BIST 100 10.248 DOLAR 32,25 EURO 34,79 ALTIN 2.401,01
15° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Esas, “Cumhur” kendine aday aramalı

Aylardır, muktedir cenahın ve onların yandaşı beslemelerinin kopardığı bir yaygara var. Gece gündüz ter ter tepiniyorlar, gazete sütunlarında, TV ekranlarında:

“Muhalefetin adayı kim olacak?”

Bu soruda, derin ve telaşlı - endişeli bir meraktan ziyade, biraz da tepeden bakar, küçümseyen bir anlayış hakim. Yani, mealen “O kadar çok birbirine benzemeyen insan, sırf RTE düşmanlığı temelinde biraraya geldiler ki, bir aday bile belirleyemezsiniz...” demeye getiriyorlar.

Millet İttfakı ya da daha geniş tanımıyla “Altılı Masa” bileşenleri, bu konuda belli sıkıntılar çektiklerini inkâr etmiyorlar. Ama yoğun bir süreç sonunda, belli ki, muhtemeldir ki, illa ki bir aday çıkaracaklar. Kendi sorunlarıdır. Çıkaramazlarsa da dünyanın sonu değildir. Farklı adaylar yarışır ve sonunda Türkiye Cumhuriyeti seçmeni sandığa gittiğinde, kendine bir Cumhurbaşkanı seçer.

Şimdi, şu cümleyi aklınızdan geçirdiğinizi duyar gibi oluyorum:

“Ya da, Recep Tayyip Erdoğan yeniden seçilir ve ülkeyi 5 yıl daha, kendi başına yönetmeye devam eder...”

İşte, orada durun!

Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olması mümkün değil.

Diyeceksiniz ki, “Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?”

Ben konuşmuyorum.

Kendi kendime bu konuda ahkâm kesmeye, herkes gibi ben de yetkili değilim. Çok “derin ve tartışılmaz” bir siyasi analist de değilim. Öyle bir iddiam da yok...

Ben değil, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası konuşuyor.

Madde 101 (ilk 2 fıkra):

“Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Bu madde, açıkça “Üçüncü dönem”in önünü tıkıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bununla da yetinmemiş. Bir başka maddesinde de aynen şunu buyuruyor:

MADDE 116- (Değişik: 21/1/2017-6771/11 md.)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”

Tekrar ediyorum... Ben değil, Anayasa diyor ki:

“TBMM kendini fesheder ve seçime öyle gidilirse, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”

Bu ne demektir?

“Bir defa daha aday olabilmesinin koşulu TBMM’nin kendi kendini feshederek seçim kararı almasıdır.”

Yani?

“Bu koşulun dışındaki koşullarda ya da TBMM’nin Cumhurbaşkanı tarafından feshi durumunda, aday olamaz” demektir.

Açık ve net.

Şimdi soruyorum:

  1. Recep Tayyip Erdoğan, (TBMM kendi kendini feshederek seçime gitmezse – ki bu konuda muhalefet hayır diyor – nasıl aday olabilecektir?
  2. Seçilebilme yeterliliğine sahip olmadığı için Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa’nın bu açık hükümlerine rağlen, Erdoğan’ın (muhtemel) adaylık başvurusunu kabul edebilecek midir?
  3. Kabul edilirse, bu açık bir Anayasa ihlali olmaz mı?

Devam ediyorum:

  1. Anayasa ihlali anlamına gelebilecek bir “Kabul oyu” (YSK değerlendirmesinde) ne kadar geçerli olacaktır?
  2. YSK’nın kararları kesin (yani AYM’ye filan götürülemez) olduğuna göre, böyle bir karar milletin önüne konulacak sandığa nasıl dayatılabilecektir?

Şimdi, diyebilirsiniz ki, “Sayın yazar, aynı kurul (YSK) geçmişte hileli Anayasa referandumunda mühürsüz oyları kabul ederek benzer bir ayıba imza atmadı mı? Yani kendini mevcut (mer’i) yasanın üzerinde konuşlandırarak yasaya rağmen yasadışı bir karar almadı mı?” Evet, aldı.

Yine sorabilirsiniz ki, “Sayın yazar YSK, 2019 senesinin 31 Mart seçimini yine yasaya, akla, mantığa ve civdana uygunsuz olarak iptal ederken, “sandıktan çıkmış 4 oy pusulasından 3’ünü geçerli birini (İBB Başkanı) geçersiz sayarak” tarihi ve evrensel boyutta bir hukuk ihlaline ve skandala imza atmadı mı?” Evet, attı.

Bu noktada ben de size şunu sorarım:

Geçmişteki yanlış misaller ve bunlara milletin tepki vermemiş olması, bu sefer de vermemesinin gerekçesi olabilir mi?

Bir soru daha sorarım:

Anayasaya, yasalara, hukukun evrensel ilkelerine ve milletin vicdanına aykırı kararlar almak kimlere yakışır. Tabii ki darbecilere.

Öyle ya, darbe yapanlar ne yapmış oluyorlar?

Anayasal düzeni tüm yasaları askıya alıp “Tanımıyorum ben bunları. Çöpe atıyorum. Elimin tersiyle itiyorum. Kafama göre uygulama yaparım. Karşı çıkana da devletin elindeki silahlı gücü kullanarak şiddet uygularım” demiyor mu?

Niye darbeci diyoruz onlara? Tam da bunun için.

İşte bu kez diyorum ki, böylesine bir “Hukuk darbesine” imza atılmasına izin vermemek gerek.

Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı konusu bu nedenlerle sakat ve Anayasa dışı bir başvuru olur ve cevabı YSK’dan almazsa, milletten mutlaka almalıdır.

Şimdi yapılacak iş, (Cumhur İttifakı açısından) şudur:

Kendinize acilen, seçilme yeterliliğini haiz ve seçilebilecek bir aday bulmanız tavsiye olunur.

İşiniz zor yani.

Onca yıl bir “İkinci adam” yaratamadınız, ya da “Şahsım” buna izin vermeyerek şimdi işinizi zorlaştırmış oldu.

Sizin yerinizde olsam, acilen bir masaya toplanır, yeni bir aday belirlemeye uğraşırım.

Vallahi Altılı Masa’dan da zor işiniz.

Siz bilirsiniz hanımlar beyler.