BIST 100 10.083 DOLAR 32,38 EURO 34,78 ALTIN 2.435,47
15° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Öztrak'tan 'KKM' tepkisi: Ortada çok büyük bir yıkım var

Öztrak'tan 'KKM' tepkisi: Ortada çok büyük bir yıkım var

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Merkez Bankası'nın verdiği KKM kararını eleştiren Öztrak, bugüne kadar 717 milyar lira ödendiğini belirtirken ekonomi yönetimine çağrıda bulunarak "KKM’yi nasıl tasfiye edeceğinizi milletle paylaşın" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Hafta sonu alınan KKM kararına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Öztrak KKM'den çıkışa ilişkin ekonomi yönetimine çağrıda bulundu.

Öztrak'ın açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

"ENFLASYON MİLLİ PARAMIZI PUL ETTİ"

"Önceki seçimlerde Ekonomiyi iyi göstermek için milletin 128 milyar dolarını yakmışlardı, Bu seçimden önce de Milletin 199 milyar dolarını daha Arka kapı operasyonlarıyla buharlaştırdılar. Devlet yönetimi böyle, afet yönetimi böyle, ekonomi yönetimi de farklı değil… Güya “Model” dediler. Faiz takıntısıyla ekonominin tüm dengelerini alt üst ettiler. “Faiz inince, enflasyon da iner” diyerek akıldan, bilimden uzak safsataların peşine takıldılar. Faiz talimatla inince hem kur, hem enflasyon patladı. Bu defa adına “liralaşma” dedikleri bir başka safsatayla, TL mevduatı, dövize endekslediler. Faizden kaçarken dolarizasyona yakalandılar. Hortlattıkları enflasyon, milli paramızı pul etti. Paramızın “değer saklama” işlevini bitirdi. Rahmetli Turgut Özal’ın, “İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz” diyerek kaldırdığı, bu ülkeye çok büyük bedeller ödeten, Dövize Çevrilebilir Mevduat’ı modifiye ettiler. “Kur Korumalı Mevduat” deyip yeniden getirdiler. Sonuç? Sonuç bu.

"HER AİLEYE 27 BİN 577 LİRA VEREBİLİRDİK"

Dolarizasyon yüzde 70’e dayandı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek seviyesine çıktı. Biz böyle bir tabloyla ne 1990’larda, ne de 2001 krizi zamanında karşılaştık. Biz bunların olacağını söyledik. Hükümeti çok uyardık. Ve geldiğimiz noktada ne yazık ki biz haklı çıktık. Bundan elbette mutlu değiliz. 11 Ağustos itibariyle Kur Korumalı Mevduat bakiyesi, 125 milyar dolara ulaştı. “Hazine’ye tek kuruş yük getirmeyecek” diyerek pazarladıkları KKM, elde avuçta ne varsa yiyip bitiren hayırsız evlada dönüştü. Geçen yıldan bu yana KKM nedeniyle Hazine’nin kasasından çıkan para, 152 milyar lira. Merkez Bankası kasasından ne kadar çıktı? Bunu tam olarak bilmiyoruz. Çünkü burada da şeffaflık yok. Devlet sırrı gibi saklıyorlar. Millet iradesinin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bile bilgi vermiyorlar. Merkez Bankası bilançosu verilerinden anladığımız, KKM’ın Merkez Bankası’na ve devlete zararı, 17 Ağustos itibariyle 565 milyar lira. Ortada çok büyük bir yıkım var. KKM için bugüne kadar ödenen 717 milyar lirayı ödemeseydik, her bir aileye 27 bin 577 lira verebilirdik. Ya da bu parayla İki tane Osmangazi Köprüsü dahil İstanbul-İzmir Otoyolu yapabilir üstüne bir tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü İki tane de Avrasya Tüneli yapabilirdik. İşte kendilerini akıllı, uyanık sananların getirdiği KKM’nin şu ana kadar millete neye mal olduğunun basit bir bilançosu…

"ÖDEMELERİ BÜTÇEDEN KAÇIRDILAR"

KKM, 2018 yılında başlayan tek adam yönetiminin bu ülke ekonomisine diktiği son tüydür. Daha önce dövizle borçlandırılan bir avuç şirketi kurtarmak için Merkez Bankası’nın arka kapısından satılan 128 milyar doların millete çıkan faturasıdır. Yandaş zombi şirketlerin “Yüksek enflasyon” ortamında TL borçlarının düşük faizle ödenmesine yardımcı olmak için halkımızın sırtına yüklenen yüktür. Emekliden, çiftçiden, işsiz gençten, milyonlarca dar ve sabit gelirliden milyarlarca liranın alınıp bir avuç zengin yandaşa peşkeş çekilmesidir. Ekonomi yönetiminin yeni vitrini, bu durumu sürdüremeyeceklerinin farkında. Bu kontrol altına alınmadan, dışarıdan para bulamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Önce torba yasayla, Hazine’den bu hesaplara ödenen garantileri Merkez Bankası’na aktardılar. Bu ödemeleri bütçeden kaçırdılar ama kimseyi ikna edemediler

"KKM YÜKÜNÜ HAFİFLETMEYE ÇALIŞACAKLAR"

Daha önce döviz hesaplarını Kur Korumalı Mevduat’a çevirmek için bankalara hedef koyan hükümet, şimdi hafta sonu açıkladıkları kararlarla, Kur Korumalı Mevduatı, Türk Lirası mevduata çevirmek için hedef koydu. Yeni ekonomi vitrini, Erdoğan’ın ekonomiyi ayağa kaldıracak “Büyük projesini” bir anda cami avlusuna bıraktı. Şimdi bir yandan bankaların yabancı para zorunlu karşılıklarını artırarak, döviz rezervlerini makyajlamaya, diğer yandan bankaların menkul kıymet tesisleriyle oynayarak, KKM yükünü hafifletmeye çalışacaklar. Yine parça parça, bölük pörçük işler.

"KKM'DEN ÇIKIŞ İÇİN ORTA VADELİ BİR STRATEJİ HAZIRLAYACAKSINIZ"

Çok açık söyleyelim. Bu iş böyle yapılmaz. Ülkenin başına bela ettiğiniz KKM, böyle tasfiye edilmez. Önce geleceksiniz bu KKM’nin kamuya yükü ne kadar? Bunu kalem kalem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde açıklayacaksınız. KKM’nin ne kadarı bireylere, ne kadarı şirketlere ait? KKM kapsamında ne kadar vergi muafiyeti sağlandı? Bunları milletle paylaşacaksınız. Ardından KKM’den çıkış için orta vadeli bir strateji hazırlayacaksınız. Bu stratejiyi bütüncül bir makroekonomik programın içine yerleştireceksiniz. Bunları yapacaksınız ki, millet ve tüm dünya, “Galiba ekonomide oyunun kuralları gerçekten değişiyor” diyecek. Bunları yapmadan alelacele aldığınız kararlarla dün ak dediğinize, bugün kara diyerek, piyasalarda belirsizliği ve huzursuzluğu daha da artırırsınız.

"TL MEVDUAT FAİZLERİ HIZLA ARTACAK"

İşte daha birkaç hafta önce Merkez Bankası’nın yeni başkanı, TL mevduat faizlerinin düşmesini alkışlıyordu. “TL mevduat faizi, politika faizine yaklaşmalı” diyordu. Ama hafta sonu aldıkları son kararlarla, TL mevduat faizleri hızla artacak. Bu kararı uygulamak için bankalar kaçınılmaz olarak KKM mevduat sahiplerini çok yüksek faizli mevduatlarla TL mevduata dönmeye, ikna etmeye çalışacak. Buna bir çeşit “süper mevduat” diyebiliriz. Mevduat faizlerinin yükselmesi demek, banka açısından para toplamanın maliyetinin yükselmesi demek. Bankalar hayır müessesi olmadığına göre bunu bir yerden çıkaracak. Bankaların verdiği hizmetlerin ve vatandaşa vereceği kredilerin faizleri de yükselecek. Önümüzdeki dönemde krediye ulaşmak bugünkünden çok daha maliyetli olacak. Suni teneffüsle ayakta duran zombi şirketler için, borç yükü altında ezilen, “Ali’nin külahını Veli’ye Veli’nin külahını Ali’ye giydirerek” yaşamını sürdürmeye çalışan aileler için hayat daha da zorlaşacak.

"HER BASKI TELİN KOPMA RİSKİNİ ARTIRACAK"

Piyasada çekler bankalardan dönmeye başladı. Finansman sıkıntıları her zeminde dillendiriliyor. Ticari krediler için bir düzenleme yapılmazsa, iş insanları daha da daralacak. Ödeme zincirleri kopma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. KKM’den Türk Lirası mevduata geçiş hedefini tutturamayan bankalar düşük faizli Hazine kağıtlarını almaya zorlanacak. Böylece, bankacılık sisteminin telleri daha fazla gerilecek. Bundan sonra yapılan her baskı telin kopma riskini artıracak. Bu arada, kararın öncesinde Cuma günü banka hisselerinde yaklaşık 400 puanlık bir düşüş yaşandı. Bu düşüşün arkasında, Bazı “bıyıklı yatırımcıların” kararla ilgili önceden haber alması olduğu söyleniyor. Bu konuya da hızla açıklama getirmeniz güveni sağlamak, bankacılık sektöründe tansiyonu daha fazla yükseltmemek bakımından şart. Bir ekonomi yönetiminin kredibilitesi, söyledikleriyle, yaptıklarının uyumlu olmasına bağlıdır. Söz ile eylem uyumlu değilse, güveni sağlayamazsınız.

"SARAYIN VEBALİ SİZİN SIRTINIZA KALIR"

Ne yazık ki bu ülkede en hızlı harcanan makam, Merkez Bankası başkanlık makamı oldu. Son beş yılda, beş Merkez Bankası başkanı gördük. Onun için biz yeni başkana da, Yeni Hazine ve Maliye Bakanı’na da buradan sesleniyoruz: Artık daha fazla zaman kaybetmeyin. Herkese güven verecek tutarlı bir programı milletin önüne koyun. Faturayı milletin sırtına yüklemekten vazgeçin. Bu programın içerisinde, KKM’yi nasıl tasfiye edeceğinizi milletle paylaşın. Söz verdiğiniz gibi “şeffaf” olun. Hesap vermekten kaçmayın. Bütçe süreci başlıyor. Orta Vadeli Programı açıklayacaksınız. 12. Kalkınma Planı’nın da eli kulağında. Bu resmi dokümanlar çok çok önemlidir. Önünüzde bir fırsat var. Laf olsun torba dolsun diye değil, bu defa ciddi bir stratejiyi de OVP ile birlikte açıklayın. Yoksa Sarayın irrasyonelliğinin vebali, sizin sırtınızda kalır.

"TULUMBADA SU VAR MI? HAYIR"

Genel Başkanımız da dün yaptığı açıklamada bu çağrıda bulundu. Bunlar yapılmazsa milletimizin ödeyeceği fatura altından kalkılması çok zor bir noktaya ulaşacak. Yapabilirler mi? En büyük kısıt Sarayda oturdukça hayır. Sonuçta, KKM’nin yılsonunda millete yüzlerce milyar liralık fatura çıkarması kaçınılmaz. Bunu Merkez Bankası nereden ödeyecek? Tulumbada su var mı? Hayır. O halde ne yapacak? Para basacak. Peki, Merkez Bankası hem daha fazla para basıp, hem enflasyonla nasıl mücadele edecek? Etmeyecek. Bunu kendileri de açıkça söylüyorlar zaten.

"YANDAŞLARA MİLYARLARI KAPTIRACAKSINIZ SORUMLUSU MEMUR OLACAK"

Merkez Bankası Başkanı, “Önümüzdeki üç yıl çift haneli enflasyon” diyor. Niyet belli, para basarak milletin elindeki avucundakini, enflasyonla almak. Milleti daha da fakirleştirmek. Erdoğan’ın ekonominin başına “Yeni Ekonomi Çarı” olarak getirdiği Şimşek’in ağzından, beylik laflar dışında bir şey çıkmıyor. Geldiği günden bu yana zamdan başka bir şey yapmadı. Bir tasarruf genelgesi çıkardı, onu da ciddiye alan olmadı. Ama enflasyonun sorumlusunu bulmuş, “Memur zammı yüzünden böyle oldu” diyor. Dolar baronlarına, dövizle garanti verdiğiniz yandaşlara milyarları kaptıracaksınız, sonra da sorumlusu memur olacak.

"GECİKTİRMEDİKLERİ TEK ŞEY ZAM"

Bir AK Partili belediye meclisi üyesi de “Alın terinin hakkından tasarruf olmaz” diyen sendikaya “Ulan tarla mı kazıyorsunuz? Ne alın teri?” diye laf yetiştiriyor. İşte Ak Parti zihniyetinin devlete, devletin memuruna bakışı bu! Ekonominin dar gününde göreve gelen Hükümetlerin ellerinde ilk 100 gün, ilk 6 ay, ilk 1 yıl yapacaklarına dair Acil eylem planları olur. Bunlarda hiçbiri yok. Geciktirmedikleri tek şey zam. Gün aşırı zam yapıyorlar.

"YOL HARİTASI GECİKMEDEN AÇIKLANMALIDIR"

Biz, Millet İttifakı’nın ekonomistleri olarak 2 bin 300 maddelik bir Ortak Politikalar Mutabakat Metni yazdık. Hiçbir şey yapamıyorsanız, oradan bir şeyler okuyup uygulayın. O da yok. Milletimiz böyle bozuk ve liyakatsiz bir yönetimi hak etmiyor. Demografik fırsat penceremiz hızla kapansa da hala genç nüfus avantajımız sürüyor. 4,5 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyarlık nüfusa, 58 ülkeye ve 21,5 trilyon dolarlık pazara erişim imkânımız var. Önceki krizlerde, alınan önlemlere hızlı cevap veren dinamik bir ekonomimiz var. Ülkemizin bu potansiyelini harekete geçirecek, plan ve programlar, bir yol haritası artık gecikmeden açıklanmalıdır.

"SALKIMI YANDAŞLARIYLA BİRLİKTE YUTUYORLAR"

Uygulanacak programın pusulası sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme nirengi noktası ise refahın adil paylaşımı olmalıdır. Tüm bunların sorumlusu olan Erdoğan her zaman yaptığı gibi, millet hayat pahalılığı altında inim inim inlerken, “Sin külahın görünmesin” diyerek, sütre gerisinde saklanmış durumda. Sadece hayat pahalılığı değil, borçlar da milletin belini bükmüş. Geçen yılın sonundan bugüne icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 artmış, 9 milyona dayanmış. Hükümetin umurunda değil. Vatandaşı kaderine terk etmişler. Seçimde kendine destek olan, kazanması için dua eden, “Erdoğan kazanmasaydı, Milyonlarca mülteci kapımıza yığılacaktı” diyen, Macaristan başbakanı Orban’a Kuruluş Günü Kutlamalarına katılım adı altında minnet ziyaretlerindeler… Bunlar vatandaşa sabır talkını veriyor, kendileri salkımı yandaşlarıyla birlikte yutuyor.

"BU ENFLASYONUN ANASI DA BABASI DA ERDOĞAN'DIR"

Yüzde 33 enflasyon beklenen yılda memura ve memur emeklisine yüzde 10+15 zam önerecek kadar gerçekle bağlarını kopartmışlar. Bu hükümetten refah beklemek, tekeden süt çıkmasını beklemek gibi bir şey. Seçimde ittifak yaptıkları ortakları sanki bu düzene destek veren kendileri değilmiş gibi şimdi, “Yüksek fiyatlar yüzünden gençler evlenemiyor” diye sızlanıyor. Saray’ın belediye başkanları, Gaziantep’te hakkını arayan işçiye; “Bunun sorumlusu ne sizsiniz ne patron. Tek sorumlu yüksek enflasyon” diye nutuklar atıyor. “İki yıl sonra enflasyon tek haneye düşecek, biraz daha sabredin” diye akıllar veriyor. Bu hayat pahalılığının sebebi yüksek enflasyon da bu yüksek enflasyonun sebebi kim? Biz söyleyelim. Ülkede olup bitenin sorumlusu bellidir. Bu hayat pahalılığının nesebi sahihtir. Bu enflasyonun anası da babası da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Seçimden önce tutulan fiyatların hepsi salındıysa, benzinin mazotun fiyatıyla birlikte, her şeyin fiyatı katlandıysa, camide imam, “Bir ev kirasının 10 bin lirayı bulduğu bu ülkede asgari ücret geçim midir, size soruyorum” diye isyan ediyorsa, bunun sorumlusu, bir zamanlar meydanlarda “Ekonominin sorumlusu benim, ben” diye bağıran Erdoğan’dır."