AHMET SESLİ / KRT ANKARA
Hilafeti istediklerini belirten Çelik, “Hilafet iktisadi, siyasi ve şer’i olarak zorunludur. Bu hayal değil bir hakikattir. Biz bunun olacağına da inanıyoruz. Çünkü bu Allah’ın vaadidir” dedi.
"HİLAFET GERİ GELECEKTİR"
Çelik'e sorulan sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:
-Son günlerdeki ‘Hilafet’ tartışmalarının odağındasınız. Türkiye’de hilafetin kurulacağına inanıyor musunuz?
"Biz hilafeti istiyoruz. İslami bir düzenin kurulmasını talep ediyoruz. Türkiye başta olmak üzere tüm İslam ülkelerinin hilafet çatısı altında toplanmasını talep ediyoruz. Parçalanmış 57 ülkenin dünya üzerinde siyaseten hiçbir etkisinin olmadığı açık bir şekilde görülmüştür. Tek tek bu ülkeler etkisiz bir elemandan başka bir şey değildir. Ancak birleştiklerinde devasa bir güç oluşacağı muhakkaktır. Hilafet iktisadi, siyasi ve şer’i olarak zorunludur. Bu hayal değil bir hakikattir. Biz bunun olacağına da inanıyoruz. Çünkü bu Allah’ın vaadidir"
"HİLAFETİ SAVUNMAK ANAYASAL SUÇ DEĞİLDİR"
-Hilafeti talep etmenin Anayasaya aykırı olduğu yönünde açıklamalar geldi. Anayasal suç mu işliyorsunuz?
"Hilafeti savunmak Anayasa’ya aykırı değil. Biz talebimizi, fikrimizi savunuyoruz. Anayasa, cebir ve şiddete bulaşmadan her türlü fikrin dile getirilebileceği ve bu konuda örgütlenme hakkı olduğunu açıkça ortaya koyar ve bunu korur. Eğer hilafeti savunmak suçsa, o zaman ülkemizde sosyalizmi savunan oluşumlar da suç işliyorlar demektir. Ya da başka bir fikri savunanlar da suç işliyorlar demektir. Bu anlayış diktatörlükle yönetilen ülkelerin anlayışıdır. Bir yandan Anayasa’da fikir özgürlüğünden bahsedip diğer yandan hilafet isteyenler tutuklansın demek açık bir çelişkidir. Savunduğu Anayasa'nın açık bir şekilde ihlalidir."
"HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR"
-Tüm bu tartışmalar içerisinde sizin Hizb-ut Tahrir örgütü ile ilişkiniz olduğu, hatta Köklü Değişim Yayınları’nın örgütün yayın organı olduğu iddia ediliyor. Hizb-ut Tahrir ile ilişkiniz nedir?
"Öncelikle belirtmek isterim ki sosyal medya paylaşımlarında ve bazı haber sitelerinde geçtiği gibi ben Hizb-ut Tahrir’in ne lideriyim ne de yöneticisiyim. Ben Köklü Değişim Medya’da güncel makaleler yazmaktayım. Ayrıca Köklü Değişim Yayınlarından çıkmış bir kitabım bulunmakta. Daha önce bir çok kez Hizb-ut Tahrir üyeliğinden hakkımda işlem başlatıldı ve uzun süre cezaevinde tutuklu kaldım. En son Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği üzere Hizb-ut Tahrir terör örgütü değildir. Bu açıdan sosyal medyada yapılan yorumlar hukuk dışıdır. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı okuyan herkes bunu görebilir. Köklü Değişim, Hizb-ut Tahrir’in yayın organı değildir. Kurumsal olarak aralarında bir bağ yoktur. Hizb-ut Tahrir’in yayın organları kendi web sitesinde belirtilmiştir."
O BAYRAK BÜTÜN MÜSLÜMANLARINDIR
-Galata mitingine katılan ve elinde Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan bir vatandaşa yumruklu saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Böyle bir saldırının kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Saldırıya uğrayan vatandaş da, saldıran da Müslüman olduğu beyan ediyor. Kelime-i Tevhid bayrağı her ikisinin bayrağıdır. Ortak değerleridir. Bir ülkenin veya ırkın bayrağı değildir. Bütün dünya Müslümanlarındır. Bunun üzerinden toplumu kutuplaştırmak ve bizleri de hedef göstermek kesinlikle doğru değildir.
"ORDULAR FİLİSTİN’İ KURTARMAK İÇİN HAREKETE GEÇMELİDİR"
-Galata Mitingi sonrası hilafet tartışmaları daha da büyüdü. Ancak siz mitingde yoktunuz. Neden katılmadınız?
Sosyal medyada dolaşan görüntülerdeki yürüyüş 17 Aralık 2023 tarihinde İstanbul’da Köklü Değişim’in organize ettiği yürüyüştür. Galata’da yapılan mitinge kurumsal olarak Köklü Değişim katılmamıştır. Galata’daki mitinge katılan Müslümanları takdirle karşılamakla birlikte iktidarı muhasebe etmeyen, sessizliğini görmemezlikten gelen organizasyonlara katılımı doğru bulmuyoruz. Zira somut adımlar atacak olan iktidardır. İktidar STK gibi davranırsa STK’ların görevini üzerine alırsa iktidarın görevini kim yapacaktır? Biz, iktidarı Filistin konusunda açık bir şekilde eleştiriyoruz. Kınama değil, icraat istiyoruz. Ticaret ilişkilerinin kesilmesini istiyoruz. Orduların Filistin’i kurtarmak için harekete geçmesini istiyoruz. Bu bizim insani ve İslami talebimizdir.”
