Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Yüzleşme…

Elfin Tataroğlu

Demek ki AK Parti’nin seçim muhasebesini yapabilmesi için bir ıstakoz fotoğrafına ihtiyacı varmış. Yerel seçim sonrası iktidar partisinin özellikle büyükşehirleri açık ara farkla kaybetmesinin üzerinden 15 gün geçti. İktidar safından bu yenilgiye dair ne bir istifa, ne de samimi bir özeleştiri gelmedi. Sadece ekonominin kötü gitmesi ile izah edilemeyecek seçim başarısızlığında, halktan kopuşun, kayırmanın, ayrımcılığın ve iktidar elitinin şatafatlı hayatının payı olduğunu anlamaları için demek ki bir ıstakoz fotoğrafı görmeleri gerekiyormuş. Ne hazin.

Yandaş basının etkisi…

İktidarın duymak istediklerini söyleyen, yaptıkları her işi alkışlayan ve Cumhuriyet Halk Partisi üzerinde sürekli kara propaganda yürüten yandaş medya mimarisi bu başarısızlığın en önemli belirleyicisi oldu. Üç maymunu oynayarak, halkın gerçek gündemini görmediler, duymadılar, konuşmadılar. Sorunları ne kadar bastırırsan, algıyı kendine göre nasıl şekillendirirsen o kadar iyidir diyerek büyük bir yanılgıya kapıldılar. Geçmiş dönemde AK Parti’de siyaset yapmış isimlere bile ambargo koydular, ekranlarını kapattılar, en ufak eleştiriye sırt döndüler. Istakoz fotoğrafı sonrası iktidar medyasında ilk defa sert eleştiriler yazılmaya, konuşulmaya başlandı. Hatta öyle ki bir ıstakoz yılların birikmiş öfkesinin ortaya çıkmasına da vesile oldu. Yani takke düştü, kel göründü.

Yapısallaşmış kibir…

2019 Yerel Seçim sonucunda İstanbul’da 39 ilçenin 24’ünü yöneten AK Parti yerelde tecrübesi olan, ilçe belediyesinden yetişmiş bir başkan adayı çıkaramadı. Siyasette yeni isimler yetiştiremediği gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nde yetişmiş ve yetişmekte olan yerel siyasetçileri küçümsedi, dikkate almadı. İçine düştükleri siyasi miyopi ile, halkın yaşamını kolaylaştıran, ekonomik sıkıntılarına bir nebze de olsa derman olan sosyal belediyeciliğin önemini anlayamadılar. Şimdi bir ıstakoz fotoğrafı üzerinden “o gitsin, bu kalsın, o istifa etsin, bu partiyi terk etsin” lafları dolaşıyor. Halbuki iktidar safında mesele kişilerin istifa etmesiyle de çözülebilecek durumda değil.

Kibir, üsttencilik ve halktan kopuş AK Parti için yapısallaşmış bir sorun artık.

Öyle ki kimi zaman bir siyasetçi, kimi zaman bir danışman, kimi zaman ise bir gazetecinin devlet adına parmak salladığını, insanlara üstten baktığını, korkutmaya ve sindirmeye çalıştığını gözlemliyoruz. İnsanlar içinden sessizce mırıldanıyor “sen kimsin ki devletimle, değerlerimle benim arama gireceksin?”…

Sessiz mırıltıların koca bir çığlığa dönüp sandığa yansımasını dahi okuyamıyorlar.

Toplumun kutsallarını, ortak değerlerini umarsızca kullanarak derin yaralar açanlar, kendi elleriyle inşa ettikleri felaketler ile yüzleşmekten kaçıyorlar. Spordan, siyasete, atamalardan, işe yerleştirmeye kadar bir çürümüşlük, ayrımcılık, senden bendencilik almış başını gidiyor. Istakoz ise bu devasa çürümüşlüğün, kopuşun en yalın sembolü olarak tarihe geçip, herkese göz kırpıyor; “sen misin beni yiyen, bak bakalım kim kimi yemiş.”