BIST 100 11.311 DOLAR 42,69 EURO 50,16 ALTIN 5.902,25
11° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Polis Boğaziçi Üniversitesi'ne girdi

Polis Boğaziçi Üniversitesi'ne girdi

Boğaziçi Üniversitesi'ne 12 Eylül askeri darbesinden sonra ilk kez kurum dışından Melih Bulu rektör olarak atandı. Öğrenciler, akademisyenler başta olmak üzere birçok kesim tarafından tepki gösterildi. Bugün de üniversiteye polisin geldiği görüldü. Öğrenciler de Rektörlüğün kapısını mühürledi.

Boğaziçi Üniversitesi'ne 12 Eylül askeri darbesinden sonra ilk kez kurum dışından rektör olarak Melih Bulu'nun atanmasına tepkiler artarak devam ediyor. 2016 yılından bu yana üniversitelere seçimsiz rektör atamalarının yaygınlaştığına dikkat çeken akademisyenler ve öğrenciler, akademik ve bilimsel özerklik için seslerini yükseltmeye başladı.

Öğrenciler önümüzdeki saatlerde Güney Kampüs önünde açıklama yapacak. Eylemden önce Baoğziçi Üniversitesi'ne polisin TOMA ile girdiği görüldü. Üniversite çevresine çok sayıda polis aracı konuşlandırıldı.

Polis Boğaziçi Üniversitesi'ne girdi - Resim : 1

Polis Boğaziçi Üniversitesi'ne girdi - Resim : 2

Polis Boğaziçi Üniversitesi'ne girdi - Resim : 3

Okulun içerisinde toplanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine basın açıklaması yapacakları alanın kapısı özel güvenlikler tarafından açılmadı.
Öğrenciler, 'kayyum rektör istemiyoruz' diye slogan attı. Öğrenciler özel güvenliğe, 'kapı aç, kapıyı aç' diyerek tepki gösterdi. Öğrenciler ıslık ve alkışlarla protestolarına devam etti.

Dışarıdan gelen öğrencilerin iradi müdahalesiyle kapı kırıldı. İçerideki ve dışarıdaki öğrenciler buluştu.

İşte o anlar...

Öğrenciler, "Kayyum rektör istemiyoruz" sloganları attı:

ÖZEL GÜVENLİK MÜDAHALE ETTİ

Kuzey Kampüsü'nden girmek isteyen öğrenciler, özel güvenliğin müdahalesi ile karşılaştı. Öğrenciler tüm engelleme girişimlerine rağmen Kuzey Kampüsü'nden de giriş yaptı.

İşte o anlar...

ÖĞRENCİLER REKTÖRLÜK BİNASINI MÜHÜRLEDİ

Öğrenciler ise, Rektörlük binasına, "Bu bina AKP'li Melih Bulu'nun Rektör atanması sebebiyle Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından mühürlenmiştir!" denildi.

Polis Boğaziçi Üniversitesi'ne girdi - Resim : 4

KINADILAR

Okulun resmi öğrenci kurumu olan, Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Temsilciliği Kurulu da Melih Bulu'nun kurum dışından üniversiteye rektör atanmasını kınadı.

"Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir. Sorun isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir" diyen kurul, "Kayyum rektör istemiyoruz" dedi.

“ÜNİVERSİTEMİZE ZARARLAR VERDİĞİNİ ÜZÜLEREK GÖRÜYORUZ”

Öğrenciler tarafından yapılan basın açıklamasında, “Üniversitemizin özerkliğinin, kişiliğine ve geçmişine bakılmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil; üniversite mensuplarının yaptığı, demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz. Bu şartlar sağlanmadığında ortaya çıkan antidemokratik uygulamaların üniversitemize zararlar verdiğini üzülerek görmekteyiz” denildi.

“AKADEMİK YÖNETİCİLER SEÇİMLE BELİRLENMELİ”

Boğaziçi Üniversitesi Senatosu’nun 2012 yılında kabul ettiği ilkeler vurgu yapan öğrenciler o ilkeleri şöyle sıralandı:

“Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir. Üniversitelerde karar alma yetkisinin, demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler, atamayla değil seçimle belirlenmelidir. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak akademik programlarını ve araştırma programlarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.”

“SORUN; İSİMLERDEN BAĞIMSIZ BİR DEMOKRASİ, AKADEMİK ÖZERKLİK”

“Boğaziçi'liler olarak asıl sorunumuz Melih Bulu'nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir” denilen açıklamada, “Sorun; isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir. Bu nedenle bir kez daha söylüyoruz ki; üniversitelerimizin karar alma mekanizmalarındaki özerkliğine, demokratik ilkelerine, düşünce özgürlüğüne ve seçim yapma iradesine yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz. Kayyum rektör istemiyoruz ve duruşumuzdan vazgeçmiyoruz” ifadelerine yer verildi.

“ACİLEN YENİ SEÇİM DÜZENLEMELERİNİ TALEP EDİYORUZ”

Öğrenciler, taleplerini şöyle dile getirdi:

“Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ediyoruz.”

Öğrenci açıklaması öncesi ve sırasında polisin üniversite ve çevresinde önlemleri artırdığı gözlendi.

AKADEMİSYENLER DE TEPKİLİ

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri de ortak açıklama ile tepki gösterdi.

İşte o açıklama:

“1 Ocak 2021 gece yarısı, 1980'lerin askerî vesayet rejiminden sonra ilk kez üniversitemize kurum dışından bir rektör atanmıştır. Bu durum 2016'dan bu yana ağırlaşarak sürmekte olan, rektör seçimlerini ortadan kaldıran antidemokratik uygulamaların bir devamıdır. Üniversitemizin akademik özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü ve demokratik değerlerini açıkça ihlal eden bu uygulamayı kabul etmiyoruz. Üniversite senatomuzun 2012 yılında kabul ettiği aşağıdaki ilkelerden vazgeçmiyoruz:

1. Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.

2. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.

3. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.

İşte çevredeki polis araçları:

POLİS ÖĞRENCİLERE MÜDAHALE ETTİ

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin 'kayyum rektör' eylemine polis müdahale etti. 2 öğrenci gözaltına alındı, sıkılan gaz dolayısıyla bayılanlar olduğu belirtildi.

İşte o görüntüler:

Polisler Boğaziçi Üniversitesi'nin kapısını kelepçeledi. İşte o görüntüler...

KANUN TEKLİFİ VERİLDİ

CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, devlet üniversitelerinde öğretim elemanlarının kendi rektörlerini seçmeleri ve seçimde en yüksek oyu alan adayın doğrudan göreve başlaması için TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi sundu. Özdemir, üniversite özerkliğinin öne çıkan en önemli göstergelerinden birinin üniversite öğretim elemanlarının kendi yöneticilerini belirleme özgürlüğü olduğunu ifade etti.

“REKTÖR BELİRLEME SÜRECİ 12 EYLÜL'ÜN GERİSİNDE”

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör ataması ile yeniden gündeme gelen rektör belirme sürecinin 12 Eylül’ün de gerisinde olduğunu belirten Özdemir, “Bugünkü rektör belirmeme düzenlemesi ile 12 Eylül 1980 askeri darbe dönemindeki rektör belirleme düzenlemesi arasında neredeyse hiçbir fark kalmadı. 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL döneminde yapılan düzenlemeyle rektör seçimlerine son verildi. 12 Eylül askeri darbe sonrası ve 20 Temmuz darbesi sonrasında yapılan ve bugün uygulamada olan iki düzenleme arasında amaç olarak aslında hiçbir fark yoktur” dedi.

“DEMOKRATİK DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR”

Üniversitelerin kalite ve nitelik bakımından gelişmelerinin ve ihtisaslaşmalarının zarar gördüğünü belirten Özdemir, “Rektör belirleme uygulamasının arkasındaki temel gaye; siyasi iktidara yakın kişileri üniversitelere yönetici olarak atamak, bilimsel özerkliği, bilimi ve bilim insanlarını baskı ve kontrol altına almak ve kadrolaşmak olmuştur. Bu uygulamaların neticesinde üniversiteler bilim üretememekte, dünya sıralamalarında geriye düşmekte ve nitelikli insan yetiştirememektedir. YÖK’ün, üniversitelerin kalite ve niteliklerine dönük çalışmalarına paralel olarak, rektör belirlenmesi konusunda yeni ve demokratik bir düzenlemeye acil ihtiyaç bulunmaktadır” dedi.

“KURUMSAL TAHRİBATA YOL AÇIYOR”

Özdemir, “Bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararları ile üniversitelere rektör atanması bilimsel, akademik özerklik ile bağdaşmamaktadır. Üniversite karar alma birimlerinin atama değil demokratik seçimle belirlenmesi temel talep ve ihtiyaçtır. Atanan rektörler maalesef yönetmeye talip oldukları üniversitelerin öncelikleri yerine kendilerini o makama atayanların önceliklerini ön plana almakta. Siyasi otoritenin tercihiyle kurum dışından yapılan bütün atamalar kurumsal tahribatlara yol açmakta” dedi.

“BÜTÜN ÜLKE VE TOPLUM ZARAR GÖRÜYOR”

Öğrencilerin 'kayyım rektör' dediği Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan son atamaya ilişkin olarak da Özdemir şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu atama, üniversitelerin kurumsal yapılarındaki köklü geleneklerin tahribatının ve geriye gidişinin başat bir örneğini oluşturmakta. Daha önce de olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi rektör seçiminde seçilen bir aday göreve başlatılmamış, çok düşük oy alan başka bir adayın ataması yapılmıştı. Tarihteki bütün örneklerin gösterdiği gibi kurumların bu şekilde tahrip edilmesinin sonunda bütün ülke ve toplum zarar görmektedir. Sahip olduğu kurumlarla varlığını tecelli ettiren devlet, kurumların zayıflatılması veya işlevsizleştirilmesi neticesinde kendi varlığını da tehlikeye atmış olur."