BIST 100 9.916 DOLAR 32,44 EURO 34,74 ALTIN 2.438,67
14° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kaymakamlık ve polislik sınavlarında usulsüzlükler gündemde: FETÖ de AKP de aynı yolda

Kaymakamlık ve polislik sınavlarında usulsüzlükler gündemde: FETÖ de AKP de aynı yolda

Kaymakamlık ve polislik sınavlarında yaşanan usulsüzlükler bir kez daha gündemde. On binlerce adayın yaşadığı mağduriyet sözlü mülakatlar nedeniyle bitmek bilmiyor.

T24 yazarı Tolga Şardan, “Önceden FETÖ soruları çalıyordu, şimdi mülakatlar can yakıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Şardan bugünkü yazısında, kaymakamlık ve polislik sınavlarının mülakatlarında yaşanan usulsüzlüklerden bahsetti.

Şardan, “Cemaat dönemindeki soru çalınması olaylarına son verildiği görüntüsü altında asıl organizasyonun sözlü sınavlar üzerinden yürütülmesi, ‘hak ve adalet’ siyaseti yapan iktidarın on binlerce mağdur yaratmasına neden oluyor” dedi.

Yazının öne çıkan kısımları şöyle:

İktidarın uzun yıllar birlikte yürümeyi tercih ettiği ve sonradan FETÖ adıyla terör örgütü olarak tanımladığı Gülen cemaatinin kamu kurumlarının sınavlarında organize ettiği soru çalma eylemlerinin, günümüzde "mülakatlarda kayırma" haline dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz.

İçişleri Bakanlığı özelinde sınav sonuçlarının gecikmeli açıklanması ve şeffaflık adına hiçbir uygulamanın kullanılmaması, sınavlarla ilgili soru işaretleri ve şüpheleri beraberinde getiriyor kuşkusuz.

Cemaat dönemindeki soru çalınması olaylarına son verildiği görüntüsü altında asıl organizasyonun sözlü sınavlar üzerinden yürütülmesi, "hak ve adalet" siyaseti yapan iktidarın on binlerce mağdur yaratmasına neden oluyor.

ANITKABİR MESAJLARINA DÖNÜŞ...

Mülakatlarla ilgili yazıların yayımlanmasının ardından gelen mesajlardan bir bölümünü aktarmak gerekiyor, kanımca.

Görüş sahiplerinin kimliklerini açıklamayacağım elbette. Ama anlatımlara bakıldığında mağdurların neler yaşadıklarını görmek mümkün.

Görüşlerden ilki şöyle:

"Eğer Millet İttifakı seçimi kazanırsa, kamuya alımlarda mülakatın kalkacağı dillendiriliyor, ancak özellikle kariyer memurluğundaki 35 yaş sınırı ne olacak? Birçok insan, önce FETÖ sonra AKP'nin yandaşları kayırma politikası nedeniyle hayal ettikleri mesleklere kavuşamadı, ya yaşları 35'i geçti ya da geçmek üzere. İşe giremeyen yüz binleri saymıyorum.

Örneğin, Dışişlerine geçtiğimiz haftalarda yapılan son atamadaki meslek memurlarından biri, cemaatlerin çocuk istismarı konusunda 'bir kereden bir şey olmaz' demeye getiren Eski Bakan hanımın kızıymış. Perinçek'in oğlunu zaten biliyorsunuzdur.

İnsanlar - millet ittifakı dahi kazansa - gelecekten nasıl ümitvar olabilirler? Devir – değişirse - değiştiğinde, önceden adeta 'spam' gibi Cuma kutlama mesajları gönderenler, şimdi Anıtkabir önünde çekilmiş fotoğraflar paylaşacak, her devrin adamı olmaya devam edecekler.

Peki halkın çocukları ne olacak? Bahse konu kişilerden fırsat kalacak mı? Gerçek manada mağdur olanlar, mesela yazılılarda üst sıralarda olup, tüm mülakatlardan 'iltisaklı olmasalar dahi' elenen 'referanssız'lara 35 yaşını doldurmuş olsalar da hak ettikleri pozisyonlar için şans verilecek mi? Umarım bu kaygılarım ülkemizi yönetmeye talip olan kişilerce de duyulur ve uygulamaları düzeltirken, son 20 yılda ayyuka çıkmış yozlaşma ve nepotizmden mustarip kişilerin kalpleri de onarılır."

"ÜÇ YAŞINDAKİ OĞLUM, MÜLAKATI ÖĞRENDİ"

Kaymakamlık sınavlarında yaşananları anlatan bir mesaj da şöyle:

"Yaklaşık 9 yıldır memur olarak görev yapmaktayım. İdealim olan kaymakamlık mesleği için beşinci kez sınava girdim. En son 2019 yılında yapılan kaymakamlık mülakatından elenmiştim. 2022 yılında sınav ilanı geldiğinde mülakat gerçeğini göz ardı edip, yine ve yeniden ders çalışmaya başladım. Son girdiğim sınavda 81 puan aldım. 20 bin 385 aday arasından ilk 70 kişi arasında yazılıyı kazandım.

2022 Aralık sonunda girdiğim sözlü sınavın açıklanmasını aylarca eşim ve 3 yaşında olan oğlumla birlikte büyük bir heyecan içinde bekledim. Bu süreçte 3 yaşında olan oğlum kaymakamlık, sınav, mülakat kavramlarını öğrendi. Halen bana mülakatın ne zaman açıklanacağını soruyor.

2022 Haziran ayından itibaren gece 03.00'te uyanıp işe gidiş saatime kadar, iş dönüşü ise, uyuyana kadar ders çalıştım. Mülakattan elenme gerçeği zihnimi meşgul etse de emeğe, alın terine, bize miras bırakılan Cumhuriyet'in değerlerine inandığım için çalıştım.

Ancak finalde 10 Nisan'da açıklanan mülakat listesini incelediğimde listede yer alan 200 kişiden 160'ının benden düşük puan aldığını, yazılı sınavda 71-72 puan alan kişilere mülakatta 80 ile 98 arasında değişen puanlar verildiğini gördüm. Benimle aynı gün mülakata giren mülkiye müfettişinin kızının kazanmasını dahi sindirememişken, bu kadar büyük bir organizasyonun olacağı aklıma bile gelmezdi."

TRABZON'DAN SEÇİLEN KAYMAKAM ADAYLARI

Bir başka mesaj ise, aynı zamanda Trabzonlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun memleketine yönelik yaptığı ayrıcalığı göstermesi bakımından dikkate değer:

"Sadece Trabzon'nun tek bir ilçesinden 85 kaymakam adayı İçişleri Bakanlığı'nca göreve alınmıştır. Varın tüm Trabzon'u siz düşünün. Hatta bu durum bakanlık kulislerinde rahatsızlık yaratınca 'Türkiye'nin uluslararası plakası TR yani Trabzon – Rize'dir diyerek zeka fışkıran bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu düpedüz bölgesel milliyetçilik yapmaktır. Ülkemizin diğer illerini yok saymaktır."

YURTDIŞI MİSYON KORUMA SINAVINDA YAŞANANLAR

Bu arada, her ne kadar polisliğe giriş sınavlarındaki mülakatlarda yaşananlar yavaş yavaş günışığına çıkıyor olsa, meslek içindeki bazı sınavlarda da benzer iddialar gündeme gelmiyor değil.

Bunlardan birisi, zaman zaman yurt dışı misyon koruma sınavı. Türkiye'nin dünya üzerindeki dış temsilciliklerinde görev yapacak gerek amir gerekse memur konumundaki polislerin belirlendiği misyon koruma sınavı teşkilat içinde çok önemli.

Bu sınavı geçen teşkilat personeli, en az iki yıl boyunca yurt dışı göreve gidiyor ve maaşını dolar ya da euro üzerinden alıyor. Sınav şartlarına uyan binlerce polisin başvurduğu sınavın sonucu bu nedenle ekonomik açıdan çok kıymetli.

Mülakat konusunda ulaşan bir mesaj şöyle:

"Haksızlıklar sadece polis olurken değil, "adamı" olmayan için meslekte de devam ediyor. Polis memuru kardeşim iki sene önce yapılan 450 kişinin seçileceği Emniyet Misyon Koruma yazılı sınavında Türkiye (xx) oldu. (Burada yapılan derece var. Ancak kimliğin açığa çıkmaması amacıyla yazmıyorum. Y.N.) Mülakatlar bittikten sonra dosya tam 2,5 ay İçişleri Bakanlığı'nda bekledi. Sonuç tabii ki başarısız. Kazananların, iki sene boyunca euro üzerinden maaş alması, artı sosyal kazanımları düşünülürse bizler gibi sadece alın terine güvenenlerin hiç şansı yok maalesef."