BIST 100 10.083 DOLAR 32,45 EURO 34,78 ALTIN 2.438,70
14° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Seçimin galibi seçmendir

Türkiye’de siyasi parti kurup onu iktidara taşımak kolay değildir. Zaten örnekleri de çok yoktur. Başarılı olan örnekleri doğuran koşular da olağan olmayan koşullardır. Parti içi mücadeleye girişen Celal Bayar ve Refik Koraltan CHP’den ve milletvekilliğinden istifa etti. Adnan Menderes ile Fuat Köprülü ihraç edildiler. Bu 4’lü Demokrat Parti’yi 1945 yılında kurdu ve 1950 yılında başarılı oldular. Çünkü rakipleri tek parti döneminin CHP’siydi ve CHP çok partili hayatın ilk seçimine gölge düşürmüştü, bu 2. seçimdi. Koşullar da doğal olarak normal değildi. ANAP 12 Eylül askeri darbesinin alt üst ettiği siyasi ortamda doğdu ve başarılı oldu. AKP, 28 Şubat’ta asker ile devlet aygıtının siyasetin üzerinde abanması ve bunun ürettiği ekonomik kriz ortamında doğdu ve başarılı oldu.

Siyasetteki başarı meselesi çok geniş bileşenlerden ve koşullardan oluşur. Bunlardan birisi parti yönetimi ise diğeri de oy veren seçmendir. Yukarıdaki özel örneklerde, normal olmayan koşullarda çok farklı bir irade ortaya koyan seçmen başarının mutlak sahibidir. Seçmenin oy verme tercihini değiştirmesinin her zaman kendisine göre anlamlı bir nedeni vardır. Bunu beğenmek veya onaylamak zorunda olmamanız bu gerçeği değiştirmez. Son seçimde tam da bunu yaşadık. Bu seçimdeki özel örnekler tarihsel ezberleri bile aşarak farklı bir siyasi tercihte bulunan seçmenin varlığını gösterdi. Bu seçmeni 1950’de de 1983’de de 2002’de görmüştük aslında. Şimdi kendini hatırlattı.

Gazetecinin oksijeni hakikattir. Bundan mahrum kalan gazete de gazetecilik de ölür. Memleketteki gazeteciliğin koma halinin nedeni de budur. Hakikat yerine gazeteci kendisini konumlandırdığı köşeden olaylara bakar oldu. CHP’nin seçim zaferinde bunu hayli fazlaca gördük. Sonuçta kaybedeni olan bir seçimin doğal olarak kazananı da vardır. Ama meselemiz siyaset yani bir sosyal bilim alanı ve seçmeni anlamak için sosyoloji olunca kuracağımız her cümle için somut verilere veya somuta yakın gözlemlere ihtiyacımız olmalıdır.

CHP seçmeni partisi 1999 seçimlerinde baraj altı bırakarak cezalandırdı. Partisine mutlak bağlı seçmen kitlesinden söz ediyoruz. O seçmen, bu seçimlerde partisindeki değişimle umutlanarak firesiz sandığa gitti. Sandığa gitti ama genel merkezin ganimet paylaşır gibi belirlediği belediye başkan adaylıklarında da tavrını ortaya koydu. Ya adayın oyu dramatik düştü ya da adayın oyu partisinin çok altında kaldı. Beşiktaş, Çankaya, İzmir, Hatay ilk akla gelenler. Listeleri incelediğiniz zaman tartışmalı aday belirlenen her yerde bunun yaşandığını tespit edebiliyorsunuz. Yani CHP’li seçmen hayli bilinçli hareket etmiş.

CHP, seçmeninin dışında sağ seçmenden de çok fazla oy aldı. O tarihsel ezberleri aşma pratiği tam da burada kendisini gösteriyor. Bunun nedenleri arasında daha önce oy verdiği partiyi cezalandırma niyeti de olabilir. Burada kendi partisini cezalandırmanın ötesinde CHP’ye oy vermesini motive eden etkene bakmak lazım. CHP’nin son 10 yıllık politik hamlelerinin işe yaradığı burada ortaya çıkıyor. Bu politikaların sahibi Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Yani CHP’li seçmeni sandığa götüren değişim kadar sağ seçmeni CHP’ye oy vermeye ikna eden bir motivasyon söz konusu. O nedenle CHP’nin başarısını dünü de kapsayan bir kolektif çabaya bağlamak gerekir. Bu denklemde 2019’da birlikte hareket etme pratiğinin başarıyla sonuçlanmasını da unutmayan seçmen var ortada.

Ankara’da Mansur Yavaş yüzde 60 oy aldı. Yavaş’a oy verenler arasında AKP ve MHP seçmeninin yanı sıra DEM seçmeni de bulunuyor. 30 bine yakın DEM seçmeni CHP’nin adayı Yavaş’a rahatça oy vermiş. Seçim galibiyetinin sahibi seçmen derken tam da bunu kastediyorum. Bunu keşke parti yönetimleri de bir görse…