BIST 100 10.277 DOLAR 32,34 EURO 34,81 ALTIN 2.393,53
13° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

KRT sordu TKH adayı Figen Topal cevapladı: Yavaş ve Altınok arasında fark yoktur

KRT sordu TKH adayı Figen Topal cevapladı: Yavaş ve Altınok arasında fark yoktur

Ankara’yı yönetmeye talip Büyükşehir Belediye Başkan adayları KRT’nin sorularını yanıtlıyor. Türkiye Komünist Hareketi Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Figen Topal, Ankara’da seçimlerin iki aday üzerinden değerlendirilmesine tepki gösterdi. Topal, “Ankara özelinde bazı şeyleri ifade etmek gerekirse, biz bugün mevcut başkan Mansur Yavaş ile Cumhur İttifakı’nın adayı Turgut Altınok arasında siyaseten özel bir fark göremiyoruz” dedi.

KRT’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayları ile yaptığı özel röportaj serisi devam ediyor. ABB başkanlığı için 19’u siyasi partiden 5’i de bağımsız olmak üzere 24 aday yarışıyor. Ankara adayları profiline bakıldığı zaman siyasette kadın-erkek eşitliğinin halen sağlanamadığı bir kez daha kendini gösteriyor.

24 adaydan sadece 3’ü kadın

24 adayın 21’i erkek iken, sadece 3 kadın aday ABB başkanlığı için mücadele ediyor. Bugün ki konuğumuz da az sayıda kadın adaydan biri olan Türkiye Komünist Hareketi ABB adayı Figen Topal oldu. Topal, Ankara ve Ankaralılara yönelik hedeflerini anlattı.

“Patronların egemenliğine son verilecek”

-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı yönetmek için zorlu bir yarışta aday oldunuz. 31 Mart seçim gecesinin sonunda zaferle ayrılıp başkanlık koltuğuna oturduğunuz da yapacağınız ilk şey nedir?

Öncelikle partimizin yerel seçimlere yaklaşımını anlatarak başlamak isterim. Bugün yerel yönetimler tam anlamıyla sermayenin ve ülkemizdeki eşitsizliklerin temel nedeni olan kapitalist sistemin büyük bir parçası haline gelmiş durumda. Kamusal alanda ve toplumsal yaşamda her şeyin parayla alınıp satıldığı bu ortamda belediyeler de patronların ve rantiyeci kesimlerin çıkar alanı haline gelmiştir. Bu açık gerçeği hepimiz görüyor, biliyor ve yaşıyoruz. Dolayısıyla komünistlerin yönetiminde belediyelerde sermayenin, paranın ve patronların egemenliğine son verilerek işe başlanacaktır demek en doğrusu olacaktır.

Yerel yönetimlerin sermayenin egemenliğinden, kamu kaynaklarının patronların yağmasından ve kamu hizmetlerinin ticarileşmeden kurtarılması gerekiyor. Fakat biliyoruz ki, tüm bunların yapılabilmesinin ön koşulu, kurulu çarkı bozmaktan, sermaye düzenini topyekûn karşıya almaktan geçiyor. Sermaye düzenini karşıya almadan yerel yönetimlerin halk yararına bir işleyişe kavuşturulması, yaşanan sorunların çözülmesi mümkün değildir.

“Ankara gri şehir haline dönüştürüldü”

-Ankara’nın acil ve en öncelikle çözülmesi gereken sorunu nedir? Buna yönelik çözümünüz nedir?

Ankara başkentimiz. Yıllardır halkımıza hak ettiği hizmetten uzak, doğaya düşman, rant peşinde koşan bir belediyecilik anlayışıyla kentimizi griye sardılar. Ankara, ceplerini doldurarak göstermelik işler peşinde koşanlara mahkûm, başkent olmaktan çok uzak, koca bir köy halinde. Bu gerçeğin herkes farkında. Kentimizin sahip olduğu imkânları halkımıza nimet gibi sunmak belediyecilik değildir. Herkesin adil ve eşit fayda sağlayacağı olanaklar yaratmak, rant ve çıkar kaygısı olmadan, beton yığınlarına mahkûm edilmiş bir kenti yaşanılası bir duruma getirmek, halkımızın iş ve emek gücüyle paylaşımlara katılabileceği, nefes alabilen bir kenti yeniden yükseltmek bizlerin elindedir.

Ankara’nın bizce en önemli sorunu belediye seçimlerinde düzen partilerinin sağcı adayları arasında süren bir yarışa dönmüş olmasıdır. Biz öncelikle halkımızın ‘Kırk katır mı kırk satır mı’ zihniyetine mahkûm olmadığını göstermek için girmekteyiz. Kentimize ve halkımıza toplumcu belediyecilik nasıl olur, başkent nasıl olur anlatma biz komünistlerin görevi haline gelmiştir.

“Mevcut yönetimle bizim anlayışımız taban tabana zıt”

-Mevcut ABB yönetiminin Ankara’ya yönelik gerçekleştirdiği ve sizin de desteklediğiniz bir projesi oldu mu? Eksik kaldığı alanlar ise nedir?

Daha önce de bahsettiğim üzere bizim bugün kapitalizmin göbeğinde onunla hiçbir sorunu olmadan yürütülen yerel yönetim anlayışı ile bizim toplumcu belediyecilik anlayışımız arasında kökten bir fark bulunuyor. Dolayısıyla aslında iktidar ya da muhalefet fark etmez, düzen partilerinin belediyecilik anlayışları arasında bir fark göremiyoruz. Rantçılık, ihale sistemi gibi başlıklar devam ettiği sürece en fazla kötünün iyisine tamah etmek zorunda kalıyoruz. Ancak bu yaklaşıma da, anlayışa da mahkûm değiliz. O açıdan bugünkü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bu çerçeveden soyutlayarak değerlendirmek mümkün değil bizler için.

Ankara özelinde bazı şeyleri ifade etmek gerekirse, biz bugün mevcut başkan Mansur Yavaş ile Cumhur İttifakı’nın adayı Turgut Altınok arasında siyaseten özel bir fark göremiyoruz. Bunun da ötesinde CHP tarafından Ankara’nın çeşitli ilçelerinde eski MHP’li ya da İyi Partililer’in gösterilmesi Ankara’da egemen siyaset anlayışının sağ eksende kurulduğunun en önemli göstergesi olarak okunmalı. Bu yüzden Ankara’nın sağ siyasetin egemenliğindeki durumunun dönüşmesi gerektiğini ortaya koyuyoruz. Ankara ülkenin başkentidir. Cumhuriyet’in merkezidir. TBMM Ankara’dadır. Bu yüzden Ankara gelecekte sol bir karakter kazanmalı ve siyasette de sağcılardan sağcı beğenmek durumda kalmamalıdır. Bizim böyle bir görevimiz mevcut ve bugün de bu bilinçle hareket ediyoruz. İşte bunun için oylar sosyalizme, oylar orak çekice diyoruz.

“Halkın yerel yönetimleri katılımı tam olarak sağlanacak”

-Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci yüzyılını geride bırakıp ikinci yüzyılını yaşadığımız günlerin başlangıcındayız. Siz de bu dönemde Cumhuriyetin kurulduğu Başkent Ankara’yı yönetme talipsiniz. Eğer seçilirseniz 100’üncü yıla uygun Ankara’ya özel projeleriniz neler olacak?

Bugün toplumun büyük bir kesimini oluşturan emekçilerin ekonomik ve politik talepleri ile ülkenin ilerici birikiminin özlemleri sol bir programda karşılık bulabilir. Sosyalistler, sürdürülebilir ya da yenilenebilir düzen arayışında olamazlar. Sömürü, yağma ve rant düzenini sağından solundan iyileştirmek ya da gerici ve emek düşmanı bu düzeni iyileştirmek devrimcilerin işi olmadığı gibi mümkün de değildir. Bununla birlikte düzen siyasetinin yerel seçimlere temel yaklaşımı vaatler ve projeleri halka propaganda etmek, emekçilerin gözünü boyamak üzere kurulu. Çoğu, hayata dahi geçirmeyeceği projeleri emekçilere lütufmuş gibi sunuyor ve seçildikten sonra ekonomik, siyasi çıkarlarını ilerletmeye bakıyor.

Dolayısıyla bizlerin çıkıp halka düzen partileri gibi vaatler ve projeler pazarlamak yerine gerçek anlamda insanca bir yaşam eşitlikçi bir düzen kurmak için neler yapacağımızı anlatmak istiyoruz. Seçimlerin bizler için bir diğer anlamı da bu şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden tüm alanlara dair projeler silsilesi sunmak yerine halkın çıkarları neyi gerektiriyorsa onu ortaya koyuyoruz. Bunun anahtar kavramları ise rant ve ihale sistemine son verilmesi, yerel yönetimlerin kamu çıkarları dışında başka bir şeyi gözetmemesi, özel sektörün belediyeleri sömürmesine son vermesi, yerel yönetimlerin gerçek anlamda halkçı bir yapıya kavuşmasının yollarını anlatıyoruz seçim bildirgemizde. Tüm bunları yapabilmek için halkın yerel yönetimlere katılım yolunun çok açık ve belirgin hale gelmiş olması gerekiyor.

Mevcut düzende halkın yönetime katılımı göstermelik ve kâğıt üzerindedir. Yapılan seçimler de sermaye düzeni açısından göstermelik demokrasi oyunundan başka bir şey değildir.

İl, ilçe ve büyükşehir belediye meclisleri halkın yönetime katılımı için değil, rant, ihale ve siyasi nüfuz elde etmenin aracı olarak işlev görmektedir. Sermaye partilerinin listelerinde buralara aday olanlara bakmak bile işin rengini anlamaya yeter de artar. Çünkü niyet işçinin, emekçinin yönetime katılımı değil, seçim oyunuyla kendi talan düzenlerinin işçiye, emekçiye onaylatılmasıdır.

Sosyalist bir düzende işçi sınıfı ve emekçilerin yönetime doğrudan katılmasını sağlayacak araçlar inşa edilir. Komünistlerin yerel yönetimlerinde halk yönetime doğrudan katılır ve asıl söz sahibidir. Komünistlerin yönetiminde halkın yerel yönetimlerde söz sahibi olması kalıcı hale getirilecek, yönetim üzerinde denetleme, söz, yetki ve karar hakkı güvence altına alınacaktır. Her mahallede ‘Mahalle Meclisleri’ kurulacaktır. Mahalle meclislerinden, işyerlerindeki örgütlü sendikalardan ve meslek örgütlerinden temsilciler ile ilçe meclisleri oluşturulacaktır. Emekçi halkın ihtiyaçları, talepleri ve sorunları yerel meclisler aracılığıyla aşağıdan yukarıya katılımla sağlanacaktır. İşte o zaman Ankara’ya Cumhuriyet’in 100. yılında neler yapılabileceği gerçek bir karar konusu olacaktır.

“Kentsel dönüşümde rantı bitireceğiz”

-Kentsel Dönüşümle ilgili bir projeniz var mı? Varsa eğer nasıl bir işleyiş olacak?

Kentlerin inşaat patronlarının kâr hırsına ve insafına terk edilmesi kabul edilemez. Kentsel dönüşüm adı altında emekçiler kentlerin dışına itilmekte, kent merkezleri piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda ticari amaçlarla ranta açılmaktadır. Bugün her yer betona boğulmuş, kentler yaşanamaz hale gelmiştir.

Komünistlerin yönetiminde bu rant ve yağma düzeni sona erdirilecektir. Kentlerin planlı şekilde gelişimi sağlanacaktır. Çevrenin korunması, arsa spekülasyonlarının önlenmesi, barınma ihtiyacının nitelikli ve ucuz bir şekilde karşılanması, kent merkezlerinin ve tarihi dokuların sermayenin yağmasından korunması ile ulaşım, kültür, sanat, spor gibi toplumsal ihtiyaçlara erişimin kolaylaştırılmasını sağlayacak önlemler alınacaktır.

Kamu ve tarım arazileri ile ormanların sermayeye rant sağlamak üzere imara açılması durdurulacaktır.

Kamu arazileri ranta değil tarıma açılacak, buradan elde edilen bütün ürünler halkın ihtiyaçları için ve doğrudan halkın kullanımına sunulacaktır.

“Su ve kent içi ulaşım ücretsiz olacak”

-Ülkece ekonomide zor günler geçiriyoruz. Artan pahalılığa ve düşen alım gücüne yönelik vatandaşların ve kent ekonomisinin bu süreçte yükünü hafifletecek projeleriniz var mı?

Türkiye’de kapitalizm ciddi bir kriz yaşamaktadır. Türkiye kapitalizminin yaşadığı krizlere karşı, kamuya ait kaynaklar sermaye sınıfına aktarılmaktadır. Özellikle son 30 yıldır yapılan özelleştirmelerin nelere mal olduğu bugün açık biçimde görülmektedir. Türkiye yiyecekten giyime, kâğıttan teknolojiye üretebildiği hemen her şeyi bugün yurtdışından almak zorundadır. Kaynakların etkin kullanımı ancak kamusal hizmetlerin yine kamu eliyle yürütülmesiyle mümkündür.

Komünistlerin yönetiminde piyasa anarşisi ve sermayenin yarattığı yıkım karşısında bütün hizmetler kamu eliyle yürütülecek, kamusal işletmeler kurulacaktır. Kamusal hizmetlerin özel sektör eliyle yürütülmesine son verilecek, bu şekilde çalışan tüm özel işletmeler engellenecektir. Taşeron işçilik tamamen kaldırılacaktır. İşçi sınıfı ve emekçilerin yüksek enflasyon karşısında yoksullaşması ve gıda gibi en temel ihtiyaçların giderek pahalılaşması temel ihtiyaçlara erişimde büyük zorluklar doğurmaktadır. Bu zorlukları ortadan kaldıracak tedbirler, tüccara mahkûm edilen tarım üreticisinin yaşadığı zorluklar da gözetilerek, hayata geçirilecektir.

Her mahallede ‘Halk Birlikleri’ kurulacaktır. Gıda başta olmak üzere halkın temel ihtiyaçları doğrudan üreticiden emekçi halka ulaştırılacaktır. Deniz ve demiryolu taşımacılığı başta olmak üzere kent içi ulaşım kapasitesi merkezi planlama ile arttırılacaktır. Maliyeti ödenen vergilerle fazlasıyla karşılanan ve en temel haklarından olan su ve kent içi ulaşım ücretsiz olacaktır.

“Ücretsiz yurt ve aşevleri açacağız”

-Ankara’da 300 binden fazla öğrenci nüfus yaşamaktadır. Büyük bir öğrenci nüfusuna sahip olan Ankara’yı ‘öğrenci dostu şehir’ haline getirmek için hangi projeleri hayata geçireceksiniz? Son dönemlerde öğrencilerin yaşadığı barınma ve ulaşım sorunlarına yönelik özel çözümlerinizi paylaşır mısınız?

Öğrenci arkadaşlarımızın öncelikle barınma ve gıda sorunlarına yönelik ücretsiz yurtlar ve aşevleri açılacaktır. Mevcutta bulunan kütüphanelere ek olarak ders çalışma ortamları genişletilerek içerisinde sinema, tiyatro, tartışma merkezi, beceri atölyelerinin de yer aldığı ’Halk Kültür Evleri’ kurulacaktır. Bu evlerden emekçi halkımız da faydalanacaktır.

“Ev işleri kamu hizmeti olarak verilecek”

-Ev kadınlarına yönelik, onların sosyal güvencesini sağlayacak, istihdama katılmalarının önünü açacak çözümleriniz var mı?

Kadınların özgürlüğü için ev işleri ücretsiz kamu hizmeti olacaktır. Çocuk, hasta, yaşlı bakımı başta olmak üzere, kadınların üzerine yıkılan ev işleri ve ev içerisine devredilen bütün bu yükler kamu hizmetleri olarak toplumsallaştırılacaktır. Bütün yerelliklerde yeterli sayıda kreş, hasta ve yaşlı bakım evleri, çamaşırhane ve aşevleri hizmete açılacaktır. Bütün bu hizmetler ücretsiz olacaktır.

“İşçi sınıfının sendika hakkı engellenemez”

-Her seçim öncesi belediye çalışanları işlerini kaybetme ya da sendika değiştirme konusunda çeşitli endişelere veya baskılara maruz kaldıklarını dile getiriyor. Seçilmeniz halinde bir işten çıkarma ya da işçilerin sendika tercihlerine karışılacak mı?

Hayır böyle bir durum söz konusu dahi olamaz. Biz işçi sınıfı partisiyiz. Dolayısıyla ülkenin emekçi halkının çıkarları doğrultusunda yerel yönetimlere dönük bir programımız var. İşçi sınıfının sendikal örgütlenmesi ve bununla birlikte siyasal örgütlenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Halkın yerel yönetimlere ve bunun da ötesinde devlet yönetimine katılmasının olduğu tek düzenin sosyalizm olduğu gerçeğini burada tekrar hatırlatmak istiyorum. Sosyalizmde işsizlik yasaktır, örgütlü toplum ise esastır.

“Emekliler! Düzenin temsilcilerine oy vermeyin”

-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024 yılını ‘Emekliler Yılı’ olarak ilan etti. Ankara, 1 milyondan fazla emekli ile en çok emekli nüfusuna sahip ikinci il. Siz de başkanlığınızda emeklilere yönelik hayata geçirmek istediğiniz projelere sahip misiniz? Varsa bu projeleriniz nelerdir?

Bugün başta Ankara’da olmak üzere emekli yurttaşlar gerçek anlamda AKP iktidarı tarafından büyük bir cendereye alınmıştır. Seçim öncesi rüşvet gibi verilen ek zamlar ya da ikramiyeler aracılığı ile emeklilerin oyları satın alınmaya çalışılıyor. O yüzden öncelikle tüm emekli yurttaşlara açık bir çağrı yapmak istiyorum. AKP’ye ve bu düzenin temsilcilerine, sağcılara ve sol gösterip sağ vuranlara sırtınızı dönün. Biz komünistler emekçi halkın bir parçası olan emekli yurttaşların sorunlarının da ihale sisteminin, rantçılığın, yerel yönetimlerdeki sermaye egemenliğinin ve sağcılığın ortadan kaldırılması ile çözüleceğine inanmaktayız.

“Barınma ve sağlık kontrollü sağlanacak”

-Son yıllarda kamuoyunun ve yerel yönetimlerin en önemli tartışma konusu başıboş sokak köpekleri… Ankara’da bu soruna yönelik sokakların güvenliğini hayvan haklarını gözetecek şekilde nasıl sağlamayı planlıyorsunuz?

Aslında başı boş bırakılmış(!) köpeklerimiz ve diğer hayvanlar için veterinerlik fakültelerimizden ve hayvan koruma besleme derneklerimizden de destek alarak planlı bir şekilde kısırlaştırmalar yapılacaktır. Böylece düzensiz çoğalmaların önüne geçilecektir. Kentin sahip olduğu araziler kullanılarak hayvanların da daha rahat yaşayabileceği Kent Orman Parkları oluşturulacaktır. Burada barınma, sağlık ve beslenme sorunları kontrollü olarak sağlanmış olacaktır. İnsanların hayvan satın alma ve satma tekelleri engellenecek, koruma altındaki hayvanlardan sahiplendirme yapılacak ve takip edilecektir.

“Kamu kaynağı kamuya aktarılacak”

-Son olarak yerel yönetimlerin halk için yapılandırması ve yapılacaklar konusunda örnekler vermek ister misiniz?

Bugün kamu kaynakları halk için değil bizzat patronlara kaynak aktarımı için kullanılmaktadır. Yerel yönetimlerin elde ettiği gelirler bir yandan sermayeye aktarılırken, bir yandan da tarikat ve cemaatlere peşkeş çekilmektedir. Bizim yönetimimizde piyasa anarşisine ve sermayeye karşı bütün kaynaklar kamu yararı ve emekçiler için kullanılacaktır. Yerel yönetimlerin hiçbir kaynağı kamu yararı dışında kullanılmayacaktır.

Belediyelerden her yıl yüz milyonlarca liralık fon alan cemaat, tarikat ve vakıf adı altındaki gerici örgütlenmelere aktarılan bütün kaynaklar kesilecektir. Cemaatlere, tarikatlara ve vakıflara tahsis edilen taşınmazlar geri alınacaktır. Üniversite öğrencilerinin cemaat ve tarikat yurtlarına mahkûm edilmesinin önüne geçilecektir. Cemaatlere, tarikatlara ve vakıflara tahsis edilen taşınmazların geri alınması ve kamusal kaynaklarla inşa edilecek yeni yurtlarla üniversite öğrencilerinin ücretsiz, sağlıklı ve güvenli barınma sorunu ortadan kaldırılacaktır.

Belediyelerde, danışmanlık hizmetleri adı altında yapılan soygunlara son verilecektir. Belediyede çalışan hiçbir üst düzey yönetici, ortalama işçi maaşından daha fazlasını alamayacaktır. Yerel yönetimlerin bütün gelir ve giderleri her ay düzenli olarak halka ilan edilecektir. Kaynakların etkin olarak kullanılması ve toplumsal ihtiyaçların planlanması için bütün yerelliklerde planlama merkezleri kurulacaktır. Yerel yönetimler meslek örgütleri, üniversiteler, bilim insanları tarafından oluşturulacak planlama merkezleriyle şekillenecektir.