İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul'da 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından 101 binin üzerinde vatandaşın barınma taleplerinin karşılandığını belirterek, riskli olduğu düşünülen binalara girilmemesi uyarısında bulundu.
İstanbul'da 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından 266 artçı sarsıntı meydana geldi
Yerlikaya, dün saat 12.49'da Marmara Denizi'nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin, başta İstanbul olmak üzere Tekirdağ, Yalova, Bursa, Sakarya ve Balıkesir'de hissedildiğini, bu depremin ardından en büyüğü 5,9 olmak üzere, 266 artçı deprem meydana geldiğini, 4 ve üzeri artçı deprem sayısının ise 9 olduğunu belirtti.
Yerlikaya, depremden 26 dakika sonra, saat 13.15'te Türkiye Afet Müdahale Planı'nın (TAMP) devreye alındığını, tüm afet gruplarının temsilcilerinin AFAD Başkanlık Afet ve Acil Durumu Merkezi'nde toplandığını bildirdi.
Saha taramaları ve 112 Acil Çağrı Merkezi'ne gelen ihbarlara göre herhangi bir can kaybının yaşanmadığını, depremden kaynaklı yaralı vatandaşların da bulunmadığını dile getiren Yerlikaya, 112 Acil Çağrı Merkezi'ne 16 bin 712 çağrının geldiğini, bunlardan 995'inin depremle ilgili acil yardım talebi olduğunu aktardı.
Bakan Yerlikaya, "AFAD tarafından İstanbul'a 650 personel ve 148 araç görevlendirildi. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarımız, akredite STK'lerimizle birlikte toplam 903 araç ve 11 bin 481 personel görevlendirildi." dedi.
Barınma ile ilgili 27 lojistik depo ve 54 cep deponun aktif hale getirildiğini bildiren Yerlikaya, İstanbul'da 51 bin vatandaşın camilerde, 50 bin vatandaşın okul, yurt ve sosyal tesislerde olmak üzere toplamda 101 bin vatandaşın barınma talebinin karşılandığını kaydetti.
Türk Kızılay koordinasyonunda 38 belediye ve STK'den, 36 ikram çadırı, 99'u ikram aracı olmak üzere, toplam 286 araç ile 1508 personel ve gönüllünün görev yaptığını vurgulayan Yerlikaya, 348 dağıtım noktasında 527 bini aşkın çorba, 16 bin ekmek, 400 binin üzerinde ikram malzemesi, 55 bin kumanya, 400 binin üzerinde sıcak soğuk içecek ve 500 binin üzerinde su dağıtıldığı bilgisini paylaştı.
İçişleri Bakanı Yerlikaya, "Devletimiz tüm kurumlarıyla birlikte sahadadır. Vatandaşlarımızın huzuru ve güvenliği için gerekli tüm tedbirler alınmış, olası riskler titizlikle değerlendirilmektedir." açıklamasında bulundu.
AFAD Deprem Bilim Kurulu'nun dün yayımladığı açıklamayı anımsatan Yerlikaya, "Riskli olduğu düşünülen binalara girilmemesini, binası ile ilgili şüphesi olan vatandaşlarımızın 112 Çağrı Merkezi'ne bilgi vermelerini, olası artçı sarsıntılara karşı tedbiri elden bırakmamasını vatandaşlarımızdan özellikle rica ediyorum." diye konuştu.
Vatandaşların, resmi kurumların açıklamalarını dikkate almalarını isteyen Yerlikaya, sosyal medya ve farklı mecralardan yayılan, teyitsiz bilgilere itibar edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
İstanbullulara ve depremin hissedildiği illerde yaşayan vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Yerlikaya, "Allah ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten korusun." ifadesini kullandı.
Toplantının ardından AFAD Koordinasyon Merkezi’nde basın açıklaması yapan Bakan Kurum, İstanbul’un 39 ilçesinde Kaymakamlıklar nezdinde afet koordinasyon merkezlerinin kurulduğunu belirtti. Bakan Kurum, gelen çağrılara ilişkin verileri paylaştı: Depremin hemen ardından çoğunluğu İstanbul olmak üzere Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova’daki vatandaşlarımızdan toplamda 1.399 yapı ihbarı aldık. İhbar edilen bu binalardan 130’unu hemen inceledik. 107’sinde herhangi bir hasar tespit etmedik. 7 binamız az hasarlı. Herhangi bir ağır, orta hasar söz konusu değil. Fatih’te bir metruk bina yıkılmıştı. Hafriyat çalışmaları bugün içinde tamamlanmış olacak. Hasar tespit personelimiz de önceliği ihbar gelen yerlere vermek üzere İstanbul’un 39 ilçesi ve 963 mahallesinde saha çalışmalarına devam etmektedir.
Dün meydana gelen depremin ardından tüm illerden hasar tespit ekiplerini İstanbul’a çağırdıklarını hatırlatan Bakan Kurum, “Ekip sayısını dün itibarıyla 3 bine çıkaracağımızı ifade etmiştik. Bugün gün içerisinde İstanbul'da 3 bin hasar tespit ekibi tüm İstanbul'da, kamu binaları başta olmak üzere tüm hasarların tespitlerini yapmak suretiyle bu incelemeleri inşallah gerçekleştiriyor olacağız. Dün itibarıyla İstanbul’umuzdaki yurtların, okullarımızın, cami ve hizmet binalarımızın da içerisinde olduğu 28 bin 538 kamu yapısına dair hasar tespit çalışmalarımızı süratle başlattık. İlk etapta 36 öğrenci yurdumuzda yaptığımız hasar tespitleri dün gece itibarıyla tamamladık. Ekiplerimiz yurtlarla ilgili hasar tespit etmedi. Bugün de İstanbul’daki tüm hastanelerin tespitlerini Sağlık Bakanlığı ile birlikte yapacağız. Sonuçları şeffaf bir şekilde milletimizle paylaşacağız” dedi.
Türkiye’deki deprem gerçeğinin altını bir kez daha çizen Bakan Kurum, “Yaşadığımız bu depremle beraber bir kez daha gördük ki başta İstanbul olmak üzere ülkemizin en büyük gerçeği depremdir. Bugün ülke yüzü ölçümünün yaklaşık yüzde 66’sı ve nüfus itibarıyla da baktığınızda yüzde 70’i deprem bölgelerinde yaşamaktadır. En son 6 Şubat 2023’te asrın felaketini yaşadık. 11 ilimiz ve 14 milyon vatandaşımız doğrudan etkilendi” şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, 13 yıl önce İstanbul’dan başlatılan Kentsel Dönüşüm Seferberliği’ni güçlü şekilde sürdürdüklerini vurgulayarak, şöyle devam etti: Biz bu yaşadığımız depremlerde bir olmayı biliyoruz. Ama deprem geçtikten 3-5 gün sonra maalesef bu deprem gerçeğini unutuyor ve bu gerçek üzerinden hareket etmiyoruz. Bu noktada biz hep söylüyoruz; riskli bina öldürür, riskli binada yaşamayalım. Gelin hep birlikte bu dönüşümü gerçekleştirelim. Bundan tam 13 yıl önce Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul'dan, Gaziosmanpaşa'dan, ki bunu bu çok siyasetçi de söylemez, “bedeli ne olursa olsun dönüştüreceğiz” sloganıyla kentsel dönüşüm seferberliğini başlattı. Bu çok önemli bir adımdı. Bugüne kadar Türkiye'de kanunun bile olmadığı, depremle mücadele noktasında bu kararlılığı ortaya koymak çok değerli, çok kıymetliydi. Biz de o seferberlik kapsamında çalışmalarımızı güçlü bir şekilde sürdürmeye gayret gösteriyoruz. Zira bugün İstanbul özeline baktığınızda 1,5 milyon riskli binanın olduğu, hatta bunların yüzde 30’unun acilen dönüştürülmesi gereken binalar olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu tablo karşısında asla kaybedecek vaktimiz yok. Bu dönüşüm göz ardı edilecek, ertelenecek bir durum değildir. Bu manada sorumluluk sahibi herkesin bilmesi gerekir ki İstanbul'un artık tek gündemi deprem olmalıdır. İstanbul'daki yapı stokunun bir dakika, bir saniye bile kayba tahammülü yoktur.
Bakanlık olarak 39 ilçede 365 ayrı alanda dönüşüm çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Bakan Kurum, şu bilgileri verdi: 13 yılda İstanbul özelinde özel sektörümüzle, belediyelerimizle birlikte 923 bin bağımsız bölümün dönüşümü gerçekleştirmiştir. Bunun dışında bakanlıklarımız, okullarımızı, hastanelerimizi, yine camilerimizi kamu kurum ve kuruluşların binalarını güçlendirme ya da yeniden inşa ile hizmete sunulmuştur. Yine bir taraftan dönüşümü yaparken bir taraftan da dar gelirli vatandaşlarımızın ev sahibi olmaları için sosyal konut projeleri yapıyoruz. 2002 yılından bugüne tüm Türkiye'de 1,5 milyonu aşkın konutu üreten TOKİ'mizle İstanbul'umuza 125 bin 428 sosyal konut projesinin 81 binini tamamladık. Yine seçim meydanında söz verdiğimiz, 44 bin 610 konutumuzun inşasına da kararlı bir şekilde devam ediyoruz. TOKİ ile yaşadığımız depremde bir tane binamız yıkılmadı. TOKİ binalarında bir tane vatandaşımızın burnu bile kanamadı. Şu an sahada, İstanbul'da özel sektörümüzle birlikte 209 bin ev ve iş yerimizin dönüşümü devam etmektedir. Biliyoruz ki bu da yetmez. Daha kararlı olacağız. Daha hızlı ve daha büyük adımları hep birlikte atmak mecburiyetindeyiz.
Bakan Kurum, İstanbul için hayata geçirilen Yarısı Bizden Kampanyası’nın önemine dikkat çekti: Cumhurbaşkanımız, 2023 mayısında İstanbullulara İstanbul’un dönüşümü adına tarihi bir kampanyayı müjdeledi ve Yarısı Bizden dediğimiz kampanyamızı başlattık. Şu anda bu kampanya kapsamında da 41 bin konutumuz dönüşüm kapsamına alındı. 21 bininin de inşaatı sahada fiilen başladı. İnşallah bu projeyle biz çok daha fazla konutumuzu hep birlikte dönüştürüyor olacağız.
Bakanlığın İstanbul’u depreme hazırlamak için kentsel dönüşüm çalışmalarını hassasiyetle yürüttüğünü ifade eden Bakan Kurum, sürecin siyaset üstü ‘seferberlik’ anlayışıyla desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti: Devletimiz tüm imkan ve kabiliyetiyle, tüm gücüyle İstanbul’u depreme hazırlamak için deyim yerindeyse İstanbul’u, ülkemizi kurtarmak için canla başla çalışmaktadır. Ben bu vesileyle buradan milletimize ve özellikle deprem dönüşümünden doğrudan sorumlu olan belediyelerimize şunu ifade etmek istiyorum. İstanbul için her saniye değerli. Çünkü vakit daraldıkça daralıyor. İstanbul depremi bir milli güvenlik meselesidir. Seferberlik şuurunu 6 Şubat’taki gibi göstermemiz gerekir. İstanbullu kardeşlerimiz, hemşerilerimiz hepimizden siyaseti, politikayı bir yana bırakmasını ve acilen bu işe odaklanmasını beklemektedir. 16 milyon İstanbullunun canının ve geleceğinin söz konusu olduğu bir yerde çok net söylüyorum; siyasete ve polemiğe yer yoktur. Burada siyaset olmaz, burada polemik yapılmaz. Tam aksine güçlü sağlıklı bir şekilde İstanbul da yaşamayı hak eden milyonlara karşı hep birlikte el ele vermenin zamanıdır.
Bakan Kurum, konuşmasının sonunda bir kez daha kentsel dönüşüm için iş birliği çağrısını yineledi: Şunu asla unutmayalım; Allah korusun İstanbul’da bugünün ihmali yarının felaketi olur. Daha geç kalırsak da kaybımız çok daha büyük olur. Siyaseti, polemiği bir tarafa koyalım ve İstanbul'un dönüşümü için göz bebeğimiz İstanbul için el ele verelim ve İstanbul'u kurtarma seferberliğini herkes üstüne düşen vazife çerçevesinde hep birlikte başlatalım diyorum. Ben İstanbullu bir hemşeriniz olarak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak, bu afetlere gitmiş, bu acıları görmüş bugün de 11 ilde 550 bin konutun inşasını yürüten bir kardeşimiz olarak sesleniyorum. Bunu birlikte yapalım; İstanbul'u hep birlikte kurtaralım ve bu acıları bir daha yaşamayalım. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün bakanlıklara verdiği imkanlar çerçevesinde İstanbul'u hep birlikte kurtaralım diyoruz.
BAKAN MEMİŞOĞLU: 60 HASTAMIZ BULUNUYOR
Sağlık Bakanı Memişoğlu ise birincil yaralanmanın olmadığı bir deprem yaşandığını anımsattı.
Deprem sonrası panik nedeniyle kaçarken yaralanan kişilerin hastanelere başvurduğunu aktaran Memişoğlu, "Bu ikincil yaralanmalarla başvuran hastalarımız, halihazırda geç başvurular ve acil gözlemdeki tedavi görenlerle birlikte 60 hastamız bulunmakta. Bunların 55'i İstanbul'da, 1'i Sakarya, 2'si Yalova ve 2'si Tekirdağ'da olmak üzere bu hastalarımızın tedavileri devam etmekte. Genel sağlık durumları iyi, hayati tehlikeleri bulunmamakta." diye konuştu.
Memişoğlu, depremin ardından vatandaşların çağrıları sonucu teyakkuza geçen sağlık personelini tebrik etti.
Vatandaşlara panik anlarında soğukkanlı davranmaları, bilinçli hareket etmeleri, deprem öncesinde ve depremde nasıl davranacakları konusunda bilinçli olmaları yönünde ricada bulunan Memişoğlu, şunları söyledi:
"Özellikle hem yapısal anlamda hem mantalite anlamında depreme hazırlıklı olması ve depremde nasıl hareket edeceğini, ne yapacağını bilmesi, ezberlemesi gerektiğini söylemek istiyorum. Aynı şekilde devletin bütün kurumları, bakanları, herkes el birliğiyle ve organize şekilde depremle ilgili bütün önlemleri, bütün hizmetleri verebildiğini gördük. Ama yine de büyük deprem olursa nasıl hareket edeceğimizi istişare ediyoruz ve neler yapılması gerektiğini toplumla beraber hareket ederek İstanbul'da bu riskin en minimize şekilde atılmasının çabası içindeyiz."
Bütün hastanelerde poliklinik, ameliyat dahil tüm hizmetlerin kesintisiz sürdüğünü vurgulayan Memişoğlu, hastanelerin fiziksel anlamda analizlerinin yeniden yapıldığını kaydetti.
"Depremlerle ilgili riski azaltmak için hep beraber çalışmamız gerekir"
Memişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde İstanbul'da 2002'den itibaren 41 büyük hastane yapıldığını, yaklaşık 12 sismik izolatörlü hastane bulunduğunu anlattı.
Sismik izolatörlü hastanelerin depremden etkilenmeden hizmetlerini sürdürebilir yapılar olduğunu aktaran Memişoğlu, şöyle devam etti:
"Bunlar bizim afet planlarımızda depremle ilgili merkez noktalarımız. Sağlıkla ilgili hem insan gücümüz hem fiziki yapılarımız İstanbul'daki depreme her zaman hazır. Özellikle tatbikatlarla ve yeni afet planlarıyla hastane afet planlarıyla sağlık sistemimiz her türlü depreme hazır. Ancak toplumun ve yapıların da hazır olması gerekiyor. Bu nedenle ben hep birlikte İstanbul'da olabilecek depremlerle ilgili riski azaltmak için hep beraber çalışmamız, birlikte hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sağlık Bakanı olarak tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, halkımızın sağlığı için her adımı atıyoruz."