflenmemiştir. Hakaret kastı bulunmayan ve somut olarak bir kimseye yöneltilmemiş siyasi bir söylem herhangi bir suçun unsurlarını barındırmamaktadır" şeklinde beyanlara yer verdiğini aktardı.

Avukat Kızılca, şunları kaydetti:

"Ekrem İmamoğlu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinde hakkında dava açıldıktan sonra yapmış olduğu savunmada, Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret suçundan kurtulmak ve/veya daha az ceza almak amacıyla savunma taktiği olarak soruşturma aşamasında vermiş olduğu savunmadan farklı olarak bu kez İçişleri Bakanı olan müvekkilimi kastettiğini beyan etmiş ve duruşma sırasında müvekkilimin kişilik haklarına saldırıda bulunmuştur. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu hakkında tarafımızdan suç duyurusunda bulunulmuş olup, soruşturma halen İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam etmektedir. Özetle Ekrem İmamoğlu hakkındaki şikayetimiz yargılandığı davanın duruşmasında müvekkilime hakaret etmesine ilişkindir.

Yargılandığı davanın duruşmasında suçtan kurtulmak için müvekkilime hakaret eden Ekrem İmamoğlu'nun, bu davanın duruşmasında müvekkilime hakaret etmesi nedeniyle yapmış olduğumuz şikayetten ve nihayetinde şikayetine konu olayın üzerinden ise yaklaşık 30 ay geçmesinden sonra müvekkilimin kendisini kastettiğini iddia ederek müvekkilim hakkında suç duyurusunda bulunması ise hiç şüphesiz suçtan kurtulmaya yönelik bir çabanın ve içinde kaldığı panik ve hezeyan halinin sonucudur. Yapılacak duruşma öncesi Ekrem İmamoğlu'nun suçtan kurtulmaya yönelik YSK üyelerini hedef almadığına dair savunması üzerinden yukarıda izah edilen gerçek durumu gözlerden kaçırmak, mahkemeyi etki altında bırakmak, kamuoyunu yanlış yönlendirmek amacıyla siyaset ahlakından yoksun yöntemlere başvurulması neticesinde bu basın açıklamasını yapma zorunluluğu hasıl olmuştur. Müvekkilimin kişilik haklarını ihlal eden ve mahkemeleri etkilemeye yönelik hukuka aykırı bu saldırılarla ilgili yasa yollarına başvurulmuştur."