BIST 100 10.644 DOLAR 32,20 EURO 35,01 ALTIN 2.500,70
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

2024 seçiminin ittifak yapısı

Yeni bir yıl, yeni bir seçim, ittifaklar ve farklılaşan koşullar… 2024 yerel seçimlerine dolu dizgin giderken, Türk tipi başkanlık sisteminin zorunlu tuttuğu ittifak yapılarına bugünün koşulları kapsamında yeniden bakmak ve yeni bir değerlendirmeye tabii tutmak faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Bu seçim, seçmenin blok olarak taşınabileceği kolay bir seçim olmayacak. Her ne kadar muhalefet kendi içindeki dağılmaya odaklansa da, benzer bir dağılmanın Cumhur İttifakı seçmenleri içerisinde de olacağını öngörebiliriz. Kendi ideolojisini başkanlık sisteminde bulamayan seçmenin itirazı bu seçim çok daha yüksek olacak.

2023’te ne olmuştu?

Peşinen şunu söyleyebiliriz ki, 2023 seçimlerinde ittifaktan öte “bloklaşmaya” dönüşen iki parçalı yapı neredeyse firesiz sandığa yansıdı. Bu bloklaşmaya itiraz %5,20 ile milliyetçi kanattan geldi. Bloklara katılımı reddeden bu oy birikimi aslında bir yandan da ikili kutuplaşma sistemine de bir itirazı gösteriyordu. İtirazın adı “Türk milliyetçilerinin adayı neden yok?” idi. Bu soru önemli çünkü bu sorunun yansımaları 2024 Mart’ında oluşacak ya da oluşmayacak ittifaklarda da karşımıza bir gerekçe olarak çıkacak. (Bu konudaki yorum hakkımı bir başka yazı için saklı tutuyorum ama çok kısaca şunu söyleyebilirim ki, İYİ Parti’nin CHP ile ittifaka girmemesinin sebebi CHP’den ziyade, bu %5.20’lik oyun, yani “milliyetçilerin evinin” hangi parti olacağı meselesidir. MHP mi, İYİ Parti mi, Zafer Partisi mi?)

Sonuca gelirsek; 2023 genel seçimi ikinci turunda, ilk turda %5.20 (SO) ve %0.40 (Mİ) olmak üzere toplamda %5.6’lık oy oranının, %2.92’si Kılıçdaroğlu’na, %2.68’i ise Erdoğan’a giderek, seçimi Cumhur İttifakı adayının kazanmasına yol açtı. Seçimin kaybedilmesi muhalefet içinde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının göstergesiydi. Nitekim olmadı da. İYİ Parti seçime bağımsız gireceğini ilan etti ve ardından DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi gibi muhalefet partileri de çeşitli yerlerden adaylarını açıklamaya başladılar/başlayacaklar. Ve elbette siyasal sistemin ana aktörlerinden, muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayları da birer birer açıklanmaya başlandı. DEM Parti ise henüz istişarelerini sürdürüyor.

Muhalefette hal böyle iken Cumhur İttifakı’nda durum nasıl?

Türkiye’nin sosyolojik ve politik yapısına uygun bir sistem olmayan ve adeta üzerine zorla giydirilmesi istenen bir elbise gibi eğreti duran başkanlık sistemine dair eleştirilerin sadece muhalefetten yükseldiğini söylemek doğru olmaz. Cumhur İttifakı’nın içerisinde özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 50+1 rahatsızlığı, yani ittifaklara mecbur kalmanın rahatsızlığı olduğu çok aşikar. İlk olarak 14 Kasım 2021’de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek'ten yükselen 50+1 eleştirisi, 18 Kasım 2023’de Cumhur İttifakı’nın en üst isminden yani Erdoğan’dan tekrar yükseldi ve Cumhurbaşkanı: "(50+1 şartının değişmesi) İsabetli olur. Çoğunluğu alanın seçilmesi halinde cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz, yanlış yollara sevk etmez” diyerek bu konuda ilk defa açık talebini dile getirdi.

Bu talep, MHP lideri Bahçeli’den gelen yanıtla bir başka bahara ertelendi diyebiliriz. Ertelendi ertelenmesine ama Cumhur’daki ittifak, 2023 seçimlerindeki gibi “blok” yapısını korumakta zorlanıyordu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun görevden alınması, yeni bakan Ali Yerlikaya’nın yaptığı operasyonlar, yeni kabinenin yapısı, Yargıtay-AYM krizi ve görünen görünmeyen nice unsuruyla Cumhur İttifakı'ndaki milliyetçi seçmenin AK Parti adaylarına yaklaşımını sorgular ve yazının ilk bölümünde bahsettiğim %5.20’lik “itirazı” büyütür bir hale soktu. Ayrıca yoksulluk, yüksek enflasyon, geçim sıkıntısı gibi iktidarın yönetim beceriksizliği sonucu doğurduğu sorunlarla mücadele eden seçmene hitap etmekte zorlanacak AK Partili belediye başkan adaylarını da koyarsak, 2024 seçimlerinde AK Parti’nin heyecanını yitirmiş yapısıyla işinin kolay olmadığını söyleyebiliriz. Bir de buna %2.9’luk Yeniden Refah Partisi’nin kısmi kopuşunu da eklersek, Cumhur’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyebiliriz.

Peki ne olur?

Bu seçim 2023’teki ikili sert bloktan ziyade dört temel unsur üzerine oturacak gibi gözüküyor. CHP, AK Parti, milliyetçi adaylar (İYİ Parti ve Zafer adayları) ve DEM’in illere göre takınacağı tutum, alacağı oy oranı. Yine iki ana aktör CHP ve AK Parti gibi olacak olsa da, bu dört ayaklı tablo adayların bireysel yükünü, sorumluluğunu, halkla kuracağı gönül köprüsünü, niteliğini, halktaki karşılığını, tüm seçmen gruplarını kapsama kapasitesini her zamankinden daha önemli kılıyor. CHP’nin özellikle İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, aday gösterilen belediye başkanları tüm bu sistem içerisinde avantajlı konumunu koruyor diyebiliriz. Ve fakat, dengeler hassas ve seçmenin sisteme kızgınlığı yüksek olduğu için genel başkan ve genel merkez yöneticileri adaylarına zarar vermek istemiyorlarsa kimlik siyasetinden uzak durmalılar. Kimlik siyaseti ve neo-liberal tuzak muhalefete yeterince kaybettirdi. Yereli yeniden kazanmak için buradan çıkış şart.