BIST 100 9.916 DOLAR 32,44 EURO 34,74 ALTIN 2.438,67
14° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Torbacının anlattıkları dehşete düşürdü

Torbacının anlattıkları dehşete düşürdü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı konusunda sert eleştirilerde bulunmuştu. Uyuşturucu konusundaki tartışamlar devam ediyor. 'Torbacı' diye adlandırılan bir uyuşturucu satıcısının anlattıkları dehşet tabloyu gözler önüne serdi. Satıcı, polislerle nasıl işbirliği yaptıklarını, uyuşturucu maddelerinin Türkiye’ye hangi yöntemlerle sokulduğunu, çete savaşlarını, uyuşturucu satmayı neden bıraktığını anlattı.

Uyuşturucu meselesi Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Halk arasında “torbacı” diye bilinen uyuşturucu satıcısı, Medyascope’tan Buket Topaktaş’a konuştu. Satıcı Volkan, polislerle nasıl işbirliği yaptıklarını, uyuşturucu maddelerinin Türkiye’ye hangi yöntemlerle sokulduğunu, çete savaşlarını, uyuşturucu satmayı neden bıraktığını anlattı.

12 YAŞINDA İLK UYUŞTURUCU DENEYİMİ

Volkan’ın hayatına uyuşturucu ilk kez 12 yaşında altıncı sınıf öğrencisiyken giriyor.

Bir akşam teyzesinin çantasında bulduğu esrarı içiyor.

Bağımlı olduğunda başına neler geleceğini bilmeyen Volkan, maddenin kısa süreli sahte hazzını arkadaşlarına anlatıyor.

Volkan’ın anlattıkları kendi gibi 12 yaşında olan arkadaşlarını da etkiliyor.

Volkan o dönemleri şöyle anlatıyor:

“Arkadaş çevremde benim gibi meyilli olanlar vardı. Beraber alıp kullanmaya başladık. Sürekli okuldan atılıyordum. Çok sayıda okul değiştirdim.”

ORTAOKULDA BAŞLAYAN UYUŞTURUCU TİCARETİ

Volkan bu sürecin ardından fark etmeden uyuşturucu satıcısı olduğunu söylüyor. Hem kendine hem de arkadaşlarına madde almaya başlayan Volkan yaşadıklarını anlatıyor:

“Ortaokulu yeni bitirmiştim, mahallede takıldığımız üç-beş arkadaştık. Uyuşturucu almak istiyoruz ama bunun için para lazım. Küçük olduğumuz için ailemiz fazla para vermiyordu. Uyuşturucu almaya giderken mahalledeki farklı gruplara ‘Siz de alır mısınız?’ diye sormaya başladık. Böyle alışveriş yaparken ‘Zaten onlar da içiyor çok alalım. Onlara satalım’ diye düşündük ve o şekilde gelişti. Uzun bir dönem böyle gitti.”

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN UYUŞTURUCU RAPORU

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın yayımladığı “2022 Türkiye Uyuşturucu Raporu”na göre ise Türkiye’de 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 44,9 artışla 2 ton 841 kilogram kokain ele geçirildi. Yakalanan eroin miktarı da bir önceki yıla oranla yüzde 61,1 arttı. 2021’de Türkiye’de 22 ton 202 kilogram eroin yakalandı.

2021’de ele geçirilen asetik anhidrit miktarı ise bir önceki yıla göre üç kat artarak 36 ton 253 litreye ulaştı. Metamfetamin miktarı da yüzde 32,8 artarak 5 ton 528 kilogram oldu.

BİR AYDA 6 ASGARİ ÜCRETE EŞ DEĞER KAZANÇ

Volkan da Türkiye’de büyük bir uyuşturucu ticareti döndüğünü söylüyor. Volkan, bu ticaret sayesinde büyük miktarlarda paralar kazanıldığını, kendisinin de bir ayda en az altı asgari ücret kazandığını belirterek, “Ergenliğe de girince bu işten para kazanıldığını fark ettim. Kuzenim zaten yapıyordu. Kendimi bir anda onların grubunun içinde buldum. Sonra para tatlı geldi, daha çok saldırdık bu işe. Şu anki ekonomiyle söylüyorum bir ayda kişi başı en az altı asgari ücret kazanıyorduk. Ev, araba, yat… Bizimle yaşıt arkadaşlarımız ayda bir kez gece hayatına gidebiliyordu, biz ise her gün. Tozpembeydi her şey” diyor.

“EĞİTİMSİZ BİRİYİM, SAYGINLIK KAZANMAK İSTEDİM”

Volkan’a “Başka türlü para kazanamaz mıydın?” diye soruyorum, sitemkâr bir ses tonuyla “Eğitimsiz bir insanım” diye yanıtlıyor:

“Eğitimsiz bir insanım, ortaokul mezunuyum. Bu işe başlamadan önce zaten çalışıyordum ama kazandığım para yetmiyordu, çalışırken de çok yoruluyordum. Çevremde insanların yaşadığı hayatı, kazandıkları saygınlıkları görüyordum. Öyle bir yerde yaşıyoruz ki her şey maddiyattan geçiyor. Bunları kazanmak istedim.

Zaten şöyle oluyordu; bu döngünün içine girdiğin zaman bu işi yaptığını bilen insanlar sana önce kötü gözle bakıyor. Yaşadığın eğlenceli hayatı gördüklerinde ise saygınlık kazanıyorsun.”

“ANNEM-BABAM YATARKEN ODALARININ KAPISINI KİLİTLİYORDU”

Hem uyuşturucu satıcısı hem de kullanıcısı olan Volkan, madde kullandığı zaman düşüncelerinin, hareketlerinin diğer insanlara göre daha farklı olduğunu, bu nedenle ailesiyle anlaşamamaya başladığını belirtiyor.

Özellikle babasıyla arasındaki ilişkinin bozulduğunu vurgulayan Volkan, bir gece eve geldiğinde yaşadıklarını anlatıyor. Sorduğum tüm soruları gözlerimin içine bakarak yanıtlayan Volkan, o geceyi anlatırken gözlerini kaçırıyor, elleri titriyor:

“Babamla o zaman aram çok kötüydü. Bir gece uyandım lavaboya gittim, su içtim sonra anneme ve babama bakayım dedim.

Kapının kolunu çevirince kilitli olduğunu gördüm. Annemle babamın odasının kapısı kitliydi. Gittim yattım. Kalktığımda babam işe gitmişti, anneme ‘Neden kapıyı kilitlediniz?’ dedim.

Annem, ‘Oğlum baban korkuyor? Gece kalkar bize bir şey yaparsın diye’ dedi. Çok zoruma gitmişti, üç-dört gün kendime gelemedim.”

BİR GÜNDE 1,5 KİLO BONZAİ, 600 TANE EKSTAZİ HAP, 350 GRAM KOKAİN

Volkan uyuşturucu satmak için sabah saat 10.00’da uyanarak hazırlıklara başladıklarını, çok disiplinli çalıştıklarını, dinlenmemek için tuşlu telefonlar kullandıklarını, gece 03.00’lere kadar dağıtım yaptıklarını aktarıyor.

Her yaştan ve her sınıftan müşterisi olduğunu vurgulayan Volkan bir günde yaklaşık 1,5 kilo bonzai, 600 tane ekstazi hap, 350 gram kokain sattıklarını belirtiyor:

“Çok kalabalık bir kitleydi, yetişemiyorduk. Telefonu açtığımız zaman mesajlar, aramalar hiç durmazdı. O zamanlar rövanşta ekstazi hap, esrar vardı. Ondan sonra gündeme gelen bonzai illeti ve bir de bunun lüks tarafı vardı yani taş ve kokain.

Bir grup mahalle arasında bonzai, ekstazi satardı. Bir grup biraz üst mahallerde taş, kokain satardı çünkü onlar daha pahalı maddeler.

Ekstazi, bonzai, esrar maddesi içen arkadaşlar genelde 17-25 yaş arası, taş ve kokain içenler 25-40 yaş arası olurdu.

Esrar, bonzai maddesini genelde yoksula yakın insanlar parası olmadığı için içerdi. Ekstaziyi maddi durumu orta olan insanlar. Taş, kokain maddesini zaten maddi durumu çok iyi olan insanlar içiyordu.”

EVE TESLİMAT, NAKİT ÖDEME

Volkan ödemeleri elden nakit aldıklarını, fazla miktarda madde alan kişiler için eve teslimat yaptıklarını aktarıyor.

Çok zengin müşterileri olduğunun, onlar için özel ödeme yöntemleri olduğunun da altını çizen Volkan, “Ben bunu Nişantaşı’nda pırlanta dükkânı olana da sattım, lüks marka arabası olana da. Bazen cari çalışırdık onlarla, toplu alırlar sonra ödeme yaparlardı” diye konuşuyor.

“TÜRKİYE'DE MADDEYE BAŞAMA YAŞI 11”

İstanbul’un belli noktalarında “toptancı” dedikleri kişilerin olduğu bilgisini paylaşan Volkan, kendilerinin de maddeyi buralardan temin ettiklerini söylüyor.

Volkan, Türkiye’de maddeye başlama yaşının 11 olduğunu iddia ederek, “Toptancıya, ‘torbacılar’ giderdi. Mesela bizden çok madde alırlardı. ‘Bu ne iş?’ diye toptancıya sorardık, ‘Bunlar 11 yaşındaki çocuğa bile madde satıyor, ondan çok alıyorlar’ derdi. Zaten şu an ülkemizde maddeye başlama yaşı 11. 11 yaşındaki çocuklar kullanıyor” diyor.

Her şeyin bilinmesini, açığa çıkmasını isteyen Volkan, gözlerini kocaman açarak, kızgın bir ses tonuyla “Sokaklarda rahatça madde satıyorduk, bu nasıl olabilir?” diye soruyor ve bazı polislerin kendileriyle anlaşmalar yaptığını, koruduğunu iddia ediyor:

“Emniyetin her mahallede ‘sivil polis’, ‘muhbir’ adında adlandırdığı birimleri var. Bunlara vatandaşlar tarafından zaten şikayetler gidiyordu. Bizim bağlı olduğumuz mahalleye polis ekipleri geliyordu, kim bunlar araştırıyordu, ne kadar büyük para kazandığımızı görüyordu. Geliyordu bazıları, ‘Çok büyük cezası var, sizi yakalarız’ falan diyordu. Biz de ‘Büyük bir tezgâh var, bozdurmayız. Birimizi alsan diğeri devam eder’ falan derken iş pazarlığa gidiyordu.

Sonra işte parasını alıp giden memurlar, bizi gece alemine davet eden memurlar oluyordu. Bizi kimin ihbar ettiğini söyleyen, ad soyad bilgisi veren, kollayan memurlar oluyordu. Bunların hepsini birebir gördük.”

Volkan, çok satış yaptıkları zaman kurdukları düzen bozulmaması için bazı polislerle işbirliği içinde aralarından seçtikleri arkadaşlarını bilerek yakalattıklarını anlatıyor:

“Bir yerden sonra mesela iş artık polisi geçiyor. ‘Polis ne yapıyor’ falan gibi baskı kurulduğu zaman şöyle bir şey oluyor, ‘Aranızdan bir şahıs seçin, üzerinde küçük bir uyuşturucuyla yakalayalım. Çok küçük bir ceza alsın. Bir-iki sene yatsın çıksın’ diyorlar. Mesela biz kurban olarak kuzenimi seçmiştik. Bir buçuk sene yattı ve çıktı.”

ESRAR VE EKSTAZİ HAPI TÜRKİYE'DE ÜRETİLİYOR, TAŞ İLE KOKAİN YURTDIŞINDAN GELİYOR

Volkan, uyuşturucu maddelerin toptancılara gelme süreci hakkında da bilgi veriyor. Esrar ve ekstazi hapın çoğunlukla Türkiye’de üretildiğini, taş ve kokainin ise yurtdışından ülkeye sokulduğunu söylüyor.

Volkan, Türkiye’deki esrar ve ekstazi üretimi ile ilgili şu ayrıntıları paylaşıyor:

“Türkiye’nin toprakları üretim için elverişli, birçok bölgede, kırsalda ekiliyor. Hasadını yapıp şehirlere sokuyorlar. Kapalı bir ortamda üretiliyorsa ışık, nemlendirme, damlatma sistemi kuruluyor.

Ekstazi üretimi de kolay, belli kimyasallarla elde ediliyor. Hamur kıvamına getiriliyor sonra özel baskı makineleri var, endüstriyel makineler. Bu makineler tekstilde kullanılan düğme makineleri gibi. Makine ses çıkardığı için şehir dışında bağ evleri, lüks villalar tutuluyor. Pantolon, gömlek düğmesi gibi makine tek tek hap basıyor. Faklı renklerde farklı desenlerde olabiliyor.

Sonra sayılıyor, poşetleniyor, şehir içinde toptancıya geliyor. Toptancı bizim gibi perakendeci arkadaşlara dağıtıyor ve piyasaya sürülüyor.

Piyasaya sürdüğün zaman başarısız bir uyuşturucu bile üretmiş olsan peynir ekmek gibi satıyorsun.”

UYUŞTURUCU TİCARETİ VE TÜRKİYE

Uluslararası kuruluş olan Global İnitiative Against Organized Crime (‘Organize Suça Karşı Küresel İnisiyatif’), 2021’de yayımladığı “The Cocaine Pipeline to Europe” (Avrupa Kokain Hattı) raporunda Latin Amerika ve Afrika’dan gelen kokainin yolcu uçakları yoluyla İstanbul’a, Latin Amerika’dan gelen kokainin kargo gemileri yoluyla Kocaeli, İzmir ve Mersin’e geldiğini anlatıyor.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin “2021 Dünya Uyuşturucu Raporu” verilerine göre de Türkiye, en fazla kokainin yakalandığı ülke olarak birinci sıradayken, en çok eroinin ele geçirildiği üç ülkeden biri konumunda.

TÜRKİYE'YE GEMİLERLE SOKULUYOR, GENİŞ BİR TİCARET AĞI VAR

Türkiye’de büyük bir uyuşturucu ticaret ağı olduğunun altını çizen Volkan da taş ve kokain maddelerinin ülkeye gemilerle sokulduğunu aktarıyor:

“Gemiyle geliyorsa herhangi bir firmanın armatörü de bu işin içinde olur genelde. Kaptanı bağlar, der ki ‘Ağzını sıkı tut, bu işi başar sana şu kadar pay vereceğiz.’ Sonra Türkiye sularına gelir. Türkiye’ye geldikten sonra madde gemiden, lüks bir yat veya bota atılır. Sahilden de nakliyeciler alır.

Çok iyi organize olmak gerekli. Yurtdışından gemiyle sokulan maddelerden liman başkanlığı, asayiş polisi, narkotik polisi bunların çoğunun haberi olur. Yani 10 kişiden üçünün haberi olur, onlar da pay alırlar.”

Volkan, Türkiye’ye giren uyuşturucudan üst makamların da haberinin olduğunu iddia ediyor:

“Ülkeye gelen uyuşturucunun yüzde 75’i yurtdışından geliyor. Bunları da çok üst makamların haberi olmadan, bir payı olmadan mümkün değil sokamazsın, imkânsız. Üst makamlar görevlerini yerine mi getiriyor yoksa uyuşturucu ticaretinin yolunu mu açıyor? Yasadışı iş olduğu için kazandığın paranın yüzde 100’ü kâr. Haberlerde şu kadar uyuşturucu yakalandı falan diyorlar, bunlar üst makamlardan gizlice getirmeye çalışanların malları. Yakalanan miktarı gösteriyorlar, peki yakalanmayanlar? Kendi soktukları malları da göstersinler.

Volkan, ele geçirilen uyuşturucu maddelerinin miktarının basına yanlış servis edildiğini, hepsinin imha edilmediğini iddia ediyor:

“En üstekilerin çoğu hiçbir şey yapmıyor, hiçbir şey. ‘Şu kadar miktarda uyuşturucu yakalandı, imha edildi’ diyorlar. 50 kilonun 5 kilosunu imha et, 45 kilo buhar. Sür tekrar piyasaya. Yakalanan malların kimin olduğu da önemli.”

“İNSANLAR ÜLKENİN ŞARTLARINDAN, EKONOMİK SORUNLARINDAN DOLAYI UYUŞTURUCUYA YÖNELİYOR”

Volkan uyuşturucu sorununun Türkiye’de bitmeyeceğini düşünüyor. Ülkedeki ekonomik sorunlara dikkat çeken Volkan’a göre bu durum uyuşturucu bağımlılığının en büyük nedenlerinden biri:

“Yeni nesil uyuşturucu kullanmaya çok meyilli. Mesela şu an gündemde olan ‘metamfetamin’ denen bir madde var. Eroin üretilirken altta kalan pisliği. Çok ucuz olduğu için talep var. Yönetimin bitirmesi imkansız çünkü ülkemizdeki AMATEM’ler yetersiz, eğitim seviyesi yetersiz.

İnsanlar bilerek uyuşturucuya yönelmiyorlar. Gelecek kaygısından, ailevi problemlerden, ekonomik problemlerden, okulla ilgili sorunlarından dolayı kafalarını dağıtmak için kullanıyorlar. Aslında bilseler ki büyük bir bataklığa yöneliyorlar kesinlikle kullanmazlar.

Her şey o kadar siyasi ki yaşadıkları ülkenin şartlarından, ekonomik durumdan dolayı tercih ediyorlar, yani bu ülkede bunu bitirmen çok zor.”

ÇETE SAVAŞLARI

Volkan, uyuşturucu ticaretinde büyük bir rant döndüğünün altını çiziyor.

“Yaptıklarına sanki helal paraymış gibi ekmek davası gözüyle bakıyorsun” diyen Volkan, “çete savaşları” hakkında da bilgi veriyor:

“Tezgahını başka birimler fark ediyor. Bakıyor bölgede başka kimse bu işi yapamıyor, araştırmaya başlıyor. Araştırdıkları zaman zaten çok basit bir şekilde ulaşabiliyorlar bilgilere. Sonra gücümüzü ölçüyorlar, nelerle baş edebilir, nelerle baş edemeyiz diye, bunu yaşadığımdan söylüyorum. Sonra bize artık sıçramaya başlıyor, ‘Bu bölge sana çok, birazını biz yapalım’ diyorlar. Olurdu olmazdı derken çeteler arası savaş başlıyor.

İllegal iş yapıyorsun, çok paran var. Silahlar, tabancalar alabiliyorsun, çağırdığında yanına gelecek çocuklar oluyor. Sen onlara, onlar sana sıkıyor. Ölenler, yaralananlar, sakat kalanlar. Suçsuz, günahsız insanlar, işletmeler hepsi nasibini alıyor bunlardan. Bu oyunda her zaman büyük olan kazanıyor. Büyük dediğim tek şey ‘para.’ Ne kadar paran varsa o kadar büyüksün.

Bize göre en kalabalık bizdik ama bizden bir tık kalabalığı geldiği an bizim sistemimizi, ekibimizi bütün alışverişi bozması sekiz ay sürdü. Sekiz ayda darmaduman etti. Bir işyeri açtın, 10 sene çalıştın sonra kapatıp gitmek gibi bir şey de değil. 10 sene boyunca çalıştığını fazlasıyla heba ediyorsun ki canından oluyorsun yani daha ne olabilir?”

“SİLAHLARLA TARADILAR, KUZENİM ÖLDÜ”

Volkan ve grubu da çete savaşlarına giriyor. Volkan bu savaşta kuzenini kaybediyor:

“Aramızda bir grupla savaş başlamıştı. Ekibimiz dağılmaya başladı, kuzenim ve ben dedik ki ‘Bu zamana kadar kimseye boyun eğmedik, niye boğun eğiyoruz?’ İki ay boyunca savaştık. Büyük bir savaştı bu. Çatışmalar, kurşunlamalar, yağmalamalar, hepsini yaşadık. Finalde kuzenim yakalandı. Cezaevi firarisiydi zaten.

Karakola, adliyeye götürdüler. Peşinden ben de adliyeye gittim. Sonra nasıl bir durum oldu bilmiyorum, hakim denetimli serbestlik verdi, ‘Bir tane şikayet var, karakolda tekrar ifade vereceksin sonra her gün imza vereceksin’ dediler.

Adliyeden karakola, karakoldan sonra da bir kafeye gidip oturduk. Kuzenimle konuştuk, pes ettik, evden valizleri alıp şehri terk edecektik. Beş-altı ay gözükmememiz lazım yoksa öldürecekler. Taksiye atladık, yoldan bilet ayırdık, kaçacağız.

Evimize gelirken tenha bir sokakta taksinin önünü kestiler, siyah maskeli üç kişi silahlarla taramaya başladı. Adliyeden çıktığımız için bizim üstümüzde bir şey yoktu, koruyamadık kendimizi. Ben ayağımdan ve kolumdan yaralandım. Kuzenim öldü.“

“BUNLARI BİREBİR GÖRDÜK, YAŞADIK, GERÇEK”

Kuzenin hayatını kaybetmesi Volkan’ı derinden sarsıyor ve değişmeye karar veriyor. Volkan, “gerçek” diyerek başladığı sözlerini yine “gerçek” diyerek sonlandırıyor:

“Kuzenim yanımda çatışmada rahmetli olduktan sonra tövbe etmek istedim. Uyuşturucu ticareti yapan en büyük birimden en küçük birime kadar kim olursa olsun, 5 kuruş bile parasını yediyse hiçbir şekilde normal şartlarda can vermiyor.

Bunları birebir gördük, yaşadık, duyduk, şahit olduk, gerçek.

KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, ülkede iddia ettiği yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı konusunda sert eleştiriler yöneltmişti.

İsim vererek İstanbul’da öldürülen uyuşturucu tacirlerine değinen Kılıçdaroğlu, “İspat etmezsen namertsin” diyen İçişleri Bakanı Soylu’ya “İşte ispatladım ne yapacaksın? Onurun şerefin varsa istifa edersin ya. O değil sadece, sarayın da bırakması lazım” diye cevap vermişti.

“Suçlularla boy boy poz vermeyi bırak, Emniyet'in raporunu oku önce” diye seslenen Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında konuşnuştu.

“Uyuşturucu kullanımı 10 yaşına kadar düştü. Gerçekten de on yaşındaki bir çocuğun uyuşturucu kullanması ne demektir? Allah belanızı versin! Bir yönetim, bir saray iktidarı kendi evlatlarına bunu nasıl yapar Allah aşkına!” dedi.