Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Son seçim

Elfin Tataroğlu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu hafta içi yaptığı “Benim için bu bir final, yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim” açıklaması yine çok konuşuldu. Tam da yerel seçime sayılı günler kala yapılan bu çıkışın, 1 Nisan sonrası bir Anayasa hazırlığına mı, bir erken seçime mi, yoksa seçim kampanyasının yönünü duygusallığa mı çevirmek üzere yapıldığı tartışma konusu. Aslında bunların hepsi birden olabilir diyebiliriz.

Anayasa hazırlığı…

AK Parti’nin 1 Nisan sonrası için bir Anayasa hazırlığı içersinde olduğunu duymayan, bilmeyen kalmadı. Fakat esas mesele bu Anayasa değişikliğinin kapsamının ne olacağı. Özellikle seçim sistemine yönelik bir takım değişikliklerin yapılmak istendiği bilinirken, bu değişikliklerin iki dönem kuralı üzerine yapılması artık ihtimal dahilinde. Onun dışında çok uzun zamandır Erdoğan tarafından dillendirilen 50+1 mevzusu da gündeme gelebilir. Seçim takvimine göre yaklaşık 4,5 yıl seçimsiz geçeceği düşünülen bir dönemde, siyasi partiler tarafından Meclis dengesinin değişebileceği ve muhalefetten bazı oyuncuların Anayasa değişikliği konusunda AK Parti’nin yanında yer alabileceğini de söyleyebiliriz.

Erken seçim ihtimali…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem eski sistemde, iki dönem yeni sistemde olmak üzere üçüncü döneminin içinde bulunuyor. Aslında AK Parti’nin iç kurallarına göre üç dönem kuralı tamamlanmış durumda. Parti içi bu uygulamanın Erdoğan için geçerli olmayacağı konusunda herhalde hemfikiriz. O zaman gelelim kendisinin de bahsettiği yasal çerçeveye… “Cumhurbaşkanı'nın ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”(Anayasa,116/3)

O halde Meclis seçim kararı alırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan üçüncü döneminde de aday olabiliyor.

Meclis erken seçim kararı alır mı?

Meclis'te tablonun nasıl gelişeceği, 31 Mart seçim sonuçlarına ve 1 Nisan sonrası oluşacak atmosfere bağlı. Eğer ki Anayasa tartışmaları üzerinden, muhalefet için asla kabul edilemez değişiklikler öngörülürse erken seçim yolları kapanabilir. Yani normalde muhalefet partilerinin kolaylıkla destek sunacağı bir erken seçim kararı, Anayasa'da yapılmak istenen değişiklikler gerekçe gösterilerek reddedilebilir. Yok eğer Anayasa üzerinden yeni bir gerginlik hattı oluşturulmaz ise, o zaman muhalefet partilerinin erken seçime destek olabileceğini öngörebiliriz.

Yoksa sadece propaganda mı?

Şimdi gelelim üçüncü ihtimale… AK Parti seçmeninin bir kısmının partilerine kırgın, küskün olduğu son seçimde parti oylarının yüzde 36’ya düşmesi ile iyice ortaya çıktı. “Son kez adaylık” mevzusu kısaca tabanını duygusallık üzerinden konsolide etme çabası da diyebiliriz. Henüz birkaç hafta evvel merkezi iktidar ve yerel yönetimler birlikte hareket etmezse hizmet gelmez diyerek sert bir üslupla seçim kampanyasını yürüten Cumhurbaşkanı’nın, aniden duygusallaşmış olması, daha evvelki seçimlerde de gördüğümüz eldeki jokerin masaya konulduğunu ispatlıyor.

Peki işe yaradı mı? Belki yarayabilirdi. Fakat henüz açıklamanın mürekkebi kurumamışken Bekir Bozdağ’dan gelen tweet işin olası büyüsünü bozdu. Halbuki daha yeni kısa videolar hazırlanmış ve Cumhurbaşkanı'na duygusal bir veda provası sahneye konmuştu. AK Partililerin gözünde bir damla yaş kurumadan Bozdağ’ın yaptığı açıklama, yaratabileceğini düşündükleri tüm etkiyi bir günde yok etti.

Yazının başında da söyledigim gibi bu açıklama 1 Nisan sonrasına bir işaret fişeği miydi, yoksa seçim sürecinin çantadaki son tavşanı mıydı bunu bilemeyiz. Fakat bu seçimin sonuçları üzerine ve bu seçimden sonra çok kritik günlerin muhalefeti beklediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Her seçim kritik ve her seçim sonrası önemli dediğinizi duyar gibi oluyorum. Fakat bu sefer çok daha farklı, hatta bazı siyasi partiler için bir varlık yokluk meselesine dönecek günler gelebilir. Seçmenin artık yeni bir başarısızlığa tahammülü kalmadı. Zaten siyasi partilere ve siyasetçilere azalmış olan güven duygusu bu seçimde hepten ortadan kalkabilir. Yaşayıp göreceğiz.