BIST 100 10.644 DOLAR 32,20 EURO 35,01 ALTIN 2.500,70
16° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kadın aday aranıyor…

1987 yılında yayınlanan, kadın hakları ve özgürlüğü adına çok ses getiren, önemli bir eserdir “Kadının Adı Yok”. Yazar Duygu Asena’nın, kadın baş kahramanın adını hiç anmadan, doğumdan itibaren yaşadığı zorlukları, okuma çabasını, özgürlük arayışını anlattığı eseri yazıldığı andan itibaren kadın hakları mücadelesinde önemli bir mihenk taşı olmuştur. Eserin önemi bir yana, adı adeta bir klişe olarak yıllarca çeşitli mecralarda kadın sorunlarını tanımlamak için kullanılmıştır. İçinden geçtiğimiz günlerde özellikle yerel seçim adaylarının belirlenme sürecinde bir kez daha aklıma düştü Asena’nın kitabı: “Kadının Adı Yok”.

Kadın Aday Aranıyor…

Bazı haberlerde, tweetlerde, falan ilçenin olası erkek adayları ismen yazılırken, “kadın aday düşünülüyor…”, “kadın aday aranıyor…”, “kadın aday olacak deniliyor…” gibi ibarelere rastlıyoruz. Bahsedilen ilçelerde mevcut kadın aday adaylarını isimleriyle anmak yerine, adı olmayan hayali ya da farazi bir kadın aday tanımlaması eşitliği özümseyememiş eril dilin farklı bir şekilde ortaya çıkmasının sonucu aslında… Tıpkı Duygu Asena’nın tüm roman boyunca kadın baş kahramanının adını anmadan mücadelesini anlatması gibi. Kadın adayın adı yok ama “aranıyor”.

Ak Parti aday tanıtımlarına baktığımızda neredeyse bütünüyle erkeklerden oluştuğunu gözlemlerken, elbette gözler özellikle kadın adaylara eşit temsil imkanı vereceğini söyleyen CHP’ye çevriliyor. İçinde bulunduğumuz birkaç gün içerisinde CHP’nin kalesi olarak görülen ilçe adaylarının açıklanacak olması, kadın aday tartışmaları açısından ayrıca önem arz ediyor. Söz konusu ilçelerde, birçok kadın aday adayı varken “kadın aday aranıyor” tanımlaması aslında örgütte mücadele vermiş, bulunduğu ilçede çalışmalar yapmış, liyakat sahibi kadınlar için de bir hayli kırıcı bir hal alıyor.

Hangi kadın?

Belki tam da bu noktada bugünkü durumdan bağımsız, genel bir değerlendirme için “hangi kadın” sorunsalına bir parantez açmak gerekir. Kadın araştırmaları konusunda uzun yıllardır çalışmalarını sürdüren, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi Eski Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serpil Sancar’ın “Türkiye'de Kadınların Siyasal Kararlara Eşit Katılımı” başlıklı makalesinde, kadınların siyasette eşit temsili konusunda karşılaştıkları sorunlar ele alınırken, erkek egemen siyasetin kadın aday tercihlerinde vitrine konulabilecek, uyumlu, sadakatli ve siyasi olmayan kadınları tercih ettiğini vurguluyor. Serpil Hoca’nın tarifiyle: “Bugüne kadar süren egemen anlayışa göre siyasal partilerde “seçici erkek liderler” “tanıdık birkaç kadın”ı seçip “vitrin”e koyup ve kendi seçtikleri kadınların “bütün” kadınları temsil etmekten öte gitmiyor (Sancar, 2008, s.177).

Tabii bu durum, örgütte emek veren, herhangi bir ekibe aidiyeti olmadan mücadele eden, liyakat sahibi ve en önemlisi “siyasi” kadın siyasetçilerin kolunu kanadını kırıyor. “Siyasi ne demek, zaten siyasi olması gerekmez mi” demeyin lütfen. Yine Sancar’ın araştırmasına göre erkek egemen seçiciler siyasi olmayan kadınları tercih ediyorlar. Şaşırtıcı ama gerçek.

Peki kadın siyasetçiler, aday adayları kendilerini bu sarmaldan kurtarıp, temsil hakkına nasıl sahip olabilecekler? Kadınlar arası dayanışma elbette çok önemli, bu dayanışmanın üst düzey yönetimde bulunan yani seçici kurullarda yer alan kadınlardan başlaması çok daha önemli. Fakat bu sadece kadınlar arasında çözülebilecek bir problem değil. Seçici erkeklerin ve liderlerin eşitlikçi bakış açısına sahip olması, şeffaf adaylaşma süreçleri, seçim kriterleri, partideki emek ve alınan görevler gibi çok incelikli bir değerlendirme sürecini zorunlu kılıyor.

Bu sorunlar bugünün ya da bugünkü adaylaşma süreçlerine dair sorunlar değil, yıllardır süregelen kadın mücadelesinin, siyasette kadın temsilinin ortaya koyduğu genel sorunlar. Haberlerde sıklıkla “kadın aday aranıyor” ibaresini görünce yeniden hatırlatma ihtiyacı duydum. Aradığınız o kadınların “adı var”, ilgililerin bilgisine.