BIST 100 10.161 DOLAR 32,37 EURO 34,68 ALTIN 2.396,49
15° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kurtarma çalışmalarına katılan Karagümrüklü futbolcu yaşadıklarını anlattı

Kurtarma çalışmalarına katılan Karagümrüklü futbolcu yaşadıklarını anlattı

Takıma verilen 3 günlük izinde İstanbul'dan arabasıyla Hatay'a giden ve 7. günde kurtarma çalışmalarına katılan Fatih Karagümrük futbolcusu Otabek Shukurov, "Gittiğimde oradaki kurtarma ekiplerinin kıyafetlerinden giyip, maske taktım. Kafamda da başlık vardı. Tanımasınlar diye böyle giyindim.” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Hatay’a giden ve kurtarma çalışmalarına katılan VavaCars Fatih Karagümrük'ün Özbek futbolcusu Otabek Shukurov, bir Müslüman olarak yaşanan durum karşısında kayıtsız kalamadığını ve hiç düşünmeden deprem bölgesine gittiğini söyledi.

Hatay’a gittiğini kimseye söylemeyen, Özbekistan’dan gelen kurtarma ekiplerinin yeleklerinden giyerek enkazlarda çalışan Shukurov, İstanbul’a döndükten sonra bunu kulüp yetkilileriyle paylaştı. Fatih Karagümrük'ün iletişim ekibi, Özbek oyuncunun enkaz bölgesindeki kurtarma çalışmalarından video yayımlayarak kendisine teşekkür etti. Bu video sosyal medyada da büyük beğeni kazandı.

Türkiye halkına başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Shukurov, çok üzgün olduğunu belirtti. Depremlerin ardından internette görüntüleri izlediğini ve herkesin bölgeye yardım gönderdiğini söyleyen Özbek futbolcu, “Ben bir Müslüman olarak böyle bir durumda oturup bekleyemezdim. Bu duruma normal bir şekilde bakamazdım. Sıradan bir durum değildi ve bunu Allah için yapmam lazımdı. Bunu yapmam gereken bir görev olarak gördüm. Böyle bir durumda dışarıdan bakamazdım” ifadelerini kullandı.

“TANIMASINLAR DİYE BÖYLE GİYİNDİM”

Takıma verilen izinde Hatay’a gittiğini belirten Shukurov, şöyle konuştu:

“İstanbul’dan akşama doğru arkadaşımla yola çıktık ve oradaki vaziyeti öğrenmek için Özbekistan Başkonsolosluğuyla irtibat kurdum. Özbekistan Büyükelçiliğinin orada yardım ettiğini ve çadır kurduğunu biliyordum. Onlarla sürekli temas halindeydim. Yaptığımın doğru olup olmadığını bilmediğim için kulübe haber vermedim. Belki izin vermeyebilirler diye düşündüm. Oraya gittiğimi çok kişiye de göstermedim ve yayınlamak istememiştim. Gittiğimde oradaki kurtarma ekiplerinin kıyafetlerinden giyip, maske taktım. Kafamda da başlık vardı. Tanımasınlar diye böyle giyindim.”

“GİTTİĞİM AN ŞOK GEÇİRDİM”

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in depremin birinci gününde 100 kişilik kurtarma ekibi, 100 kişilik de içinde doktorların bulunduğu askeri ekip gönderdiğini hatırlatan Shukurov, “Ben gidip kendileriyle görüştüm ve durumu kendi gözümle gördüm. Cumhurbaşkanımız, gittiğim gün 5. uçağı göndermişti. Gıda malzemeleri, hastalar için malzemeler ve kıyafetler benim gittiğim gün gelmişti. Gece İstanbul’dan yola çıktık, sabah Hatay’a vardık. Oradaki elçilik görevlileri, askerler ve kurtarma ekipleriyle görüşüp, bilgi aldım. Özbek arkadaşlarım da yemek yapıp dağıtıyorlardı. Onlarla da konuşup vaziyeti öğrendim” şeklinde konuştu.

Bölgeye gittiği andaki duygularını da aktaran Otabek Shukurov, “Gittiğim an şok geçirdim. Düşünün, 100 kilometre geride hayat devam ediyor, 100 kilometre gittiğinizde hayat durmuş gibiydi. Çok kötü bir durumdu ve gördüğümde kendime gelemedim. Hatay’a gittiğim ilk saatte şok geçirdim. Bölgeye bir arkadaşımla gittim. Sabah ilk olarak depremzedeler için pilav yaptım, sonra da kurtarma ekiplerinin yanına gittim. Bir canlı kurtarmak için caddenin içinde gezdim” ifadelerini kullandı.

“TAM ANLAMIYLA KIYAMET GİBİYDİ”

Deprem bölgesinde hemen her enkazın başında, “Burada abim yatıyor, burada kızım var.” diyen vatandaşların olduğunu söyleyen Otabek Shukurov, şöyle konuştu:

“Bu durumu kolay kolay anlatamıyorum. Ben bunları görünce enkazda kurtarmalara yardım ettim. İlk gün sabah namazında kurtarma çalışmalarına başladık, saat 16.00'ya kadar canlı kimseyi kurtaramadık. Sonrasında bir enkazda anne ve çocuğu kalmış. Yerini de tarif etmişler. Bizim kurtarma ekibimiz onu kurtarmak için çalışıyordu. Bir hayat kurtarmak için ben de yardıma gittim ve çalıştım. Kurtarma ekiplerinin kıyafetlerinden giydiğim için kimse bana ‘Sen kimsin, çık buradan’ demedi. Kurtarma ekibinden olduğumu düşündüler. Ben de yardıma devam ettim. Oradan birini canlı çıkarmayı çok istedim. Tam anlamıyla kıyamet gibiydi. Sonrasında bir ses geliyor, ‘canlı var’ diyorlar ve 1 dakika bile önemli hale geliyordu.”

“TAŞI KIRDIM VE ÇOCUĞU ÇIKARDIK”

Kurtarma çalışmalarında enkazdan canlı birisinin çıkması için çok çalıştıklarını da söyleyen Shukurov, şöyle devam etti:

“O akşama doğru başında çalıştığımız enkazda anne ve çocuğun cansız bedenini aldık. Konuşamadım. Dilimi kaybettim diyebilirim. Akşama kadar çalıştık ama cansız bedenlerinin çıkması çok ağır geldi. Sonrasında yemek yapılan yere dönerken bir enkazda 8 ve 15 yaşlarında iki çocuk olduğunu duyduk. 8 yaşındaki çocuğu bir kişi, ‘Allah-u Ekber’ diyerek kucağında taşıyordu. Şok durumundaydım. Sonra abisinin de olduğunu söylediler ve ben de arkasından koştum. Spor yapmanın faydasını orada gördüm ve 15 yaşındaki çocuğu kurtardık. Ayağında taş vardı ve taşı kaldırdık. Gözü biraz açıktı. Taşları çıkardıktan sonra çocuğu da çıkardık. Sonra kendi kendime, ‘Allah beni boşuna buraya çağırmamış. En azından 1 çocuğa yardımcı oldum’ dedim. Kampa geri dönerken bir anda oldu. Oradaki kurtarma ekiplerini tanımıyordum. Çocuğu kurtarmaya çalışıyorlardı. Elleriyle kazımışlar orayı. Orada bir demir verdiler bana. Demirle duvarı kırdım ve çocuğun ayağında taş vardı. Taşı kaldırdım ve çocuğu çıkardık. Biz onu aldık ve doktorlara verdik. Anne ve babası ağlıyordu, biz onlardan daha çok ağladık.” (AA)