BIST 100 10.261 DOLAR 32,22 EURO 34,74 ALTIN 2.396,55
18° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

ÖĞRETİMİ DURDURMAYIN...

Önce, bir tahminimi yazayım buraya. Bu ülkede işlerin nasıl yapıldığını, “en tepe”de kararların nasıl alındığını az çok (20 yıl oldu artık) öğrendiğimiz için bu tahmini çok rahatlıkla yapabilirim.

“Çevresi”, acilen alınacak önlemleri kararlaştırma çalışması içinde eğitim kurumlarına ilişkin ne yapılacağı konusunda bir karar verebilmesi için “Reis”e sormuştur:

“Efendim, üniversiteleri ne yapalım?”

O da buyurmuştur: “Kapatın hepsini, uzaktan öğretim yapsınlar. Pandemideki gibi”

Sistem, ve kişilik “çevresi”nin asla ve kat’a “Ama efendim...” demesine müsait olmadığı için de, anında yazıya geçirilmiş ve YÖK Başkanı’nın bile, rektörlerin bile Resmi Gazete’den öğrenecekleri biçimde, malum karar yazıya dökülmüştür. Zaten karar alma mekanizması, “Reis – Propaganda Bakanı (pardon iletişim şeysi) – Resmi Gazete” hattında çalıştığı için, böyle olduğuna bahse girebilirim.

Gelelim işin ciddi tarafına.

Büyük bir aymazlık ve skandaldır, yüksek öğretimi dönem sonuna kadar kapatıp uzaktan – evden öğretime çevirmek.

Gerekçesi ne? Depremzedeleri barındırmak mı? Böyle saçma şey olur mu? Kamuya ait, Kredi Yurtlar Kurumu (KYK)’nun yurtlarından başka barınacak bina kalmadı mı? Memleketin onca turizm tesisi ne güne duruyor? Başta Turizm Bakanı olmak üzere, yüzbinlerce yatak kapasitesine sahip turizm sektörü, bu tesislerini yataklarını açamaz mı depremzedeye? Onca öğrenciyi niçin perperişan yerlerinden ediyorsunuz?

Bırakınız yurtlarında barınsınlar ve bırakınız okusunlar.

Turizm yatak kapasitesi derken, hızlı bir araştırma ile şu verilere ulaşabildim. Sadece Antalya civarında 600,000 civarında belki de daha fazla yatak kapasitesi var. Sadece Muğla bölgesinde 180,000’e yakın. İzmir ve Marmara Bölgesini, Karadeniz’i saymıyorum bile.

Denebilir ki, tam da turizm sezonu yaklaşırken, bu işin turizm sektörüne maliyeti ne olacak? Denebilir ki, “O sektörden kaç aile ekmek yiyor biliyor musun?” O maliyeti de “bir zahmet” devletimiz elini cebine atıp subvanse ediversin.

Nasıl mı? O devletin başı değil miydi, “Suriyeli kardeşlerimiz için 40 milyar dolar harcadık. Gerekirse bir o kadar daha harcarız. Kimse kusura bakmasın. Biz Ensar’ız (kucak açıcı) , onlar Muhacir (şerden kaçan, sığınan göçmen) ...” diye meydanlarda bağıran?

“Yabancı bir ülke vatandaşına gösterilen bu cömertliği, kendi vatandaşına göstermeyecek misin?” diye sorarlar adama. Devletin kaynaklarını har vurup harman savurmasaydın, şimdi böyle “Masraf olur” kaygısına düşmezdin. Kusura bakma ağam!..

Bir an önce bu “yarı – tatil” kararından vazgeçilmeli ve deprem bölgesi hariç üniversitelerde okulda öğretim devam etmelidir.

OKULLARA ÖNERİ

Öğretimin devam etmesi ile ilgili bir de önerim var.

Bu felaketin, ya da “Asrın Afeti” denebilecek afetin belki de ironik biçimde bir hayrı dokunması için, bu afetin “içeriği” ile doğrudan ilgili branşlarda okuyan öğrencilerin, bölgede “YERİNDE – ALANDA” eğitim görmesi iyi olmaz mı?

Mimarlık, Mühendislik, Şehir Plancılığı, Jeofizik, Jeoloji, Tıp, Hemşirelik, Acil Tıp Personeli eğitimi, Psikoloji, Sosyoloji, hattâ polis koleji, askeri okullar vs...

Tüm bu okulların öğrencileri, gruplar halinde hocaları ile birlikte alanda “bulunmaz bir laboratuvar çalışması” imkanına sahip kılınamaz mı? Hem de yaraların sarılması çalışmalarına katılır, birinci elden eğitim almış olurlar.

Bundan daha iyi bir “görerek, uygulayarak öğrenim fırsatı” olabilir mi? “Asrın felaketi”ni, “Asrın eğitim fırsatına” dönüştürelim. Var mısınız?

Bu yolla, iddia ediyorum, dünyanın en iyi mühendisleri, mimarları, jeofizikçileri, doktorları, acil tıp teknisyenleri, psikologları, hemşireleri ve arama kurtarma uzmanları yetişecektir.

Üniversite rektörleri, dekanlar kürsü başkanları, ve tabii YÖK, bu öneriyi ciddi biçimde değerlendirmelidir.

Hani hep “krizi fırsata dönüştürmek” diyorsunuz ya. Bunu “rant ve uyanıklık” anlamında değil de, bir kerecik de olsa “İşe yaramak üzere” yapsanız ya.

Biliyorum, ciddi bir planlama ve hızla sevk ve idare gerektirecek. İaşe ve ikame operasyonu gerektirecek. E gösterin bakalım maharetinizi o zaman. Hani “Herkes konuşur AKP yapar”dı ya...

Tamam işte. Biz konuşuyoruz. Siz yapın.