BIST 100 10.219 DOLAR 32,21 EURO 34,86 ALTIN 2.444,47
13° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Onur Yaser Can davası: Sanık polislere 27 yıl 7 aya kadar hapis istendi

Onur Yaser Can davası: Sanık polislere 27 yıl 7 aya kadar hapis istendi

Şişli'de 2010 yılında Onur Yaser Can'ın gözaltında işkence gördüğü için intihar ettiği iddiasına ilişkin 4'ü polis 5 sanığın yargılandığı davada, savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, 4 polis hakkında "İştirak halinde birden fazla resmi belgede zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik" ve "Resmi belgeyi bozma" suçlarından toplam  27 yıl 7 aya kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti. 

İstanbul'un Şişli ilçesinde 2010 yılında gözaltına alınan ve gördüğü işkence nedeniyle intihara sürüklenen Onur Yaser Can'ın ölümüne ilişkin görülen ve 4'ü polis 5 sanığın yargılandığı davada, savcı mütalaasını açıkladı.

Savcı, 4 polis hakkında "iştirak halinde birden fazla resmi belgede zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik" ve "resmi belgeyi bozma" suçlarından toplam 27 yıl 7 aya kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan polisler Hakan A., Onur Ü. ile Muhammet O. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Şikâyetçi Ezgi Sevgi Can ile tarafların avukatları da duruşmada hazır bulunurken; sanık polis Soner G. ve bilirkişi Zafer K. ise, duruşmaya katılmadı.

"GÖZALTINDA AŞAĞILANDIĞINI SÖYLEDİ"

Duruşmada, Onur Yaser Can'ın arkadaşları tanık olarak dinlendi. Üniversiteden arkadaşı Selda Taşkın, Can'ın hayat dolu biri olduğunu, İstanbul'da gördüğünde eski neşesi olmadığını söyledi. Taşkın, Can'ın gözaltında alındığında çıplak arama yapıldığını, aşağılandığını, ikinci kez karakola çağrıldığını, söylemediği şeylerin altında imzası olduğunu aktardığını belirtti. Arkadaşı İbrahim Özgün de Can'ın takip edildiğini söylediğini, polisin arkadaşlarına, işyerine ve yakınlarına da baskı kuracağını aktardığını belirtti.

NARKOTİK ŞUBEDEKİ GÖRÜNTÜLERİ İZLETİLDİ

Can Ailesi'nin avukatları dosyaya, sanık polislerin Onur Yaser Can'ı gözaltına alarak Narkotik Şube Müdürlüğü'ne ve doktor muayenesine götürdükleri, şimdiye kadar ortaya çıkmamış görüntüleri sundu. Söz konusu video duruşma salonunda izletildi. Avukat Tuğçe Duygu Köksal, bu videonun şimdiye kadar ortaya çıkmadığını belirterek, görüntülerin sanıkların sorumluluktan kaçınmak için gerçeğe aykırı beyanlar verdiğini ortaya koyduğunu söyledi.

Köksal, mahkemenin bir önceki duruşmada "işkence, eziyet ve intihara yönlendirme eylemleri" ile ilgili suç duyurusunda bulunmama kararını hatırlatarak, mahkemenin videoyu yeni delil kabul kabul ederek, suç duyurusunda bulunması gerektiğini söyledi.

SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI

Görüntülerin izlenmesinin ardından duruşma savcısı mütalaasını açıkladı. Mütalaada, Onur Yaser Can'ın üzerinde 10.8 gram esrar bulunduğu, 2 Haziran 2010'da "uyuşturucu madde bulundurmak" suçundan soruşturma açılması talimatı verildiği ve gözaltına alındıktan sonra 3 Haziran 2010'da serbest bırakıldığı belirtildi.

Mütalaada, 23 Haziran 2010'da Onur Yaser Can'ın yüksekten düşme sonucu hastaneye kaldırıldığını ve sonraki gün hayatını kaybettiği anlatıldı. Can'ın hayatını kaybetmeden önce bıraktığı ve evde bulunan notta kendisinin soyulduğunu, çırılçıplak kaldığını, işyeri numarası ve adresinin alındığı, serbest kaldıktan sonra tekrar arandığını ve çağrıldığını belirttiği aktarıldı. Önüne getirilen belgelerin imzalatıldığını belirttiği kaydedildi.

Mütalaada, 4 sanık polisin, "iştirak halinde birden fazla resmi belgede zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik" ve "resmi belgeyi bozma" suçlarından ayrı ayrı toplam 7 yıl 6 aydan 27 yıl 7 aya kadar hapis istemiyle cezalandırılmaları talep edildi.

Bilirkişi olan sanık Zafer K. için ise, "gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma", "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği", "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçlarından kamu davası açıldığı, ancak sanığın diğer sanıklar ile irtibatını gösteren delil bulunmadığı belirtilerek, beraati istendi.

"SUÇLARI SALT EVRAKTA SAHTECİLİK DEĞİL"

Mütalaadan sonra söz verilen Ezgi Sevgi Can, şöyle konuştu:

"13 yıldır iğneyle kuyu kaza kaza bu sürece gelindi. Ailemin, annemin ve babamın oğullarının yaşam hakkı ihlal edilirken, nasıl yıprandıklarının tanığıyım. Bu süreçte onları öldüren şey sadece evlat acısı değil, işlemeyen adaletti. Onların acısına su serpen bir karar olsaydı şu an aramızda olacaklardı. Anne babamın hayatına mal olan bir mücadeleyle bugüne gelindi. Suçları salt evrakta sahtecilik değildir. Bu hikâyenin öncesi ve arkasıyla değerlendirilmesini talep ediyorum. Bir önceki ara karardan dönmenizi ve işkence yönünden suç duyurusunda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmenizi istiyorum. Sadece Yaser Can ölmedi, Hatice Can, Mevlüt Can da öldü."