BIST 100 10.277 DOLAR 32,34 EURO 34,81 ALTIN 2.393,53
13° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Muğla'da köylüler TIR'ların yolunu kesti: Nöbet başladı

Muğla'da köylüler TIR'ların yolunu kesti: Nöbet başladı

Muğla'da inşaatı süren çimento fabrikası için bölgeye getirilen malzemeleri taşıyan TIR'ların önünü kesen köylüler, yolu kapatarak nöbete başladı.

soL Haber'de yer alan habere göre, Ormanlar, su kaynakları, zeytinlikler ve verimli tarım alanlarıyla dolu bölgenin üzerine kâbus gibi çöken çimento fabrikasına karşı yıllardır direnen halkın taleplerini hiçe sayan projeler Muğla’nın geleceğini karartıyor.

Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Deştin Mahallesi ile Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ortak sınırında olan Tekağaç mevkiinde inşa edilen çimento fabrikası, 95,33 dönüm kapalı, 7 bin 656 dönüm de açık hammadde ocakları olmak üzere toplam 7 bin 751 dönümden oluşan yaklaşık 1085 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kapsıyor.

HALK YILLARDIR DİRENİYOR

Tamamı ormanlık alanda yapılmak istenen çimento fabrikasına karşı yöre halkı ve platformlar dava açtı. Yargı süreciyle birlikte projenin inşası da sürüyor. Proje kapsamında 13 adet kil ve kalker ocağı, bir beton santrali ve çimento fabrikası yapılmak isteniyor. Yerel halkın geçimini sağlayan Bayır Ovası, Kazan Göleti ve su kaynakları tehdit altında. Zeytincilik, arıcılık ve genel olarak hayvancılığı olumsuz etkileyecek olan projeyle ilgili yargı süreci devam ederken bölgeye dev kazanların getirilmesine halk tepkili.

YOLU KESTİLER

Önceki gün Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi’nde çimento fabrikasına getirilen kazanları taşıyan TIRların önünü keserek karayolunu kapatan köylüler bu alanda nöbete başladı. Topraklarını, sularını, ormanlarını ve yaşam alanlarını korumak isteyen köylülerin talebi, yargı süreci devam ederken çalışmaların durdurulması yönünde.

YARGI SÜRECİ DEVAM EDİYOR

MUÇEP Menteşe Meclisi Üyelerinden Mustafa Tuncaelli’nin verdiği bilgiye göre, yerel halkın tüm itirazlarına rağmen çimento fabrikası ısrarı 2006 yılından bu yana sürüyor. Daha önce farklı firmaların yapmak istediği projede yöre halkı dava açarak iptal ettirmişti. 2020 yılında el değiştirerek Kentçim firmasına geçen projeye karşı Ocak 2022’de açılan ÇED iptal davasında yerel mahkeme süre aşımı olduğu gerekçesiyle ret kararı vermişti. Menteşe Kent Konseyi, Muğla Çevre Platformu Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi’nin yerel mahkemenin kararına yaptığı itirazın ardından Danıştay kararı bozdu.

Yeniden görülen davada 23 Şubat 2023 tarihinde proje alanında bilirkişi incelemesi yapıldı. Bilirkişi heyetinin raporunun hazırlanması için 60 gün ek süre talep edildiği belirtilirken, bu sırada çimento fabrikası inşaatının sürmesine köylüler tepkili. Yürütmeyi durdurma kararının gecikmesi, inşaatın da ilerlemesine yol açıyor.

KÖYLÜLER İSYAN ETTİ

Son olarak çimento fabrikasının önemli aksamları olan kazanlar alana getirilince yerel halk ayağa kalktı. Projeden etkilenecek olan Deştin, Alaşar, Esenköy, Şerefköy ve Bayır köylülerinin önceki gün Bayır köyündeki direniş çadırında toplanma kararı aldılar. Çimento fabrikasına TIRlar ile getirilen büyük ekipmanların geçişini engellemek isteyen köylüler yolu trafiğe kapattı. Olay yerine gelen Jandarma güvenlik önlemi alırken, Akbelen köylüleri ve Marmarisli yaşam savunucuları köylülerin eylemine destek verdi.

BİR TORBA ÇİMENTO İÇİN 25 KİLO KÖMÜR YANIYOR

Proje karşı açılan dava sürecinde yöre halkının çağrısı üzerine bölgeden ve ülke genelindeki meslek odaları ve çevre örgütlerinin yaptığı açıklamada, çimento fabrikalarının bacalarından salınan ve havayı kirleten küçük parçacıkların kanser ve koah gibi ölümcül hastalıklara neden olduğuna dikkat çekilerek şöyle deniliyor:

“Bu tozlar ve zehirli gazlar sert esen rüzgârların etkisiyle kilometrelerce uzağa taşınabilmektedir. Her bir 50kg’lık çimento torbası için 25 kg kömür yakılır. Yaklaşık her bir ton toz çimento üretiminde bir ton karbondioksit açığa çıktığı hesaplanmaktadır. İklim değişikline neden olan sera gazlarının yüzde 5-6’sı çimento üretimi kaynaklıdır. Bayır’da, Deştin’de çimento fabrikası kurulmaması için mücadele eden başta Deştin ve Bayır köylüleri olmak üzere tüm yaşam savunucuları olarak bizler yıllardır termik santralların havayı, suyu, toprağı kirletmesi, tüm canlıları ve insanları zehirlemesi yetmezmiş gibi yeni bir kirletici tesis olan çimento fabrikası kurulmasını istemiyoruz.”

"SU ÜRETİM ALANLARI VAZGEÇİLMEZDİR"

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji ABD Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Kantarcı ise bölgede kurulmak istenen çimento fabrikası ve ham madde ocaklarıyla ilgili hazırladığı raporda, şu ifadelere yer verdi:

“Çimento yapımı için kullanılacak kireç taşı, kil ve tras orman alanında açılacak ocaklardan sağlanacaktır. Arazi batıya eğimli olup, tarım alanlarının sulanması için su üretim alanıdır. Arazideki ormanlarda odun üretimi yanında, odundan daha değerli olan su üretimi yapılmaktadır. Su tarım ürünlerinin yeterince üretilmesi, halkın beslenmesi ve geçiminin sağlanması için çok önemlidir. Vazgeçilemezdir. Bu sebeple DSİ 21. Bölge Müdürlüğü Kazan Göleti’nin, Bayır Barajı’nın ve Menteşe Çayı derivasyon kanalının ve de ham madde üretim alanındaki dere havzalarının korunması için uyarılarda bulunmuş ve çekinceler koymuştur.

Projenin uygulanmak istendiği alanın kızılçam ormanı olduğuna değinen Prof. Dr. Kantarcı, raporunda ayrıca şu bilgilere yer verdi: “Açık ocak işletmesi yapılmak istenen kızılçam ormanı Yatağan Barajı, Kazan Göleti ve Bayır Barajı su yüzeylerinden ve bu barajlardan sulanan tarım alanlarından buharlaşan suyun oluşturduğu nemli havanın etkisinde bulunmaktadır. Güneybatıdan esen rüzgârlar su ve toprak yüzeylerinden buharlaşan nemi buradaki kızılçam ormanlarına taşımaktadır. Çam balını üreten Kabuklu koşnil de ancak nemli ortamlarda yaşayabilmektedir. Çam balı üretimi bölge halkının çok önemli, vazgeçilmez beslenme ve geçim kaynağıdır. Bu sebeple ‘Öncelikli ve üstün kamu yararı’ kapsamındadır. Dolayısı ile buradaki ormanlar odun ham maddesi ile su üretiminin yanında çam balı üretimi bakımından da çok değerli olup, tahrip edilemezler.

YERALTI SULARI İÇİN TEHDİT OLUŞTURUYOR

Açılacak taş ocaklarında kireç taşının gevşetilmesi için yapılacak patlatmalar kayada binlerce yıldan beri oluşmuş su sızıntı yollarının kapanmasına, yeraltı suyunun başka yere kaçmasına sebep olur. Bunun en belirgin örneği Yeniköy Termik Santralı İkizköy kömür ocağındaki patlatmaların Suçıkan deresi ve karst kaynaklarındaki olumsuz etkilerinde görülmüştür. Çimento Fabrikasına ham madde sağlamak için açılacak taş ocaklarının çukurlarını toprak veya ince materyal ile doldurup ağaçlandırmak mümkün değildir. Taşın üstüne de fidan dikip, ağaçlandırma yapılamaz.

Açılacak kireç taşı ocaklarına düşecek yüksek yağışların yüzeysel akışa ve sele dönüşüp, kazı materyallerini derelere, tarım alanlarına taşıyacağı, Kazan Göleti’ni dolduracağı da hesaba katılmalıdır. Çünkü Kazan Göletini besleyen Koca Dere ve yan kolları taş ocaklarının açılacağı arazidedir. Yatağan’da 2010-2020 döneminde yüksek yağışlar arasında; 2010 yılı Şubat ayında 66,2 mm/m²/24 saat, 2011 yılı Ekim ayında 107,4 mm/m²/24 saat 2013 yılı Ekim ayında 70,4 mm/m²/24 saat, 2016 yılı Ekim ayında 61,4 mm/m²/24 saat miktarındakiler daha da dikkat çekicidir. Çimento fabrikasının çevre köylerden 250 kişiye iş vereceği farklı yazı ve konuşmalarda (Bilirkişi raporunda da) vurgulanmıştır.

"KÖYLÜLERİN YAŞAM VE GEÇİM KAYNAKLARI YOK EDİLECEK"

Fabrika kurmak ve çalıştırmak teknisyenler ve vasıflı işçiler ile mümkündür. Taş ocakları ise kazma kürek ile değil, gelişmiş makinalar ile açılıp, işletilecektir. Bu sistemin içinde çevre köylerden birkaç kişi bekçi, çaycı veya şoför olarak iş bulabilir. Ancak taş ocakları ve çimento fabrikasının; su kaynakları, gölet, baraj ve sulu tarım alanları ile çam balı üretilen, üretilebilecek olan kızılçam ormanlarına olumsuz etkileri daha önemli ve yok edicidir. Bu girişim ile çevre köylerin yaşama ve geçinme kaynaklarının yok edileceğini gözden kaçırmamak gerekir.”